FETÖ, 28 ŞUBAT VE İMAM-HATİP LİSELERİ !..
Millet olarak, en çok darbelerle, ihtilallerle, kalkışmalarla yüz yüze gelmiş bir milletiz!.. Yapılan darbeler; genelde din, iman, İslam, İmam-Hatip Liseleri ve benzeri oluşumlar aleyhine olagelmiş, her ihtilal sonunda, Müslümanlar; bir hayli eziyet çekmiş, çocuklarını gönül rahatlığı içerisinde arzu ettikleri okullara gönderememişlerdir.
Halbuki, bu aziz millet; bu vatanın, bu toprakların yüzde 98'ni oluşturmaktadır. Ekalliyet denilen azınlıklar, mutlu ve müreffeh bir şekilde yaşarken, Türkiye'nin sahipleri, bu topraklar için kan, can, mal veren insanlar niçin zulme giriftar olmuştur?
Tam tamamına bin yıldan bu yana, Müslüman milletimiz, her şeyini bu vatanın, bu ülkenin, bu devletin yaşaması için verirken, sonucunda niçin baskı ile, zulüm ile, dipçikle muhatap olmuş, yüz yüze gelmiştir?
Maalesef, yakın tarihimizde var olan 28 Şubat süreci, kendiliğinden gelişmemiş, bir proje, bir gizli yapı olarak millet idrakinde yerinde almış bir rezalettir.
28 Şubat sürecinde, arefesinde, niyetler, hedefler, maksatlar, gayeler, arzular bir yöne matuf idi!.. Bu ülkede; din adına, iman namına kurulmuş, fakir fukaranın ekmeğinden, aşından, artırılarak yapılmış, açılmış bulunan İmam-Hatip Liselerinin kapatılması, kapılarına kilit vurulması idi!..
Gizli bir emel, süfli bir arzu var idi bu düşüncenin arkasında!.. Söz konusu okullar kapatılsın, her yıl binlerce hafız yetiştirilen Kur'an Kursları bitirilsin, bunların yerlerine hayali, rüya ile, boş halüsinasyonlarla, tahayyülatlarla yaşatılmaya çalışılan fikir ve düzmecelere dayalı okullar açılması, bunların Türkiye topraklarında hakim olması idi!..
Bu düşüncelerin planlayıcısı, ülkemizden firar etmiş, 15 Temmuz darbesi ile, binlerce insanı mahvı perişan etmiş, kimilerini ekmeğinden, kimilerini aşından, tahsilinden, mesleğinden etmiş Fetö idi!..
Fetö; bu işte kendi iradesi ile hareket etmiyor, göbeğinden ve beyninden bağlı olduğu ABD. ve İsrail bunun yapılmasını, piyasaya sürülmesini istiyordu. Onun içindir ki,
Her üniversitenin kapısında, girişinde, kampüsünde bir ikna odası bulunuyordu. Hangi kız çocuğu, sisteme ters giyinmiş, başı kapalı, uzun entarili, zihin dünyası farklı onu takip ediyorlar ve böyle biri yakalandığı an üzerine , aç Tilkinin kümesteki tavukların üzerine saldırması gibi saldırıyorlardı.
Talihsizliğe bakınız ki, insanların özgür iradesi de bir işe yaramıyor, seçmiş oldukları Meb'uslar da bu konuda işlevsiz, yetkisiz, sözü geçmeyen, konuşsa da konuşması atıl ve batıl duruma düşen, düşürülen kişiler oluyordu.
Çünkü, bu millet alıştırılmış, her on yılda bir darbeye, askeri kalkışmaya!.. Oysa, ordunun asıl işi, vatanı korumak, sınırları muhafaza etmek, iç siyasete bulaşmamak, insanların, giyim ve kuşamları ile ilgilenmemekti.
Hafizanallah!.. 28 Şubatçı zihniyet ve perde arkasındaki Fetö, bu işte başarılı olsaydı ne olurdu? Din ve Diyanet sorgulanacak, her ne kadar İmam-Hatipli, İlahiyatlı meslek erbabı var ise, tamamı bir süzgeçten geçirilecek, Fetö'ya ve ateizme yakın olmayan, kenarından, köşesinden geçmeyen kimseler al aşağı edilecek, bunun yerine Fetö soytarısının içi rüyalarla doldurulmuş Mehdi, Mesih, hayal, rüya, masal, hikaye, tılsım, gizem dolu saçmalıkları gündemi meşgul edecekti.
Zaten, 28 Şubatta başarılı olamayan zavallılar, bu defada aynı senaryoyu 15 Temmuz gecesi tecrübe etmeye kalkıştılar. Demek ki, bu tür senaryoların önü , arkası kesilmeyecek, bu ülke, bu millet başını kaldırmaya, " bende varım" demeye cüret ederse, tepesine çullanacaklar, " sen bir hiçsin" diyerek önünü keseceklerdir.
Böylesi ön kesmeyi, ister Fetö biçaresi ile, ister başka usül ve metodlarla deneyecekler ve tatbik safhasına koymaya çalışacaklardır. Görünen odur ki, dış mihraklar; bu gün istediklerini elde etmişlerdir. Siyasette başarılı olamasalar da, milletin iç huzurunu bozarak, insanları " abla", " ağabey", " üstad", ve benzeri yollarla ayrıştırarak, annelerin bedbin, babaların ah vah ile yaşamalarına sebep olmaktadırlar.
Sonuç olarak;
28 Şubat tarihi, milletin algı dünyasında yerini almış, rezil, utanç verici, nefret uyandıran bir zaman dilimi ve günü olarak tarihte yerini almıştır.
Tabii ki, buna alet olanlar, aracılık yapanlar utanmalıdır. Şayet bu gün bunların yaşayanları var ise, yaptıklarına bin pişman olmalılar, dizlerini değil, kafalarını da taşlara çalmalıdırlar.
" Ben, bu aziz millete ne yaptım ki, böylesi rezalete tevessül ve teşebbüs ettim" sorusunu daima kendilerine sormalıdırlar.. Dolayısıyla, görünen odur ki, ne 28 Şubat kara gününden, ne 15 Temmuz sefih ve sefil gününden ibret almamış, akıllanmamış kişiler el'an bulunmakta, polis ve emniyet güçleri bunları her an, her dem toplayarak, toplamaya devam ederek kodeslere atmaktadırlar.
Benim ağırıma gitmektedir!.. Nedir mes'ele?.. Tepe tepe okumuş insanların, resmi, gayri resmi ün, ünvan sahibi kişilerin derdest edilmeleri, götürülmeleri, hala da Fetö'dan himmet ve yardım beklemeleri çok hem de çok tuhafıma gitmektedir. Be kardeşim!.. Akıllı olun, akıllı hareket edin, arkasına sığındığınız kimse, bir hiçtir, hiç bir güç ve kuvveti bulunmayan bir biçaredir.
Allah'a sığının, milleti sevin, devleti, ülkeyi yabana satmaya çalışmayın!.. Vallahi, Billahi sonrasında bu nesil size kıyamete kadar sövecek, kendi yavrularınız sizlerden utanacaktır!.. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın