Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

ÖLÜMÜ ÖLDÜRMEK


 " Her can ölümü tadıcıdır; en sonunda Bize dönüp geleceksiniz." ( Ankebut sûresi, âyet 57)

     Bu ayeti celile; " Her can ölümü tatmaktadır."  Bu oluş ve bozuluş yasasının insan bedeninde her an gerçekleşen tecellisi olan hücre ölümleri ve doğumlarına da delalet eder. 

     Ölümle ilgili olarak İncil'de göze çarpan bir ayeti buraya alıyorum: " Hepimizin öleceği kesin , toprağa dökülüp yeniden toplanamayan su gibiyiz..." ( Samuel 14;14)

     Konumuz, önemli ve önemli olduğu kadar tüm insanlığı meşgul etmekte olan bir hususdur. " Ölümü öldürmek!"  İnsanoğlu, dünyada daha fazla kalmak, ömrünün uzun olması için neler yapmıyor ki?.. 

     İnsanlığın varoluşundan bu yana, beşer, bu işe merak salmış, çareler düşünmüş, dünyada daha fazla kalabilmek, daha uzun yaşaya bilmek için neler yapmamıştır ki? 

      Diyanet Aylık Dergi Temmuz 22019 sayısında sayın hocamız Prof. Dr. A. B. Baloğlu, konuyu güzeel bir şekilde sayfasına taşıyarak, okurlarını bilgilendirmiş, bendeniz de, aaynı konuyu iki kere okuyarak,  anlatılardan müstefid oldum.. Allah razı olsun. 

     Bizim ülke insanlarımıza ve Doğulu insanlara göre, daha fazla yaşayabilen Batılı insanlar, her ne kadar, egzersize devam etsede, fitnes salonlarının müdavimi bulunsada, ömrünü harekete, spora, yürüyüşe, bisiklet binmeye harcasa da veya, asgari olarak 85, 90, 95, 100 yaşamış bulunsa da, neticede ölüm denilen kötü akibetle karşılaşmakta, ölen bedenler toprağı işgal  etmesin diye, " Cremotorium" denilen "ölü yakma" merkezlerinde son yolculuğa çıkarılmaktadır.

     Eee ne yapalım!.. Doğulu ve Türk insanı da, sporsuz yaşadığı için, hareketsiz, atıl bir ortamda, sigara dumanlarının arasında, kahvede, çay ocaklarında ömrünü heba ettiği için 65, 70, 75 yaşında ölüm denilen korkunç gerçeğe yürümektedir.  

     " 1773'te Amerikan Başkanı Benjamin Franklin, ölümü erteleme üzerine çalışmalar yapan tıpçı Jacjües Dubourg'a yazdığı mektupta şunları söyler: 

     " Keşke insanları dondurup ileride uyandıracağımız bilimsel bir metod mümkün olsaydı. Bu sayede Amerika'nın 100 yıl sonrasını bir günlüğüne görebilmeyi, ardından ölmeyi bile kabul edebilirdim. Bunu normal bir ölüme kesinlikle tercih ederdim. İleride bilimimizin bunu başaracağından hiç şüphem yok." 

     Franklin'in dileği gerçekleşir. Bilim, çaresini bulana kadar kendilerini dondurtmak isteyenler için dondurma ve saklama şirketleri kurulur. Psikoloji profesörü James Bedford kendisini dondurtan ilk kişi ünvanını aldığında takvim yaprakları 1967'yi göstermektedir. " ( Diy. Ayl. Dergi, Temmuz 2019, A. Baloğlu, sayfa 56)

     Peki, bu çalışmalardan bi sonuç alınmış mıdır? Evet, alınmıştır ama, kos kocaman bir hiçten başka bir değildir. Onun içindir ki, insanoğlu, ister Doğulu, isterse Batılı olsun, insan bedeni özürendi akla hayale gelmedik çalışmalar yapmış olsa da,  " Nöro seçeneğini" bulmuş olsa da, " ölümsüzlük iksirini içirmiş bulunsada", ne kadar makineleşmiş bulunsa da,  ne kadar yapay zekada da ileri buluşlar yapmış olsa da, netice değişmeyecektir!.. 

     Değişmeyecek olan, İlahi kanun diye buyurulan " Ölüm" gerçeği insan oğlunu bulacak, " Her nefis ölümü tadacaktır"  emrine tabi olacaktır!.. 

     Yani, " Ölümü öldürmek"  mümkün olmayacaktır.  Keşke!.. ABD. Başkanı, böylee bir çalışmadan ziyade, kendinden sonra Başkanlığa geleceklere, şu tavsiyelerde bulunmuş olsaydı!.. 

       "Can yakmayın, hür insanları köleleştirmeyin, kan dökmeyin, ülkeleri karıştırmayın, adam gibi adam olun, yedi bin kilometre öteden gelerek, Suriye'yi, Irak'ı, İran'ı, Türkiye'yi, Afganistan'ı ve benzeri ülke insanları heder etmeyin" deseydi, daha iyi olmaz mıydı? 

     Sonuç yerine;

      İlahi yasaya göre, ölüm denilen akibet son gerçektir. Her doğan insan,  neticede ölümle karşılaşacak, az yaşamış olsa da, çok yaşamış bulunsa da, ölümle yüz yüze gelecek, ister yakılsın, isterse toprakla buluşsun, ister denizlerde kalmış olsun, ölümle yüz yüze gelecektir. 

     Tarihi rivayetlere göre, Zülkifl (as) bile, neticede, kavminin ölüm denilen gerçekle yüzleşmesi için dua ettiği, aslında temizlik olan ölümü duasıyla yaşattığı bilinmektedir. 

     Tabii ki, insanlar, dünyada, iyi yaşamalı, hayatı risk edecek her türlü iğreti şeylerden uzak durmalıdır. Hareketsizlik, sigara , alkol kullanmak, bedeni yıpratıcı yerlerde tüketmemek lazımdır. 

     Umarız ki, Türk insanı da, bir gün bunları düşünür, " yaşamım bu kadarmış " diyerek, atıl, tembel bir yaşamı tercih etmez. Yani. " Ölümü öldürmek" mümkün olmadığına göre, dünyada yaşar iken, ister uzun ömür, isterse kısa olsun, hayatı, iyi değerlendirmek, Allah'a iyi kul olmak ana ilkemiz olmalıdır.. Selam ve dua ile..

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın