Şükür için sebep ÇOK…
Hatırlayınız, Toyota fabrikasının sahibi ve 93 ayrı şirketleri olduğunu söyleyen Merhum Sakıp Sabancı, 1995 yılında televizyonda şunları haykırıyordu.
“Benim 27 yaşında Metin adında bir oğlum var. Ben her türlü imkânlara sahıbım, fakat bu oğluma (Metin’e) hâlâ bir çift ayakkabı alamadım. Çünkü o hiç yürüyemiyor…
O oğlumu Dünyanın en kapsamlı hasta hanelerine götürdüm, önlerine servetimi sererek dünyanın en meşhur Profesör doktorlarına teslim ettim. 27 Seneden beri bu oğluma “baba, bana araba al” cümlesini söylettirene, TOYOTA FABRİKAMI BAĞIŞLAYACAĞIMI vaat etmiştim. Olmadı, olamadı. Hatta benim oğlumu diğer çocuklar gibi normal hâle getirenlere, TÜM SERVETİMİ bağışlayıp, hayatıma SİMİT SATARAK sıfırdan başlarım” demiştim. Yine de olmadı, olamadı…
Evet saygıdeğer dostlarım, şimdi düşünme sırası bizlerde:
1. Önce kendimize bir bakalım, bizzat kendimizin sınav gereği, Sn. Sakıp Sabancı’nın oğlu Metin gibi gönderilmemiş olmamız, ciddi bir ŞÜKÜR SEBEBİ değil mi?..
2. Şimdi evlâtlarımıza bakalım, yine sınav gereği Sn. Sakıp Sabancı’nın oğlu Metin gibi gönderilmemiş olmaları, ciddi bir ŞÜKÜR SEBEBİ değil mi?..
3. Oysa istatistiklere göre, sınav gereği özürlü bebek sayısı %1,2 olduğu halde, bunların neslimizegönderilmemesi de ciddi bir ŞÜKÜR SEBEBİ değil mi?..
4. Bizlerin, Türkiye’de değil de Afrika’nın ve dünyanın kurak, çorak, yoksul ülkelerinde gönderilmemiş olmamız, ciddi bir ŞÜKÜR SEBEBİ değil mi?..
5. Yine bizlerin, Türkiye ‘de değil, gayrimüslim, deist, ateist, sosyalist ülkelerde gönderilmemiş olmamız, ciddi bir ŞÜKÜR SEBEBİ değil mi?..
6. Türkiye gibi, dünyanın gıpta ettiği bir ülkede olduğumuz halde, deist, ateist veya İslâm düşmanı bir ailede değil; Müslüman, Mü’min, Dünya ve âhiretimizi düşünen bir âilede gönderilmiş olmamız, ciddi bir ŞÜKÜR SEBEBİ değil mi?..
7. Çevremize baktığımız zaman, her ülkede olduğu gibi parklarda yatan evsizler ve yoksullar gibi değil, kiralık dahi olsa orta halli bir meskende yaşayan kişi olmamız, ciddi bir ŞÜKÜR SEBEBİ değil mi?..
Hele hele bu vasıflardan daha varlıklı isek; işimiz, mesleğimiz, bineğimiz, unvanımız, zekât verecek kadar birikimiz de varsa, bunlar da ciddi bir ŞÜKÜR SEBEBİ değil mi?..
• ŞİMDİ DE MADALYONUN TERSİNE BAKALIM:
Yukarıdaki yedi maddelerdeki ciddi bir ŞÜKÜR SEBEPLERİNE sahip olduğumuz halde, eğer ŞÜKÜR etmiyorsak, şükürsüzlük ile NANKÖRLÜK ediyorsak, eğer bizlere bu nimetleri bahşeden Yüce Rabbimizi gerektiği gibi tanımıyorsak ve ona gerektiği gibi kulluk ve ibadet etmiyorsak, “İNSAN ve MÜSLÜMAN” sıfatına lâyık olabilir miyiz?..
Bundan sonrası için hüküm vermek bizlere düşmediği için; hüküm ve söz sahibi, Dünyâ ve Âhiretin yegâne sahibi olan, tüm Kâinatı ve bizleri Yaratan Yüce Rabbimizin hükümlerine bakalım.
Öyleyse (yalnızca) Beni anın, Ben de sizi anayım; ve (yalnızca) Bana şükredin ve (sakın) nankörlük etmeyin.(Bakara Suresi, 152. Ayet.)
(O Allah ki) Size her istediğiniz şeyi verdi. Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışırsanız, onu sayıp-bitirmeye güç yetiremezsiniz. Gerçek şu ki, insan pek zalimdir, pek nankördür. (İbrahim Suresi, 34. Ayet.)
Kahrolası insan, ne kadar nankördür. (Abese Suresi, 17. Ayet.)
Ve düşünün ki: Rabbiniz şöyle ilan buyurdu: “Eğer şükrederseniz, Ben nimetlerimi daha da artırırım, ama nankörlük ederseniz haberiniz olsun ki azabım pek şiddetlidir!” (İbrahim Sûresi, 7. Âyet.)
Görülüyor ki, bizlere bahşedilen nimetlerin arttırılması ŞÜKÜRLERİMİZE, elimizden alınması da bizlerin NANKÖRLÜKLERİMİZE bağlıdır.
Oysa yukarıda 7 maddeler halinde saydığımız ŞÜKÜR sebepleri, ÖYLE ÇOK Kİ…
Bu gerçekler ışığında, bir de toplum olarak ahvalimize bakalım!..
***
• ASRIMIZIN BEDÎSİ; NE GÜZEL ÖZETLEMİŞ:
Sen, “Nasıl bu nimete vâsıl oldun? Ne ile müstahak oldun? Şükründe bulundun mu?” Diye suâle (sorguya) çekileceksin!..
Öyle ise, şimdi akıl ve hayal nimetlerini birlikte kullanarak, bütün bu İlâhî ihsanları düşünelim ve hayal edelim. Ve “Mâzide (geçen ömrümüzde) şükrünü edâetmediğin nimetlerin, şükrünü kazâ etmek lâzımdır” ikazına kulak vererek, mâzide yapamadığımız şükürleri kaza edelim.
Henüz nefes alıyorsak ve bu gerçekleri okuduysak, DÜNYA SINAVIMIZ devam ediyor demektir. Bu şans, elimize bir daha geçmeyebilir. Tam bir kararlılıkla, haydi Bismillâh...
Facebook Yorum
Yorum Yazın