ZULME ENGEL OLMAK VE ZALİME DUR DEMEK!..
"Ey insanlık! Rabbinize karşı sorumluluğunuzun farkında olun! Çünkü Son Saat'in depremi korkunç olacaktır!" ( Hac sûresi, âyet 1)
Yaşamış olduğumuz dünyada ne yazık ki, Müslümanlar ümitsizlik girdabında boğulmuş, ye'se düşmüş, bir o yana, bir bu yana çırpınıp durmaktadırlar.
Halbu ki, Müslüman ümitsizlik çıkmazında boğulmaz ve boğulmamalıdır. Bilinen, görünen, ortada olan tüm olumsuzluklar bir bir geçecek, hitame erecek, Müslümanlar felaha ve kurtuluşa kavuşacaklardır.
Ancak, kurtuluşun yolu birlik olmaktan, birlik içeersinde yaşamaktan geçmektedir. Yoksa, yaşanılan sıkıntılar, zalimin keyfine bırakılırsa kurtuluş mümkün olmayacaktır.
Aziz Peygamberimiz kötülüklere sessiz kalanları, zulme karşı direncini kaybetmiş kitleleri uyarmış, diri olmalarını, diriliş muştusu içersinde yaşamalarını emretmiştir:
" Zulme yardımcı olan kimse, kuşkusuz Allah'ın gazabına uğrar." ( Ebû Davûd , Melahim 17) " İnsanlar bir zalimi görürler de onun zulmüne engel olmazlarsa, Allah'ın onları genel bin azaba uğratması kaçınılmazdır."
Onun içindir ki,yaşamış olduğumuz ortam bizlerin " neme lazımcılığını", " boş vermişliğini", tarafsız olmayı, yaşamayı tercih ettiklerini göstermektedir. Bu gün Filistin topraklarında, Gazze diyarında yaşanan ölümler, eziyetler, vurmalar, kırmalar, öldürmeler bu sahipsizliği göstermektedir.
Dünyanın süper zenginleri arasında yer almış bulunan Suudi, neden bu işe sessiz kalmakta, aldırış etmemektedir. Çünkü, Suudi'nin emlakı, mal varlığı ABD'ye akmakta, Müslümanın hac paraları batıla hizmet etmektedir. Onun içindir ki,
Suudi yetkilileri, rahatlarının bozulmaması için, keyiflerin inkıta uğramaması için ABD'den yana olmakta, ABD'de İsrail'in Jandarmalığını yaptığı için sessiz kalmaktadırlar.
Bir diğer zulüm bölgesi de Türkiye topraklarında yaşanan serkeşliklerdir. Türkiye'nin toprak bütünlüğü, bağımsızlığı, insanlarının rahatı ve rehaveti tüm dış güçlerin canını sıkmakta, huzurun bozulması için çapulcuları öne sürerek ellerine envai çeşit silahlar tutuşturarak masum, mazlum askerlere silah attırmaktadırlar.
Yanı başımızdaki İslam ülkelerine baktığımız an görmüş oluruz ki, keşmekeşlik, pejmürdelik, dökülmüşlük dibe vurmuş durumdadır. İnsanlar huzur içersinde değil, sürekli Batı ülkelerine kaçmak, kendi vatanlarını bırakmak için Akdeniz'i Ege denizini kollamaktadırlar.
Batı ülkeleri bunu istemektedir, ABD.bunu tavsiye etmekte diğer taraftanda İsrail Siyonistlerine her türlü yardımı sağlamaktadır. Bu sözlerden sonra şuunu kat'i olaraka anlamaktayız. Müslümanların zulme boyun eğmeleri, zalime dur!.. dememeleridir.
Oysa, İslam ülkeleri dayanışma içersinde olsalardı, birlik vücuda getirmiş olsalardı, ne Türkiye'nin başı ağrıyacak, nede sair İslam ülkeri tarümar olacaktı. Rasulullah (sav):
" Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu yardımsız bırakmaz ve onu hor görmez. " buyurmuştur. O halde, dünyanın neresinde bir Müslüman yaşıyorsa, tüm inananların lütufları, yardımları ona ulaşmalıdır. Ulaşmalıdır ki, el kapısına, el yardımına bakmasınlar, beklemesinler!..
Müslümanlar, zengin topraklarda yaşamaktadır. Petrol içersinde yüzmektedir. Ama ne çare ki, asırlardan beri emperyalist ülkeler bu zenginliği sömürmüşler halen de sömürmeye devam etmektedirler. Batı ülkeleri, ABD. gibi kan içiciler bu işin kolayını öğrenmişler. Müslümanları birbirlerine düşürmek işleri,
Mezhepçilik proplemleri, ırki hastalıklar, bölgesel çatışmalar sebebiyle İslam ülkeleri dağılmışlar, birbirlerine diş gıcırdatmakta, her an, her dem fırsat kollamaktadırlar.
Netice olarak;
İslam ülkeleri olarak dayanışma, birleşme, anlaşma içersinde olmalıyız. İslam ülkeleri, birbirlerine diş gıcırdatacağına, etraflarındaki husumete, düşmana nazar etmelidir.
Türkiye, Mısır'la dost olacak, Suriye, kendiivatandaşlarına sahip çıkarak ser sefil, perişan halde bırakmayacaktır. Örneğin, ülkemizde dört milyona yakın yabancı yaşamaktadır. Bu garibanlara yazık değil midir? Yurtlarından uzakta, vatanlarından bihaber yaşamaktadırlar.
Karınlarını doyurmak, çocuklarının, ailelerinin geçimlerini temin için çöplükte poşet, ekmek kırıntısı arayarak yaşamaya çalışmaktadırlar. Bu şekil yaşarlarken, bu bile onlara çok görülmekte, her an, her dem hor ve hakir görülmektedirler.
Deniz kıyılarına nazar ediniz. Elvan bebek gibi bebekler can çekişmekte, gömülecek el, kurtaracak bir hami beklemektedirler. Dolayısıyla, zulme engel olmak zorundayız. Bu millet büyük millettir. varsın dünya milletleri Kıbrıs'a sessiz kalsınlar. Varsın İslam ülkeleri Gazze trajedisi karşısında sessiz kalmayı, " neme lazım! rezilliğini şiar etsinler.
Rabbimiz!.. Müslümanlara acıma, merhamet ihsan eylesin!.. Ayaklar altında sürünmekten halas eylesin!.. Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın