Yanarak ölmek
Evet dostlar, ‘yanarak ölmek’, gerçekten de çok acı ve çok elem verici bir durum.
Hele hele 27 kişinin topluca yanarak ölmesi, YAS ilân edilecek kadar çok acı.
BOLU yangınında dumandan zehirlenerek, boğularak ve üst katlardan atlayarak ölen kardeşlerimizin, özellikle de kimliği teşhis edilemeyecek kadar yanan 27 kişinin, bu şekilde yanmalarına sebep olanlar, en ağır bir şekilde cezalandırılmaları şarttır.
Araştırıldıkça ve incelendikçe öyle vahîm ihmaller ortaya çıkıyor ki, bizleri ve tüm ülkemizin insanlarını kahrediyor. Herkesin oraya geliş sebepleri, vefat şekilleri ve son hatıraları, tüm yürekleri dağlıyor. Haberlerde, öyle mutlu fotoğraflar gördük ki, tatlı tebessümlerle çekilmiş, SON FOTOĞRAFI olduğu bilinmeden.
Bu durum bizlere, şairin“Dünya FÂNİ, ölüm ÂNΔikâzını da hatırlatıyor.
Bu ihmallerin fâilleri İDAM edilseler bile, yüreklerimize su serpilemez. Ancak diğer kamu alanlarındaki ihmalleri önlemek ve tedbir almak adına, gerekli cezaların en ağır biçimde verilmesi kaçınılmazdır.
Öncelikle bu elîm olayda vefat edenlere Yüce Rabbimizden Rahmet ve Cennet bahçeleri niyazıyla, yaralananlara Âcilen şifalar diliyorum. Yakınlarına sabr-ı Cemîl ve tüm ülkemize de başsağallığı (yani yaraların ve acıların iyileşmesi) niyaz ediyorum…
Yüce Dînimize göre yanarak ölenler, HÜKMÎ ŞEHİTTİRLER.
İşte belgesi: “Deprem, yangın, sel gibi tabii afetler ve ağır hastalıklar gibi sebeplerle ölen Müslümanlar, hükmî şehidsayılırlar.” (Bkz.: Buhari, Cihad 30, Müslim, Ebu Dâvud.)
Hükmî Şehid: ‘Yıkanarak ve kefenlenerek defnedilen’ şehitlerdendir. (Din ve vatan uğruna ölen diğer şehitler gibi, yıkanmadan ve kefensiz değil.)
Bunlar her ne kadar bizlere teselli olsa da, ihmalleriyle bu elîm olaya sebep olanlarını cezalarını asla hafifletemez.
Bu acı ve elîm olay; haber, teknik, tedbirsizlik, siyasi, hukukî ve dramatik açılardan, vd. her yönüyle ele alındı. Elbette ne kadar çok konuşulsa da yazılsa da yeterli değildir.
Ancak mâlumunuz olduğu gibi, bendeniz her zaman olayların sadece görünen birkaç cihetini değil, ŞEŞ cihetini (altı yönünü)de araştırma prensiplerim nedeniyle; bu olayın da ıskalanan ve çok daha elîm ve önemli olan uhrevî yönüne de, bir nebze temas etmek istiyorum.
Ana haberlerde ve medyada defalarca YANARAK ÖLMENİN vahâmeti, acı ve ıstırapları vurgulanıyor. Elbette doğrudur. Fakat bu durum bana, çok çok daha büyük Cehennem alevleri içinde YANARAK ölmeyi değil, yanarakÖLEMEMEYİ ve ÖLMEMEYİ hatırlattı.
Asla küçümsemek ve hafife almak için söylemiyorum, sadece mukayese edebilmek için söylüyorum: Yani, yanarak ölmek en fazla 3-5 dakikalık bir acı ve ıstırap verir.
Ancak, çok daha dehşetli olan Cehennem alevleri içinde, sadece bir vakit namaz borcu için 80 SENEölmeden yanmak, KÜFÜR ve ŞİRK için ise EBEDÎ OLARAK ÖLMEDEN sürekli YANMAK, dünyadaki yanmaklarla hiç mukayese edilebilir mi?..
Mademki gerçekler böyle:
Dünyadaki yanmaklar için, halkın ısrarlarıyla ve devlet düzeyinde çok ciddi tedbirler alınıyor. Tedbir almayanlar için EN AĞIR ŞEKİLDE CEZALANMALARI diretiliyor.
Elbette bu çok doğrudur ve tebrike şâyândır.
- Fakat EBEDÎ Cehennem alevleri içinde yanmamak, evlâtlarımızı da bu yanmalardan kurtarmak için; hem aile olarak, hem de devlet düzeyinde, tedbirler almak için, neden böyle diretmiyoruz?
- Acaba bu konudaki ısrarları, niçin ihmâl ediyoruz?..
Aklı başında olan hepimizin, en önemli derdi bu olmalı değil mi?
Dünyadaki yangınlar için tedbir alınması adına devlete baskılar yapıyoruz da, acaba kendimiz, evlâtlarımız ve tüm sevdiklerimiz için, neden devletimize daha ciddi baskılar yapmıyoruz?..
- Bu suskunluğumuzda, bir gariplik ve bir terslik yok mu?
Allah’a cc, Âhırete ve Mahkeme-i Kübra’ya inanmıyor muyuz yoksa?
Oysa inanmamak, o EBEDİ yolculuklara ve Âhirete gitmeye asla engel değil ki!..
EBEDÎ Cennetlere gitmeye engeldir…
Şu dünyevî yangınlardan ders ve ibretler alarak; kendimizi, evlâtlarımızı ve tüm sevdiklerimizi, o en büyük Cehennem alevleri arasında, ÖLMEDEN sürekli yanmalardan koruyabilmek adına, siz dostlarımla mütâlâa etmek istedim.
Şu fâni dünya hayatımızdaki SINAVIMIZIN sonunda, EBEDÎ Cennetleri tüm sevdiklerimizle birlikte kazanabilmenin çareleri, çözümleri ve prensipleri için; Dînî TV ve Radyo programlarını, Diyanetimizin, meşrû olan Cemaatlerimizin ilgili kitaplarını ve hiç olmazsa şu mütevazı köşeleri takip etmenizi, istirham ediyorum… Vesselâm.
Bilvesîle,
MÎRÂC GECENİZ MÜBÂREK,
HER NAMAZINIZ, MÎRÂC OLSUN.
Tüm insanlık adına,
barışa, sağlık ve âfiyetlere vesile olmasını
Yüce Rabbimizden niyâz ediyorum…
Facebook Yorum
Yorum Yazın