Lebbeyk! Allahümme Lebbeyk!
Hacca gidiş günlerinin başlamasıyla seksen binin üzerinde hacı adayımız ile onların yakın/uzak akraba ve dostlarının heyecanları da en üst noktaya çıkmıştır. Hac farz olan ibadetlerdendir. Her ibadetin olduğu gibi hac ibadetinin de şart ve rükünleri, vacip ve sünnetleri vardır. ( Şart; bir şeyin varlığı kendi varlığına bağlı olmakla birlikte onun yapısından bir parça teşkil etmeyen iş veya vasıf. Rükün ise, bir şeyin varlığı kendi varlığına bağlı olan ve onun yapısından bir parça teşkil eden unsurdur. Örneğin namaz için abdest almak şart, rükû ve secde ise rükün kabul edilir. ) Hanefî mezhebine göre hac bir şart ve iki rükünden ibarettir. İhrama girmek haccın şartı, Arafat'ta vakfe yapmak ve Kâbe’yi tavaf etmek ise haccın rükünleridir. Mikat sınırlarına gelmeden önce ihrama girmek, Sa'y yapmak, Müzdelife vakfesi, Arefe günü akşam ve yatsı namazlarını Müzdelife’de, yatsı namazının vaktinde cem ederek (birleştirerek) kılmak, Şeytan taşlamak, saçları tıraş etmek veya kısaltmak, Veda tavafı olmak üzere yedi tane de vacipleri vardır. İhrama niyet edileceği zaman gusletmek, erkeklerin iki parça hâlinde olan özel ihram örtüleriyle vücudunu örtmeleri ( kadınlar normal elbiseleri ile ihrama girerler ), iki rekat ihram namazı kılmak, ihrama girdikten sonra telbiye getirmek, kudüm tavâfı yapmak, farz ve vacip tavaflar dışında çokça tavaf yapmak ta haccın sünnetleridir.
Haccın bir de hikmet boyutu vardır. Şekil şartları yerine getirilirken yapılan her bir davranışın Müslümana kazandırması gereken güzellikleri, onlardan alınması gereken ibretleri/dersleri de asla ihmal etmemek gerekir.
Hac, yüce Allah aşkı ve Resul’ünün sevdasını yüreklerinde taşıyanlar için bir vuslattır. Hacılar yüce Allah’ın misafirleridir. Bundan daha şerefli bir misafirlik olur mu? Ey hac yolcuları; sizler bu misafirliğe kabul edilmekle büyük bir nimete kavuşmuş bulunuyorsunuz. Bunun kadrini, kıymetini iyi bilmek gerekir.
Hepiniz bir ömür boyu bu kutsal yolculuğun hasretini çektiniz. Daha önce belki defalarca gönlünüzü, kalbinizi o mukaddes mekânlara gönderdiniz. Rüyalarınızda tavaflar, saylar yaptınız. Ama şimdi Allah nasip etti kutlu beldenin yolunun yolcususunuz. Günde beş vakit yöneldiğiniz Allah’ın evi, Kâbe’yi dünya gözüyle görmeye, onun etrafında tavaf etmeye, kusurlarınızı yakıp kül etmeye, yeni doğmuşçasına tertemiz olmaya gidiyorsunuz.
Bunun için yakınlarınızdan, dostlarınızdan ayrılıyorsunuz. Hz. İbrahim ve Hz. Muhammed’in çağrısına karşılık vermek için yola çıkıyorsunuz. Yıllardır bunun için hazırlık yaptınız. Halis niyetinizi bir karara, kararınızı eyleme dönüştürdünüz.
İşte şimdi hamd, şükür, dua ve tövbe zamanı. “Lebbeyk! Allahümme Lebbeyk!…” “Geldim buyurun Allah’ım!” deme zamanı. İnsanlık tarihi kadar eski bir merkeze, tevhit merkezine gidiyorsunuz. Bu gidiş size uzaklaşma değil yakınlaşma hissi uyandırmalı. Kâbe size, siz Kâbe’ye yabancı değilsiniz. Kâbe’nin yüzü öylesine tanıdık, kokusu öylesine bildik, sıcaklığı öylesine kuşatıcı ki, eminim şimdiden o kokuyu alıyor, o sıcaklığı hissediyorsunuzdur.
