A. Raif ÖZTÜRK

A. Raif ÖZTÜRK

Mail: araifozturk@hotmail.com

İslam’a zıt ittifaka oy vermenin hükmü?


Mayın tarlası gibi böyle hassas konularda, kendi görüş ve düşüncelerimizi asla ileri süremeyiz ve sürmemeliyiz. Çünkü Yüce Rabbimiz her konuda çok net hükümler vâz ettiği için, buna hiç gerek yok. Kolaylıkla anlayabilmemiz için de Düşmanlarının bile DOĞRU SÖZLÜĞÜNÜ kabul ettiği Hz. Muhammed’i SAV görevlendirmiştir.

Bu nedenlerle başlıktaki soruya en doğru cevabı bulabilmek için, bu İlâhî hükümlere müracâat etmek zorundayız.

HÛD Sûresi, 113. Âyet: “Bir de sakın zulmedenlere (zâlimlere) meyletmeyin, sempati (bile) duymayın. Yoksa size ateş (Cehennem) dokunur (kuşatır). Aslında sizin Allah'tan başka yardımcınız yoktur. Sonra O'ndan da yardım görmezsiniz.”

Bu duygularla, ilk bakışta meşrû zannedilen Millet ittifakına bir bakalım:

Himaye ettikleri; 40 000 masum çocuk, kadın, erkek vs.’nin katilleri olan HDPKK terör örgütü zâlim değil midir?

Kurban eti dağıtırken, başı ezilerek öldürülen Yasin Börü ve 6 arkadaşının, hatta bunun gibi 51 masum kişinin katledilme emrini veren eşbaşkan zâlim değil midir?

Kendi devletine isyan edip, 253 masum kişilerin öldürülmesine ve binlerce kişinin sakat kalmasına sebep olan FETÖ terör örgütü, zâlim değil midir?

Bütün bunları bünyesinde barındıran, hatta bağrına basıp koruması altına alan bir ittifak zâlim değil midir?

Bu ittifakın lokomotifinin mâzisindeki zihniyetin, 1950 yılına kadar İslâm’ı yok etmek için Müslümanlara kan kusturması, zulüm değil midir? Asrımızın en önemli İslâm âlimlerinin ve Bediüzzaman Hz.’nin ömürleri, bu zihniyetle mücadele ile geçmedi mi? O zihniyetin şimdiki vârisleri de aynı zulümleri, aynı kararlılıkla tekrar uygulayacaklarını, alenî bir şekilde vaad etmiyorlar mı?

Ülkemizin çevresine 7500 TIR yükü ile savaş mühimmatı yığan, donanmalar gönderen ABD merkezli Şer Dış güçlerin emirleriyle hareket eden bir muhalefet, zâlim değil midir?

  • Yüce Rabbimiz çok net bir şekilde Zâlimlere asla meyletmememizi, hatta sempati bile duymamamızı emretmiyor mu?

Peki, meyledilmesi ve sempati duyulması bile YASAK olan bir ittifaka, zerre kadar vatan sevgisi olan veya alnı tek bir defa da olsa secdeye varan bir akl-ı selim, hiç oy verilebilir mi? Üstelik de; bütün ŞER Dış güçler ve örgütler, bu ittifaka resmen destek veriyorken..

  • GELELİM HÜKÜM YÖNÜNE:

İslam’ın kesin hükmüne göre; Kur’ân’ın bir meselesini bilerek kabul etmeyenler, dinden çıkarlar ve mürted olurlar. Kesin ve net olan Allah kelâmına bakalım.

Bakara Sûresi, 108. Âyet: “..Kim Îmanı küfürle değiştirirse/îman yerine küfrü tercih ederse, şüphesiz ki doğru yoldan sapmış olur”. (Kâfir veya Mürted olur.)

Mâide S. 51. Âyet ve Al-i İmran S., 28. Âyet: “Kâfirleri, müşrikleri, Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyin.” “Müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesin. Kim böyle yaparsa, Allah ile ilişkisini kesmiş olur.”

Daha açık bir ifadeyle, bu ayetlere uymayanların “Allah ile ilişkisini kesmiş olması” demek, “Allahsızlık”tır yani KÜFRE düşmektir…

Böylece; İslâm’a muhalefet edenler de, çağdışı” diyenler de, Cumhur ittifakına “MUHAMMEDİN YOBAZLARI” diyenler de elbette küfre düşer.

DİĞER TARAFTA: 20 Küsur seneden beri vaad ettiklerinin %80’ini yerine getiren, hasbelbeşer kusurları olsa da, bu ehven dururken; yukarıda tanımlanan Millet ittifakına, yani, Vatan, millet ve İslam düşmanlarına OY verip, başımıza idareci olmasına vesile olanlar, elbette tamamen VEBÂL altındadırlar. Çünkü o ittifaka, âyette ihtar edilen “sempati duymadan ve meyletmeden”oy verilebilmesi, asla mümkün değildir.

Hiç seçmemek de çok yanlıştır ve vebaldir, çünkü diğer cepheye güç verilmiş olunur.

Müslümana çok zarar verenin başa gelmemesi için; az zarar veren tercih edilir ve edilmelidir. Bu da “ehveni şerreyn tercih edilir” kaidesine girer…

Diğer yandan;Küfre rıza (razı olmak ve müsamaha göstermek), küfürdür” kaidesince de, bir Müslüman asla küfre ve onlara hizmet edenlere rıza göstermemelidir.

Kâinatın en doğru sözlüsü SAV bakın ne buyuruyor:

“İlerde bir fitne olacak. O fitne içinde kişi mü’min olarak sabahlayacak, kâfir olarak akşamlayabilecek. Ancak Allah’ın ilimle kalbini dirilttiği kimseler hariç.” (Bkz.: Sünenu İbn-i Mace, II, 1305, 1310.Ramûzu’l-Ehadis s. 299.)

Yukarıdaki belgeler, bu Hadîs-i Şerîfi de te’yid ediyor. Ancak bu Kâfir olarak akşamlayanlar da kendilerinin doğru bir şey yaptığını zannedecekler. Zaten öyle zannetmeseler, o zümre içinde devam edemezler. Hüda Par gibi ayrılıverirler…

Şöyle ki: “Bu şeytanlar onları yoldan çıkarırlar, ama onlar kendilerinin hâlâ doğru yolda olduklarını zannederler.” (Zuhruf Sûresi, 37. Âyet.)

Bâzıları; nesep olarak “KHK’lı yakınlarını AF EDECEĞİ ve görevlerine iâde” YALANINA inanıp (ki hiçbir Cumhurbaşkanında böyle bir yetki yoktur) onlara destek vermeleri için, meşrû bir mazeret zannediyorlar. Oysa yukarıdaki belgeler ve hükümler gayet NETTİR ve kesindir. Önceden âyetlerle uyarıldıkları için; öyle zannedip yanılmak, asla mazeret olmayacaktır. Çünkü Allah’ın cc vaadi böyledir…

  • Bizden kesin belgelerle hatırlatması, artık siz bilirsiniz!!! Vesselâm.

NOT: Siz bu konuda müsterih olsanız bile, bu gerçekleri o tuzaklara düşen dostlarınıza iletmeniz, onlara bir can simidi uzatmak gibi insanlık gereğidir…

Facebook Yorum

Yorum Yazın