Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

Cennet Bu Sayıda mı Gizli

4444 DEFA DUA OKUYUNCA DA CENNETE GİDİLEBİLİYOR!.. (!)
Üzülerek ifade etmeliyim ki, ülkemiz Müslümanları, sayılara boğulmuş bir haldedir. Her nereye varsak, her nerede dursak, her ne vakit bir toplulukla karşılaşsak, hemen karşımıza 4444 sayılı dualar, 4 milyon salavat çekme kampanyaları, 21 Yasin, 40 Yasin ve sair sayılar ortamı allak bullak etmektedir.

2018 yılı tatil süresince, Afşin'da, " Resulullah (sav)'e ( dört milyon salavat kampanyası) düzenleyenleri, tertip edenleri gözlemledim. Bu yıl. bu kampanyadan bir netice alamamışlar olacak ki, böyle bir kampanya düzenlenmedi, gündemi meşgul etmedi.

Terü taze gençler, Kur'an'dan kopuk nesiller, hayatlarında ne bir ilmi tefsir, ne meal, nede sair eserleri okumayan bir kısım biçareler, " dört milyon salavat okumak"la nereye varacaklarını bilemedkleri gibi, ne içinde bunu gündeme taşıdıkları bilinmemektedir.

Ölü evlerine tesadüf ediyoruz, Kur'an okumak için tutulan hoca efendi, ölünün kırkını, elli ikisini okumaya başlamış, her gün bir Yasin okuyarak, ölmüşü rahat ettirmeye çalışmaktadır. Eli ikinci günüde sanki final günü imiş gibi, hatimler indirilmekte, mevlidler okunmakta, okunan 21 Yasinler, 40 Yasinler ölmüşün ruhuna bağışlanmaktadır.

Merasim sonucunda, yemekler yenmekte, tatlı tatlı sohbetler edilmekte, ölü sahipleri mutlu oldukları gibi, yemeğe katılan misafirlerde, yapılan dualara " Amin" dedikleri için mutlu ve mesutturlar. Şu alıntı yazımı idraklere arzediyorum:

"... İslamiyetin evrensel mesajını unutup, sadece vicdanında yaşattığı dinin yeterli olacağını sanıyorlar. Faize kâr payı, kumara milli piyango deyince kendilerini kandırdıklarının bile farkında olamıyorlar.

Bunların anlayışında, kalbi temiz olan, ibadetlerden muaf oluyor; zaten 4444 duasını okuyunca da cennete gidilebiliyor?! Peygamber (A.S) ömrü boyu yaptığı ibadetleri kalbi kirli diye mi yaptı? Allah böyle insanları şu şekilde uyarıyor: " Hâlâ akletmiyor musunuz?" ( İktibas, Mart 2008, A. Efkar, sayfa 27)

Adamcağız; caminin avlusundan hiç ayrılmamaktadır. İmamın tam arkasını kimseye kaptırmıyor. İşi, gücü, elindeki hesap defterine bakarak, kaç umre yaptığını, kaç kere hacca ulaştığını, annesinin yerine, babasının namına, dedesini, ninesini bile hac görevinden kurtardığının çetelesini hesaplamaktadır.

Övünerek anlatmaktadır: Cuma namazlarında, mutlaka " Zühr-i ahir" namazını kıldığını, tesbihe üfleyerek çektiğini ballandıra ballandıra izah etmektedir.

Ama, bir gün olsun, bir fakirin yanına yaklaştığını, bir hastayı ziyaret ettiğini, yoksulun, sailin, dilencinin, öğrencinin elinden tuttuğunu kat'iyyen izah etmez. Zaten yoktur ki böyle bir şey bu zavallının hayatında.

Günümüz Müslümanları; Asr-ı Saadet hayatını bilmemektedir!.. Eğer bilmiş olsalardı, ne hurafe içerisinde boğulur, nede bir kısım yanlışları, saçma uygulamaları " din budur" diye kitlelere, okumamışlara, mukallitlere yutturamazlardı.

Günümüz dünyasında, bir Müslüman kalksın da desin ki, Sahabe-i kiram da 21 Yasin, 40 Yasin okumuşlar, sonra da bu okuduklarını sağlarına veya sollarına, veya kabir üzerlerine üflemişlerdi?

Zaten, Hz. Ömer (ra) gibi bir aydın deha zamanında bu tür şeyler icra edilmiş olsaydı, yapanları kırbaçlatır, daha olmadı bizzat kendisi sokak ortasında dövmüş olurdu.

Bilindiği üzere, Ebu Hüreyre; Hz. Ömer zamanında hadis anlatma, hadis duyurma işinden çekiniyor, halifenin korkusundan tir tir titriyordu. Hz. Ömer, bir suikaste kurban gittiği an, " İşte şimdi hadis anlatmanın zamanıdır ( uydurmanın)" diyerek keyfinden havalara uçmuştur.

Netice olarak;

Her ehl-i Kur'an, her aydın Müslüman kardeşimizden istirhamım; bu tür sayılı dualara itibar etmemeleri, uyanık olmaları, bu ve benzeri hallerden geçinenleri rezil ve rüsvay etmeleridir.

Çünkü, sahabenin hayatında, ne " bin bir hatim", ne anlaşılmadan okunan ramazan hatimleri, ne 4444 dua okumak, ne 21 Yasin, nede 40 Yasin okuma aldatmaları bulunmamakta idi.

Günün Müslümanları, bir ayet okumalı, sonra da onun ne anlam ifade ettiğini anlayarak, hayatında tatbik etmelidir. Sahabe de bunu yapıyordu. Hatimler devirmek için, hatim sayılarını çoğaltmak istemiyorlardı.

Bilhassa, ölü evlerinde oturup doya doya yemek yemek, abesle iştiğal ve hoş olmayan bir durumdur. Ölmüşün hali vakti nasıldır, durumu müsait midir, bunu düşünen, bunu idrak eden hiç kimse bulunmamaktadır.

Hele, ölünün arkada bırakmış olduğu öksüz, yetim, fakir insanlar var ise, ölü sofrasından yemek yiyenin vay haline demekten başka söz bulamıyorum.. Selam ve dua ile..

Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın