İNDİLER MELEKLER GÖKTEN SAF SAF/ KÂBE GİBİ KILDILAR EVİM TAVAF!..
Konumuz başlığı deyim, Osmanlı Bursa imamlarından Süleyman Çelebi merhuma ait bir deyimdir.. Yazıldığı tarihten bu yana, milletimiz arasında adeta ibadetleşmiş, okunduğu zaman ölüleri sevindirecek derecede iştiyakla, heyecanla okunan bir şiirdir..
Hakikaten, sadece bu şiiri değil, "Vesiletün Necat" isimli mevlid kitabını baştan sona okumak, irdelemek ve her kelimesinin üzerinde dura dura tetkik etmek lazımdır. Merhum Süleyman Çelebi hoca efendiyi, böylesi bir edebiyata malik bulunduğu için, kaleme almış olduğu için kutlamak, tebrik etmek, kendisine duada bulunmak zorundayız.. İran'lı bir vaizin söylediği bir söze dayanamayarak, öfkesini, heyecanını bu şiirlerle pekiştiren hoca efendiye rahmet diliyorum..
Ancak, bu şiir, bu destani deyimler, zamanla dinin ayrılmaz bütünlüğü içerisine girmiş, ölüye okunur, sünnette okunur, düğünde okunur, gamlandığımız vakit iyi bir okuyucu bularak mihrapları bununla doldurmuş oluyoruz.. Süleyman Çelebi merhumun hayal gücü, o kadar güçlüdür ki, meleklerin saf saf gökten indiğini görmüş, tahayyül etmiş ve insanları bu görkemli merasime aşık etmiştir..
Bu nasıl bir idrak, bu nasıl Kur'an akıldır? demekten kendimi alamıyorum!.. Oysa, böyle bir tasvir, sevgili Rasul'ün ağzından dökülmemiştir!.. Ancak, her nasılsa, Süleyman Çelebi merhumun anlayışı Kur'an vahyinden (!) üstesinden gelerek şiir haline, kitap haline gelmiştir. Mevlid okunmaya başlandığı anda, Kur'an yukarılara asılmakta, onun yerine mevlid şiiri aşkla, şevkle iniltiler içerisinde okunmaktadır!..
Etraftaki iddia şudur!.. Okunsun, ne zararı var canım?
Oysa, insanlarında diğer kesimler gibi Kur'an'ı ve Peygamberler'i okuyup anlatma ve anlatma görevlerini yerine getirmeyi kesinlikle ihmal etmemeleri, Kur'anî anlayışı, gayreti, çabayı kendilerini aziz Kur'an'ı ve peygamberleri ve okuyup anlama ve anlatma ve görevinden alıkoymamasına meydan vermemeleri, bunun için gerekli zamanı ve zemini ayarlamaları gerekir.
Bunu yaparken de İslam adına öğrendikleri veya dinledikleri bilgilerin hakikaten Kur'an'a v e Sünnete uygun olup olmadığına özen göstermeleri, dikkat etmeleri lazımdır. Aksi halde kaş yapayım derken göz çıkarmak mevzuu bahis olacaktır.
Onun içindir ki, Süleyman Çelebi'nin şiirine benzer bir anlayış ne Kur'an'da, ne Rasulullah'da nede sahabe-i kiramda mevzu bahis olmamıştır. Daha doğrusu, günümüz Müslümanları aldatılmaktadırlar!.. Bunun sebebi de, Kur'an'ı layıkı şekilde okumadığımızdan, anlamadığımızdan ileri gelmektedir. Zaten anlamış olsaydık, bu tür hayali dizeler Müslümanları oyalamayacak, zaman kaybına uğratmamış olacaktı!..
Şu hususu kat'iyyen iddia ediyorum ki, okunan mevlit törenlerinin, fasıllarının, bahirlerinin ne ölüye, nede diriye bir faydası dokunmamaktadır. Hal böyle iken, Süleyman Çelebi merhuma kadar hiç bir kimse meleklerin saf saf inişlerini görmemişlerde, bu mes'ele merhum hocada mı düğümlendi, açıklığa kavuşmuş oldu?
Netice olarak,
Bendeniz şunu kat'iyyen iddia ediyorum ki, ömrü vaki elbet gelecektir!.. Allah, imandan ayırmasın!.. Vasiyetim, tavsiyem benim için ne mevlid okunsun, ne kırk, ne elli ikinci gecesi tertip edilmesin!.. Mezarımın başında hocanın telkin vermesine de müsaade etmiyorum!.. Namaz iskatının yapılmasını da kabul etmiyorum!.. Çünkü, bunlar Müslümanların uyutulması, uyuşturulması, kandırılması eylemleri olacaktır!..
Mes'ele nasıl anlaşılmalıdır biliyor musunuz? Başta, Rasulullah (sav) nasıl İslam'ı yaşamışsa, Sahabe-i kiram İslam adına nasıl bir hayat sürmüş ise bizlerde öyle olmalı ve aynen bu şekil anlamalıyız!..
Bu mevzularda, Hazreti Ömer'in müthiş hayatını bilmeli, ona göre vaziyet almalı ve mü'mince yaşamalıyız!.. Yoksa, sonradan icad edilmiş, dedim ve dedilerden uzak kalmalıyız!.. " İndiler gökten melekler saf saf, Kâbe gibi kıldılar evim tavaf" anlayışını aziz Kur'an'a havale etmeliyiz. Böylesi bir anlayış, oradan referans alıyorsa, kabulumuzdür.. Yoksa kabul etmiyoruz!.. Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın