Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

Bütün Zamanların En Büyük Devrimcisi

BATILI DİLİYLE: HZ. MUHAMMED; BÜTÜN ZAMANLARIN EN BÜYÜK DEVRİMCİSİDİR!..

" İşte bu yüzden ( Ey Peygamber), Biz seni bütün insanlığa, sadece bir rahmet olarak gönderdik." ( Enbiya sûresi, âyet 107 )

Vahyin şifa eczanesini insanlığın ezeli hastalıklarına derman ve şifa olsun diye insanlığa ulaştıran bir rahmettir. Ya Rab ! Şimdi ve buradan sesleniyoruz , biz şahidiz ki o alemlere rahmet oldu! Seni de buna şahit tutarız! Sen de bizim adımızı şahitler arasında yaz!

Batılılar, doğru söylemiş ve ifade etmişlerdir. " Hz. Muhammed (sav) bütün zaman dilimlerinin, bütün çağların en büyük devrimcisidir" sözü biraz da noksan kalmakta, daha ileri, daha ötelere gitmeleri, ulaşmaları gerekir idi.

Resulullah (sav); öylesi büyük mes'eleleri, halletmiştir ki, ona rahmet, salatü selam göndermemek mümkün müdür?

Kabe'nin içerisinde bulunan 360 tane irili-ufaklı putları yüz üstü yere düşürmesi, bir daha kalkamayacak şekilde onların ayaklar altında olmasını sağlamış, beşeri; kula kulluktan kurtarıp, bir olan Allah'ın kulu yapmıştır.

Düşünmeliyiz ki, 23 yıllık gibi kısa bir zaman diliminde neler yapılmamıştır ki? Diri diri öldürülen çocukların caniyane katli son bulmuş, çırıl çıplak Kâbe etrafında tavaf eden kadın, peygamberle özgürlüğüne kavuşarak, kişilik, insanlık, annelik hüviyetine sahip olmuştur. Şu alıntımızı dikkatle tetkikini istirham ediyorum:

" Bizzat Batılı oryantalistlerin itirafıyla, O, " bütün zamanların en büyük devrimcisidir." Zihinlerde, ruhlarda ve bizzat toplumda gerçekleştirdiği büyük devrime tarih şahitlik etmektedir.

O, makamı ' mahmud' ( övülmüş)s olan bir peygamberdir ve bu yüzden, örnekliği incelenmeli ve takip edilmelidir. Hz. Muhammed ne yapmıştır? Varaka bin Nevfel, " eğer sana gelen, Musa'ya gelen namus/melek ise, o zaman kavmin seni yaşadığın şehirden çıkarmak isteyecektir." dediğinde:

" ben bu işlerin adamı değilim; ben işinde gücünde, kimseye zararı dokunmayan, iyi/munis bir adamım" diyerek köşesine mi çekilmiştir, yoksa " örtüsünü üzerinden atarak, kalkıp toplumunu inzar mı etmiştir?"

Şeytan'ı sağdan yaklaştığı anlarda, " ben peygamberim; fazla çalışmama gerek yok; nasıl olsa Rabbimin orduları benim adıma savaşır" deyip mücadelede gevşeklik mi göstermiştir, yoksa diğer ' azamet sahibi' peygamberler gibi , malıyla ve canıyla Allah yolunda cihad mı etmiştir?

Eşi kendisine: " Allah senin gelmiş geçmiş bütün günahlarını affetti; neden gece boyunca ibadet ediyorsun?" dediğinde, " evet öyleyim, aslında bu kadar ibadet etmesem de olur" mu demiştir, yoksa " şükreden bir kul olmayayım mı?" demiştir.

Bu sorulara verilmiş malum cevapları burada sıralamak uzun sürer, ama şunu biliyoruz ki, Hz. Muhammed, asla, mücadele sürecinde, ' kolaycılığa' kaçmamış, mazeret ileri sürmemiş, yani şartların baskısına boyun eğmemiştir!

Yapması gereken neyse , onu yapmaya çalışmıştır. Bazen zorlu anlar yaşamış, ama asla yılmamış, ümitsizliğe düşmemiştir. Hak yolunda mücadele edenlere Rabbinin yardımının bir ' borç' olduğu bilinci ve ümidiyle, hep doğru olanı yapmaya çalışmış ve sonunda da Hakk'ın ( 'yakın' olan) yardımı gelmiştir!

Olmaz denilen olmuş; Medine kurulmuş, Mekke fethedilmiş; ardından da Doğu'nun ve Batı'nın rabbi, Müslümanları doğunun ve batının hükümdarları yapmıştır!" ( Nida Dergisi, sayı 194, sayfa 10-11, M. K. Atalar)

İşte, yukarı satırlarda anlatıldığı gibi veya daha fazlası bir insandı Hz. Muhammed (sav(!.. Ancak, büyüteyim derken, onu "melekleştireyim" derken, onun kul yapısına zarar verenler utanmalıdır.

Batılı garazkârlar veya bir kısım gerçeği görmüş aydınlar bu hakikati bildiği halde, maalesef, bizim içimizdeki garipler, perişanlar, ne yaptıklarını bilmeyen sefiller onu anlayamamışlar, onun bizlere sunmuş olduğu sünneti, en büyük mucizesi Kur'an'ı hakim kılmayıp. hurafi, efsane işlerle meşgul olmuşlar ve olmaktadırlar!..

Sonuç olarak;

21 nci çağın tüm insanları onu anlamak, tanımak zorundadır. Tanımaz ise ne olur?.. Bu gün olduğu gibi, kan, kıtal, kavmiyetçilik, meşrepçilik, didişme, kavga, meşrepçilik bitmemecesine devam ederek gider.

İki milyarı bulmuş bir İslam kitlesi, ne yazık ki, hep birbirine düşman olmuşlar, Hz. Muhammed (sav)'i tanımak için gayret göstermiyorlar!..

Suriye takriben on parça olmuş, militan, kanlı katil Esatçılar ve sairleri!.. Irak'da öyledir, Afgan'da hakeza!.. Taliban illeti, Deaş zulmeti, insanlığın beynini zonklatmaktadır.

Kos koca İran milleti, Şia mezhebinin kurbanı olmuş, Humeyni fanisinin peşinde Hz. Muhammed'i ve Kur'an'ı unutmuşlar, ha bre sahabe-i kirama hakaret etmektedirler.

İran milleti; büyük şehid ve edip Ali Şeriati'yi tanımış olsaydı, diğer İslam ülkeleri ile birlik olacaklar, mezhepçiliğin kurbanı olmayacaklardı!.. Ama, olmadı, olmuyor ve olmayacak gibidir. Humeyni; Fransa'dan heyecanla geldiği zaman, bizler zannetmiştik ki, " hah İşte İran milleti kurtuldu!"

Ama, ne hazindir ki, bir iki yıl içerisinde, Humeyni tavrını ortaya koyarak, Hz. Ebu Bekir gibi, Hz. Ömer gibi büyük, unutulmayacak, tarihe ölümsüz iz bırakmış İslam büyüklerine hakaret ettiler ve halende camii minberlerinden etmektedirler.. Yazıklar olsun!..

Son söz olarak diyorum ki, Batılı okuyanlar Hz. Muhammed (sav)'i anladılar da, bizlerin içimizde dolaşan, yaşayan biçareler anlayamadılar.. Rabbim!.. Bilinç nasip eylesin!.. Selam ve dua ile..

Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın