A. Raif ÖZTÜRK

A. Raif ÖZTÜRK

Mail: araifozturk@hotmail.com

Ülkemizdeki kargaşaların gerçek sebebi

Bir tren seyahati sırasında, aynı kompartımandaki köylünün garip hareketleri, bir yabancı bilim adamının dikkatini çeker.

Köylü, yere koyduğu yarım çuvalı, 10 dakikada bir, ŞİDDETLE sarsarak sallar. 

Bunu her 10 dakikada bir yapmasını çok merak ettiği için, o yabancı sorar.

-Af edersiniz, o çuvalda ne var? Ve niçin 10 dakikada bir sallıyorsun? 

Köylü şu ilginç cevabı verir:

-Efendim ben tarlalarımdan topladığım fare ve sıçan çeşitlerini, falan yerdeki laboratuvara götürüyorum. 10 Dakikada bir böyle sarsarak sallamakla, onlara bir korku salıyorum ki sinsinler, tırssınlar, yani akıl edip çuvalı delmesinler. Çuvalı sallamadığım zaman o korkularını yenerlerse, çuvalı delmeye başlıyorlar. Onun için böyle yapıyorum. 

Bu ilginç olay, bu yabancı bilim adamı tarafından ilim meclisine anlatılınca, sömürgeci ülkeler bu taktiği, işgâl etmeyi planladıkları ülkelerde uygulamaya başlamışlar.

Ülke içindeki, önceden yetiştirilmiş, satılmış ve hâin paravanlarına, sürekli kaos, kargaşa ve fitne çıkartırlar. Ki, halk sürekli korku ve panik içinde olsun, kendi derdine düşsün. O işgalci ve sömürgecilerin, gizli yürüttükleri işgâl planlarını fark etmesinler. 

Yakın tarihteki mazimize bakıldığında, bu plânlarının gerçekleştirildiği, birçok olaylardan ve neticelerinden hemen anlaşılabiliyor. 

Ülkemizde, bu KAOS ve kargaşa SEBEBİ olan olayların unutulmaması adına, birkaç örnekle hatırlayalım: 

  1. 27 Mayıs 1960 Darbesi ve sonrasındaki, güçlü iktidar çıkarmayı engelleyen ve sürekli CILIZ KOALİSYON hükümetlerine mecbur bırakılmalar, bu DIŞ ve iç şer güçlerin KAOS plânlarıdır. Yani, örnekteki çuvalı sarsarak sallama hareketleridir.
  2. 12 Mart 1971 Çuvalı sarsarak sallama hareketi olarak, toplumsal olayların arttığı, karşıt görüşlü gruplar arasında çatışmaların yaşandığı bu süreçte, 16 Şubat 1969'da Türkiye siyasi tarihine "kanlı pazar" olarak geçen olay yaşatıldı. İstanbul'a demirleyen Amerikan 6. Filosunu protesto sırasında 2 kişi öldü, yüzlerce kişi yaralandı. Üniversitelerde karşıt görüşlü gruplar arasında, kasıtlı olarak çıkartılan ve emniyet güçlerince güçlükle bastırılan olaylarda, çok sayıda öğrenci yaralandı. Böylece 1971 Muhtırasına zemin hazırlatıldı.
  3. 12 Eylül 1980 Türkiye’nin hafızasında derin izler bırakan bir tarihtir…
    Bu tarihte yapılan askeri darbe, sayısız insanın gözaltlarıyla, ağır işkencelere maruz kaldığı sıkıyönetim dönemidir. Bu darbede 650 bin kişi gözaltına alındığı, açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandığı, 7 binden fazla kişi için idam cezası istendiği ve 517 kişinin ölümcezasına çarptırıldığı süreçte,50’den fazla kişi darağacına gönderilerek İDAM EDİLDİ. 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü. 171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi. 

Gerçi bu darbeyi yapanlar, Anayasası'nı ve Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs suçundan MÜEBBET HAPİS cezası verilmesine ve orgenerallik rütbesinin erliğe düşürülmesine karar verildi. Fakat bu haksızlıklar karşısında 57 kişinin haksız idamlarını ve yüzbinlerce kişiye reva görülen işkenceleri geriye getirdi mi? 

  1. 28 Şubat 1997 tarihinde toplanan Milli Güvenlik Kurulu’nda, Genel Kurmay Başkanlığı tarafından irtica ile mücadele, daha açıkçası Yüce Dînimizin Başörtüsü ve diğer prensipleriyle savaş amacıyla hazırlanan on sekiz maddelik bir bildiri kabul edildi. Başbakan ile birlikte olduğu halde, hanımının başörtülü olması gerekçesiyle, hastane ziyaretine bilealınmadığı,vs.BİNLERCE haksızlıklar yapıldı. 

Gerçi yine 28 Şubat post-modern darbecilerinin, âdil yargı tarafından mahkûm edilmesine, bu süreçte görülen yargılamanın tarafsız olmadığı açık delillerle ortaya konulmasına rağmen, bu sürecin mağdurlarından büyük bir bölümünün hala mağduriyetleri giderilmiş değildir. 

  1. 15 Temmuz 2016 Darbesi ise İHÂNETİN en âdi ve alçak seviyesidir. Çünkü kendilerine emanet edilen Adliyeyi, Emniyeti, Askeri güçleri, ABD’NİN emir ve talimatlarıyla, ülkemizin ellerine geçirme girişimleriydi. 

Pek tabiidir ki bu girişime bu güzide halk asla müsaade edemezdi. Nitekim 253 ŞEHİT ve BİNLERCE yaralılara rağmen bu ihaneti püskürtmeyi başardı. 

Bu darbeye teşebbüs için, 25 Aralık 2013’de o dönemin Başbakanına ve hükümete yönelik, FETÖ örgütü üyesi polis ile savcıların kurduğu 25 Aralık kumpası ve benzeri denemeler de bir nevi çuvalı sallama hareketleriydi. 

Doğruyu yazan tarih şahittir ki; Ülkemizde ne zaman bir kalkınma hamleleri, fabrikalar, barajlar, savunma tedbirleri başlatılsa, ya bir askerî muhtıra, yâ bir darbe girişimi veya çeşitli tarihlerdeki DARBELER,çuvalı sarsarak sallama taktiği gibi uygulamalardır. 

Ve de bu acı tarihlerin TEKERRÜR ETMEMESİ ADINA, bu gerçekler asla unutulmamalı ve unutturulmamalıdır. 

Şu anda da 23 seneden beri, özellikle SAVUNMA SANAYİMİZDEKİ yıllar önce akla hayale bile gelmeyen göz kamaştırıcı gelişmeler, iç ve DIŞ ŞER Güçleri kudurtmaktadır, fakat ülkemizin güzîde halkının büyük çoğunluğu tarafından da sahip çıkıldığı için, henüz diş geçirilememektedir.

Facebook Yorum

Yorum Yazın