HAZRETİ MUHAMMED (sav); İNSANLIK İÇİN BİR İMKÂNDIR !..
" Doğrusu ( ey insanlık!) Size kendi türünüzden bir elçi gelmiştir ki o pek azizdir. Sizin zorlanmanız ona pek ağır geliyor, üzerinize hassasiyetle titriyor, çünkü o mü'minlere karşı şefkat pınarı bir raûf, merhamet abidesi bir rahîmdir. " ( Tevbe sûresi, âyet 128)
" Anittüm, zorlayarak kırma, tahrip etme anlamındaki ' anete'den türetilmiştir. Kur'an'da kullanıldığı beş yerde de " insanın zorlandığı bir belanın ortasına düşmesini, köşeye sıkışmışlığı" ifade eder.
Burada, insanın sapma ve inkârından dolayı ebedi mutluluğunu kaybetmesine tekabül eder. Peygamber'e ağır gelen de işte budur. Zira o " alemlere", insanlığın tümüne rahmetti. Ömrünün sonunda şöyle dua ediyordu:
" Ya Rab! Muhammed de bir insandır! Her insan gibi o da kızıp öfkelenebilir! Kime kızmış ya da beddua etmişsem, onu o kişi hakkında bir ecir, bir rahmet, bir dua kıl!" ' Müslim, Birr 45/25)
Tüm bu anlatımlardan anlıyoruz ki, Resulullah (sav); sadece Arap milletleri için, Türkler ve İranlılar, Afganlılar vesair milletler için peygamberlikle görevlendirilmiş bir Resul değildir.
Onun risaleti, Hristiyanlığın içinde bocaladığı kaotik durumdan çıkması, hak ve hakikati bulması, Hz. İsa'yı, tanrılıktan kurtararak, bir resul, bir peygamber ve bir kul olarak tanınmasını sağlamaktır.
Diğer taraftan, Hz. İsa (as); bu gün Hristiyan aleminin inandığı gibi vesair Müslümanlar ülkelerdeki mistisizm erbabının hayal ettiği, düşündüğü gibi, Allah'ın yanında, göklerde bulunmadığıdır.
Çünkü, böyle bir akıl yürütme, düşünce sistemi, inanç manzumesi insan fıtratına baştan sona kadar aykırı, olmadık, olmayacak bir düşünce ekolüdür.
Hz. İsa (as); her insan gibi dünyaya gelmiş, zulümle karşılaşmış, cebir ve şiddet görmüş, sonrasında da vefat ederek Hakk'a vasıl olmuş ulul azim bir Resul'dür. Öylesi, bir kısım saftirik Müslümanların, kıyamete yakın bir dönemde, İsa'nın tekrar yeryüzüne ineceği, İslam'a hizmet edeceği baştan sona bir yalan, uyduruk ve hayali bir düşüncedir.
Hz. Musa (as)'da öyledir!.. Ne yazık ki, bu gün, ona inananlar, yani Siyonist Yahudiler, tamamen bir yanlışın, bir batılın içerisinde bir o yana, bir bu yana bocalayıp durmaktadırlar..
Yani, Hz. Musa (as); ulul azim bir Resul olarak, yeryüzünde Yahudi ırkçılığı, kafatasçılığımı yapmıştır ki, bu günkü, Siyoristler, kendilerini efendi, sair insanları köle mesabesinde görmektedirler? Dolayısıyla;
Resulullah (sav)'in teşrifi, risaleti, hem Müslümanları kurtarmak, hem de yanlışların içerisinde yuvarlanıp duran diğer insanları hidayete kavuşturmak, bir Allah'a inandırmak,Hristiyanlarda olduğu gibi, hiç bir insanı Tanrılaştırmamak idi!..
23 yıllık Resullük döneminde bunu öğretmiş, anlatmış ve böyle bir akaide inanan bir nesil meydana getirmiş idi!..Bu durum sahabe nesli süresince devam etmiş, ama, sonraki nesil, böylesi nezih, düzgün ve dürüst inancı koruyamamış, bir kısım sonradan ihdas olma mistik çevrelerce dejenere edilmiştir.
Sonuç yerine,
"Allah muhafaza buyursun!" Şayet, Hz. Muhammed (sav) dünyamızı aydınlatmamış, yeryüzüne teşrif etmemiş bulunsaydı halimiz nice olurdu?
İnsanlar; birbirinin düşman, birbirinin çiğ çiğ etlerini yiyen, kemiklerini kemiren yam yam misali varlıklar olacaktı!.. Kimileri, sokaklarda sürü sürü dolaşan İneklere tapacak, kimileri Nirvana'ya Tanrı aramaya gidecek, kimileri; İsa'nın gökten (!) tecelli edeceği günü beklerken, Yahudi alemi, kendilerinden başka insanlığı insan olarak kabul etmeyeceklerdi.
Müslümanlarda sadece uyaran, ikaz eden ulema olmasaydı, Kur'an'ı haykıran ilim insanları olmasaydı, Şam'daki beyaz minarenin dibinde, minarenin tepesine bakarak avunmuş olacaklardı!..
Lakin, yüce Allah'a hamdü sena olsun ki, Müslümanların elinde bulunan tahrif ve tahrip edilmemiş yüce Kur'an sayesinde, aziz peygamberin kul ve resul olarak insanlığa bir imkan olarak gönderildiğini, elçi olarak geldiğini bildiği ve böyle bir imana sahip oldukları için mutlu, mesut ve bahtiyar kitlelerdir.
Rabbimiz!.. Müslümanları bu ikrar ve iman ile haşir ve neşir eylesin!. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir.
Facebook Yorum
Yorum Yazın