Tam da “anlatılmaz, yaşanır” denilen türden bir duygu bu. Bu duyguyu herkes farklı düzeyde hisseder ve yaşar, bazıları yaşayamaz bile. Tıpkı bakıp ta görememek, gidip de varamamak gibi. Yüce Rabbim o kokuyu doyasıya teneffüs edebilmeyi, o sıcaklığı içinize sindirebilmeyi hepinize nasip etsin. Allah’ın evi Kâbe’yi solunuza alarak, kalbinizi ve gönlünüzü onun sahibine yaklaştırarak tavaf edeceksiniz. Safa ile Merve arasında say ederek zemzem suyunu yerinde içip kulluk şuurunda basamak basamak yükseleceksiniz. Unutmayınız ki, Şeytanın en çok uğraşacağı hususlardan birisi sizin bu mübarek yolculuğunuzu sıradan bir yolculuk haline dönüştürebilmek ve Hac yolculuğunuzun içini boşaltmaktır. Haccınızın içi boşaltılmış bir yolculuğa dönüşmesine asla fırsat vermeyiniz.
Arınmış, temizlenmiş, kulluk şuurunu geliştirmiş, ruhunuzu iman, ihsan, takva ve sabırla doldurulmuş, kalbinizi her türlü nifak ve günahın giremeyeceği bir harem bölgesi kılmış, örnek ve önder bir Müslüman olarak ülkemize dönmenizi yüce Allah’tan niyaz ederim.
Bu vesile ile sizlere kısa bazı hatırlatmalarda bulunmak istiyorum;
1-Hac yolcusu, Hak yolcusudur. Rahmanın misafirleri olduğunuzu hiç unutmayınız.
2-Tavaf esnasında gözünüzü Kâbe’den, gönlünüzü Kâbe’nin Rabbinden ayırmayınız.
3-İhram, makamdan, mevkiden ve tüm imtiyazlardan soyunmanın simgesidir. Takva elbisesine bürünmektir. “Takva elbisesi daha hayırlıdır.” (A’raf suresi, 26)
Takva; Kulluk idrakini en üst noktaya çıkarmaktır. Sakınmaktır, korunmaktır.
4-Haccı sadece yasaklar manzumesi olarak algılamayınız ama, sakınılması gereken söz, fiil ve davranışlardan da kendinizi koruyunuz.
5-Hac vesilesi ile İman, İslam mertebelerini aşarak “İhsan” mertebesine ulaşmak idealiniz olsun. İhsan; “Sen O’nu ( yüce Allah’ı ) görmesen de, O seni görür.” şuuruna ermektir.
6-Kimsenin gönlünü kırmayın ki, gönlünüz kırılmasın.
7-Namazlarınızı zaruret olmadıkça otellerde kılmak yerine Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebi’de kılmaya gayret ediniz.
8-Haccın aynı zaman da bir sabır eğitimi olduğunun idraki ile her konuda sabırlı olunuz.
9-Hacı, Müslüman kardeşlerine karşı anlayışlı ve hoşgörülü olmalı, başkalarını hor, hakir görme gibi bir tavırdan şiddetle sakınmalıdır. Çünkü sevgili Peygamberimiz “Müminin kardeşini hakir görmesi, günah olarak kişiye yeter.” buyurmuştur.
10-Kul haklarına riayete ayrı bir özen gösteriniz. Herkesin eşit olduğu bir ortamda, kendisi için bir takım ayrıcalıklar istemek Haccın ruhuyla bağdaşmaz.
11-Hac’da yüce milletimizi temsil açısından olumsuz imaj bırakılmamaya özen gösterilmelidir.
Sayın Cemal Oğuz Öcal tarafından yazılan “Bizden Selam Götürün” ilahisinin sözleri ile bitirmek istiyorum.
Geçtiğiniz yollara,
Bizden selam götürün.
Hak dost diyen dillere,
Bizden selam götürün.
Mekke ile Medine,
İki eşsiz hazine,
Çihâr yâr-i güzine,
Bizden selam götürün.
Girenler dost bağına,
Düşmez küfrün ağına,
Mübarek nur dağına,
Bizden selam götürün.
Yağan Nur-i Hüda’ya,
Merve ile Safa’ya,
Muhammed Mustafa’ya
Bizden selam götürün.
Fahri SAĞLIK
Emekli Müftü
Facebook Yorum
Yorum Yazın