LEV LÂKE LEV LÂK UYDURMA SÖZÜ!..
" Muhammed (sav), rasûllerden bir rasûldür. Onun gibi birçok rasûl gelip geçmiştir. " O ölür ya da öldürülürse, ökçeniz üzerine ( eski dininize) geri mi döneceksiniz?" ( Âl-i İmran sûresi, âyet 144 )
Soru sormasıyla aziz Kur'an, Peygamberlerin ölümlü yani fâni, yüce Allah'ın ise bakî olduğunu hatırlatmak, kullarına duyurmak, idrak ve belleklerine kazımak istemektedir.
Ama, bu ve benzeri ayetler ışığında Peygamber algısı ve telakkisindeki hataları, yanlışları düzeltmesi gereken ahir zaman ümmeti ne hazindir ki, " lev lâke lev lâk" gibi uydurma, hurafe içerikli sözlerle, Resulullah (sav)'i tanrısallaştırma yolunu tercih etmekte ve seçmektedir.
Denilse veya sorulmuş olsa ki, Asr-ı Saadet insanları, böyle bir yanlışa, hataya düşmüşler midir? denilse, o büyük, muhteşem insanları böylesi " peygamberi ilahlaştırma" yanlışından ve sözünden tenzih ederiz.
Hani, Resulullah (sav)'in, vefatında, Hz. Ömer (ra) gibi bir dehanın heyecanına, feveranına, öfkesine, yine büyük insan, ilk halife Ebu Bekir Sıddîk (ra), derhal müdahale etmiş,, Hz. Ömer'in bu mevzuda asabiyetini, öfkesini, hiddetini sükunete tahvil etmiştir.
" Peygamberimiz Muhammed (sav) elbette sıradan bir beşer değildir. O, Allah'ın Rasûlü ve nebilerin sonuncusudur ( 33/Ahzap, 40). Peygamber'i, Mekke müşriklerinin yaptığı gibi, Allah'ın elçisi olması keyfiyetini hiçe sayarak, ' sıradan bir adam' ( 33/ Ahzap, 40) seviyesine indiremeyiz.
Ama onu ilahlık makamına da çıkartamayız. Peygamber, elbette bir beşerdir. O, müşriklerin sandıkları gibi, kendi gücü ve kudretiyle olağanüstü olaylar meydana getirme imkânına sahip değildir. ( 17/İsra, 90-91)Fakat Peygamber, biz beşerler için model insandır. ( 33/Ahzap,21)
Peygamber'in ' üsvetün hasene' olması aslında Peygamber-ümmet ilişkisi alanındaki her türlü soruyu efradını cami, ağyarını mani bir şekilde cevaplamaktadır,Eğer Peygamber insanüstü bir varlık olsaydı, onun bir işareti ile mesela ay bile ikiye bölünseydi, parmaklarından sular aksaydı, kâfirlerin yüzüne serptiği toprak sebebiyle görünmez adam olsaydı, bize örnek olması mümkün olmazdı.
Çünkü onun bize örnek olması, yaratılış özellikleri açısından bizimle kendisi arasında bir fark bulunmamasıyla mümkün olabilir. Böyle olmalı ki, ona nispetle ' sıradan' olan biz insanlar, yapmadığımız görevlerimiz için, Peygamber'in bizden farklı güç ve yeteneklere sahip olduğu bahanesinin ardına sığınmamalıyız.
Anatomik, biyolojik ve psikolojik açıdan, Peygamber'de (sav) ne varsa, bizde de aynısı mevcuttur. Mesela bizim iki elimiz ve iki gözümüz varken, Peygamber'in dört eli ve dört gözü olsaydı, ölüm bizi alıp götürünceye kadar hiç kimse, mazeret göstermede ağzımızı kapatamazdı (!).
Veya Peygamber (as) doğuştan, korku diye bir duyguyu hiç bilmeseydi, yine mazeret belirten duyusal tepkilerimiz hiç ara vermezdi.
" Peygamber sizin için ' üsvetün hasene'dir" demekle bize şu mesaj verilmektedir.: Eğer Allah yolunda canımızla ve malımızla mücadele edersek, ona verdiği nimeti ( İslami hayat/ İslami yönetim) Allah bize de kesinlikle verecektir. Hiçbir Müslüman bunun aksini iddia edemez." ( İktibas, Nisan 2008, M. Durmuş, sayfa 16)
Sonuç olarak;
Hristiyanların, Hz. İsa'yı tanrılaştırdıkları, göklere, Allah'ın hemen yanına oturdukları gibi bizlerde, aynısını ve tıpkısını yapmamalıyız.
Hristiyanlarda, böyle yapıldı da ne oldu?.. Dün bu gündür, Hristiyan insanlar bir arayış içerisinde, Kilise bir mesaj verememekte, sadece isteyen insanlara Kilise nikah duası yapmakta veya cenaze merasimleri düzenlemektedir.
Hal böyle olunca, Müslümanların Kur'anî emirleri hiç bir zaman bir kenara veya köşeye atmamaları, Resulullah (sav) için " Sen olmasaydın, kainat olmazdı" yanlış, abartı dolu düşüncesine fırsat vermemelidir.
" Lev lake levlak, lima halaktül eflak" sözü, günümüz dünyasında bir kısım sufilerin, Feto'ların, sözde meşayihlerin işine yaramaktadır.
Ehl-i Kur'an; hurafi algılara ters düşen müminlerin hiç bir işine yaramamaktadır. Onun içindir ki, basın, yayında, internet sayfalarında görmekte ve müşahade etmekteyiz ki, nice biçare, Kur'an'dan bihaber yaşayan sufiler, 'Peygamberi seviyorum' düşüncesi ile, şeyhlerinin, mürşidlerinin elini, ayağını öpmekte, şeyh görüldüğü zaman neredeyse kendilerini helak edecek derecede kendilerinden geçmektedirler.
Rabbim!.. Ümmete, Kur'anî bilinç nasip eylesin!.. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın