BİLGİNİN SAHİBİ OLAN...
BİLGİNİN SAHİBİ OLAN, GÜCÜNDE SAHİBİ OLUR!..
" Her ümmetin O'nun yönlendirdiği bir kıblesi vardır. O halde, iyilikte birbirinizle yarışın! Her nerede olursanız olun Allah sizin tümünüzü bir araya toplayacaktır. Zira Allah her bir şeye kadirdir." ( Bakara sûresi, âyet 148)
Ümmete on sekiz ay gibi bir zaman diliminde kıble olmuş, Müslümanların oraya yönelmeleri neticesinde birinci kıblemiz olmuş bulunan " Mescid-i Aksa" toprakları, dün olduğu gibi, bu günde yine Siyonist, Masonik ve Evangelist zihniyetin tasallutu altındadır.
ABD. Başkanı Trump, yangından mal kaçırırcasına, dünkü ataları olan Thedor Herzl gibi davranmakta, gariban, biçare, silahsız Filistinlilere avuç dolusu paralar teklif ederek, o toprakları terketmelerini istemektedir.
Çünkü, yazı başlığımızdan da anlaşılacağı üzere, " Bilginin sahibi olan, iktidarında sahibi olur" fehvasınca hareket edilmekte, aynen Ulu Hakan II. A. Hamid'e yapılan maddî teklifler, Osmanlı'nın tüm borçlarının kapatılacağı teklifi, bu günkü, baldırı çıplak, ekmeksiz, aşsız silahsız, hamisiz, gariban Filistinliler'e de aynen teklif edilmektedir.
" Bir karış toprak dahi satmam"
Bu tarihi sözü, huzurdan kovmayı beceren ve başaran 33 yıllık muhteşem siyaseti ile göz dolduran II. Abdülhamid Han haykırmıştır. Haykırdı da ne oldu?
Dünya Siyonistleri, Masonları, Evangelistleri içte ve dışta destek temin ederek, yardımcı bularak, Ulu Hakan'ın tahttan hal edilmesini başarmış oldular. Zaten Osmanlı Padişahı hal edildikten, tahttan al aşağı edildikten sonra, meydan kendilerine kalmış oldu.
Filistin'linin yanında hangi İslam ülkesi bulunmaktadır?
Hiç biri!.. Ne Suudi ABD. ülkesi, ne Mısır, ne Tunus-Cezayir ve ne de sair sözde İslam ülkeleri? Ortada gözüken, ona buna her alanda söz yetiştirmeye, gerekse maddî planda yardım yapmaya çalışan bir Türkiye bulunmaktadır.
O Türkiye ki; 400 yıl, o toprakları hak, hukuk üzere idare etmiş; hiç bir ferdin bile burnu kanamadan adaleti, eşitliği sağlamıştır. Müslüman kesimlerde, Hristiyan insanlarda, Yahudilerde huzur içerisinde yaşamaya devam etmişlerdir. Çünkü,
Türkiye; bu gücü başta Resulullah (sav)'den tevarüs ederek, Hz. Ömer'den manevi güç, Selahaddin-i Eyyubi'den, Yavuz Selim ve II. A. Hamid'den ilham alarak bu günlere gelebilmişlerdir.
Aslında, mes'ele öyle değildir!..
Alemi İslam topraklarını boşaltmaktır. Libya halkını Batı'ya yönlendirmek, Suriye biçarelerini denizlerin soğuk sularında boğdurarak, yarı aç, yarı çıplak, kurtulabilenler Batı'ya, ölenleri de sahillerde kalmaya mahkum etmektir. Siz, zannediyor musunuz ki, ülkemizde yaşayan Suriye'liler, Türkiye'ye sadık, bağlı ve hürmetkârdır!,,
Sanırım, bu ifadelerimizin doğruluğunu, yanlışlığını Bulgar sınırı, Yunan Sınırları ispat etmiş olacaktır!.. Eminim ki, her Suriye'li, fırsat aramakta, Batı'ya kaçmış bulunan yakınlarının teşvik ve tavsiyesi ile kaçmak için aracı aramakta, borçlara girmekteler, palan pandıras adamlar bularak kaçma telaşındalar..
Sonuç yerine;
" Bilginin sahibi olan, gücünde sahibi olur" dedik. Hakikaten, İslam alemi bilgi mevzuunda dökülmekte, ne Kur'an'dan, nede Nebevi hallerden haberleri bulunmaktadır.
Dostu, düşmanı, hasmı, hasmane tutumları bilemeyecek kadar dünyevileşmişler, en sonunda ABD'nin sarı kafalı adamının teklifi ile karşıya karşıya gelmişlerdir. Para, maddiyat ve dünyalık...
Maddenin karşılığında verilecek olan da, doğup büyüdükleri, ata topraklarını satmak, Siyonist'e Evangelist'e teslim etmektir.
Bir kere unutmamalıyız ki, bu günkü İsrail ülkesi bu kadar topraklara nasıl sahip oldu, nasıl elde etmiştir bunu tefekkür etmeli, bunu algılamalıyız!.. Kuruluş tarihi 1948.. Ama, tarihi derinliklere uzandığımız zaman, hep bir özlemle yaşamış, " Arz-ı Mev'ud" hasretiyle yanıp tutuşmuştur.
İspanya'dan kaçmış bunu düşlemiş, Hitler mezaliminden firar etmiş bunu hayal etmişler, zaten, İsrail Devleti kurulduktan sonra da, özledikleri, arzu ettikleri ortamı bularak, bayram üstüne bayram yapmışlardır!.. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın