Sünnilik ve Alevilik Noktasında Millet Birliğimiz
" Ve topluca Allah'ın ipine yapışın, ayrılmayın; Allah'ın size olan nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman idiniz, ( Allah ) kalplerinizi uzlaştırdı; O'nun nimetiyle kardeşler haline geldiniz. Siz ateşten bir çukurun kenarında bulunuyordunuz, ( Allah sizi ondan kurtardı. Allah size âyetlerini böyle açıklıyor ki yola gelesiniz." ( Âl-i İmrân sûresi, âyet 103 )
Aziz Kur'an; aziz İslâm; her şeyi yaratan yüce Allah'ın göklerden yere sarkıttığı kurtuluş, felah ipidir. Yani demek isteniyor ki, Müslümanlar buna sarılırsa, bağlanırsa, kopmaz, pörsümez şekilde inanırsa, huzur ve refah içerisinde yaşamış olurlar.
Hani, Resulullah (sav)'in, Medine şehrine gelmezden önceki hali nasıl idi?.. Birbirlerine düşman, birbirlerine kindar ve birbirlerine ateş püskürüyorlardı. Eller tetikde, kılıçlar hazır, bir işarete, bir kıvılcıma bağlı idi.
Yüce İslam ve onun aziz peygamberi, onların arasına girerek, tümünü kardeş yapmış oldu. Onları, kabilecilikten, soyculuktan, bencillikten, kavgadan kurtarmış oldu.
Hicret öncesi, Medine'de, yaşayan Evs ve Hazrec kabilesi, Bu'âs harbi gibi, kıtalı gibi kavgalarla birbirlerini öldürüyor, birbirlerini yok etmeye, tüketmeye çalışıyorlardı. Ama, İslam'ın ve onun kitabı Kur'an'ın peyderpey Medine üzerine inmesiyle, bu insanlar, kardeş oldular, Hem de nasıl bir dostluk ve kardeşlik?..
Nedir Allah'ın ipi?..
Malumdur ki, insanlar arasında, düşünce farklılığı, anlayış çizgisi farklı farklı olacaktır ve olmaktadır. Ancak, bu ayrılıkların, düşünce bazında kalması, büyüyüp, kol kanat atıp düşmanlığa meydan verilmemesi gerekmektedir..
Yani, düşünce ayrılıklarının düşünce halinde kalması tasvip edilirken, bunlar ilerlemeye, araştırmaya, daha yakinen kardeş olmaya vesile olur iken, bunların büyüyüp, ilerleyip düşmanlığa, büyük ayrılıklara dönüşmesi yıkıcı olmaktadır.
Bu noktadan yola çıkarak, ülkemiz Müslümanları arasında yaşanan " Alevilik", " Sünnilik" " camii", " Cem Evi", ayrılıkları millet olarak bizim belimizi bükmekte, aradaki kültür farklılığı, anlayış değişikliği, günden güne, zaman geçtikçe de daha içinden çıkılmaz hal almaya başlayacaktır!..
Her zaman ifade etmiş olduğum gibi, " Mezhep farklılığı" din farklılığı değildir. Sadece ve sadece kültür mes'elesi, anlayış farklılığıdır.
" Cem evleri" birer kültür evleri olarak yaşasın, ama, Alevi Müslümanlar, cenazesini, dini yaşayışlarını, kulluk görevlerini, Kur'anî düsturları Cem evlerinde icra etmesinler.
Örneğin, bendeniz, her nerede bir cem evi var ise, orada yapılan bir programa gider katılır, proğramı yakinen takip ederim. Lakin, Cem evi müdavimi, bir Alevi insanımız, Cuma günleri, Bayram günleri ve cenaze zamanlarında ayrı baş çekmiş olurlarsa, bu bir kopma olur, yıkım olur, çözülme olur.
Bir kere, birer kültür mes'elesi olan, mezhepleri, cem evlerini, Aleviliği, Sünniliği; İslam'la özdeş haline getirmemeliyiz. Aksi halde, mezhepleri dinleştirir isek, bunca mezheb müntesibi " Benim dinim mezhebim" der ise, bu işin sonu nereye varacaktır? Onun içindir ki,
Müslümanlar, İslam ve Kur'an bünyesinde kalarak, dostluklarını, kardeşliklerini sürdürmelidir. Aksi halde, günümüz dünyasında olduğu gibi, bir dönem yaşamış olduğumuz gibi, " Sağcılık", " Solculuk", da birer inanç haline gelerek millet bütünlüğünü, kıble birliğini, Kur'an kitabını ötede bırakabilir.
Aziz peygamberimiz (sav), Kur'an ile, hasımlarına karşı cesur, şiddetli, ama, birbirlerine karşı o kadar şefkatli ve merhametli bir toplum meydana getirmişti. Kur'an, her zaman, her çağda, böylesi istenen bir toplum meydana getirmeğe muktedir ve kadirdir.
Yeter ki, tüm Müslümanlar, ona inansınlar, mezhep bağnazlığını aşsınlar, onun emirlerini gönülden yaşayarak, kardeş olurlar ise, üstesinden gelemeyecekleri bir mes'ele kalmayacaktır.
Netice olarak;
"Alevi", " Sünni " ile bir araya gelecek,. korkmadan, ürkmeden aralarındaki küçük nüans farklılıklarını bir taraf ederek, dostane ilişki kurup, " Sünni" insan Cem evine, " Alevi " insanda camide safını alacak, her hangi bir ayırıma gidilmemiş olacaktır.
Yeter ki, mezhepleri dinleştirip, ayrılığa, gayrılığa fırsat verilmemiş olsun. Herkes, istediğini sevsin, istemediğinin tartışmasını yapmasın.
Bendeniz; Hz. Ali (ra)'ı da seviyorum, Hz. Ömer (ra)'ı da seviyorum. Hz. Hüseyin ve ahfadının hunharca katledilmelerini şiddetle kınıyorum. Ve Yezid'i lanetliyorum. Çünkü onlar, İslam'ın içerisine mezhepçiliği, Aleviliği, Sünniliği sokan insanlar olarak düşünüyorum..
Bir Alevi insan kadar Hz. Ali taraftarı, bir Sünni insan kadar da Hz. Ebu Bekir yanlısıyım, İşte, bunu böyle düşünür isek, yaşamaya gayret eder isek, kurtulmuş olduğumuz gün olacaktır. Ne ifratçı Alevilik kalır, nede tefritçi Sünnilik yaşama imkanı bulur. Ne olur? Kur'an Müslümanlığı boy boy yükselmiş olur!.. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın