Allah'a İman Edip Ahiret İnanmayanlar
ALLAH'A İNANDIĞI HALDE, AHİRETE İNANMAYANLAR !..
" Onlar üzerlerindeki göğe dönüp bakmadılar mı? Onu nasıl inşa ettik ve ışıl ışıl bezedik; üstelik hiçbir eksik gedik bırakmadık!" ( Kâf sûresi, âyet 6 )
" Yeryüzünü ise ( engebeli arazi yapısıyla ) uzatıp genişlettik; zira oraya kalkmaz kımıldamaz dağlar yerleştirdik. Üstelik orada her tür çiftten güzel bitkiler yeşerttik ki." ( Kâf sûresi, âyet 7 )
" Gönüllü olarak O'na yönelen her kul için bir bilinç kaynağı ve bir uyarı vesilesi olsun." ( Kâf sûresi, âyet 8)
Ne acı ki, günümüz dünyasında nice Nihilist, Deist ve Ateist insancık bulunmaktadır ki, her şeyin bir neticesinin bulunduğunu, hayatın sonlu olduğunu bildiği için ölüm denilen acı akibeti inkar edememektedir.
İnkarcı zümrenin var oluşu, varlığı bütün çağlarda görülmüş ve görülmeye de devam edecektir. Halbu ki, ahireti inkar eden beyinsizler, her şeyden önce bir çevrelerine, bir etraflarına bakmış olsalardı, ahireti inkar etmeyecekler, ölümden sonra dirilmeyi derhal kabul edeceklerdi.
Ahiretin varlığı, ölümden sonra tekrar dirilerek, muhakeme olunma gerçeği, iki kere ikinin dört ettiği gerçeği gibi vardır ve doğrudur. Zaten böyle olmasaydı, hayatın, yaşamın ne değeri olabilirdi ki?
" İslam'ın inanç sisteminin sacayağını tevhid, nübüvvet ve ahiret oluşturur. Bunlar içinde ahirete imanın yeri çok özeldir. Zira Mekke kodamanları gbi, yeryüzünde Allah'a inandığı halde Allah'ı inkar edene rastlanmamıştır. Bunun sebebi ahirette Allah'tan daha gayb olmasıdır.
Varlık gayba nisbetle üç kısımdır:
1- Kendisi de eseri de gaib olmayan; Maddi alemin tamamı bu kısma girer.
2-Kendisi gaip olduğu halde eseri zahir olan; Allah'ın zâtı gaib eseri zahir olduğu için bu kısma girer.
3- Kendisi de eseri de gaib olan. Ahiret bu kısma girer. Ahiretin ne cevherine ne arazına, ne zâtına ne eserine ait bu dünyada bir şey gösterilemez. İşte bu nedenle Allah'a inanmaktan daha zordur ahirete inanmak. Kur'an'daki ahiretle ilgili pasajlar bu gerçeği ima eder. Zira Kur'an'ın ahirete imana çağırdığı Mekke müşriklerinin Allah'a inandığını söyler." ( Kur'an sûrelerinin kimliği, M. İslamoğlu, sayfa 357 )
" Bir yandan Bizim için benzerler düzüp koşarken, öte yandan kendisinin ( bir damlacık sudan) yaratılışını unutarak şöyle der: " Çürüyüp toza toprağa karışmış kemiklere kim hayat verecek?" ( Yâsîn sûresi, âyet 78 )
Küfrün ve putların babası, Ebu Cehil böyle inkar ediyor, İslam'ın ve onun emirlerinin önünü kesmek istiyordu. Kendisinin bir damlacık bel suyundan meydana geldiğini unutuyor, elinden geldiği kadar İslam'ın yayılmasının, fevc fevc Resulullah (sav)'in etrafında toplanan Müslümanları caydırmak istiyordu.
Lakin, Ebu Ceehil'in bu inkarcı eylemleri akamete uğramış, neticede kendisi de Bedir'de rezilce bir ölümle ölmüş ve cehenneme zümera olmuştur.
Hal böyle iken, 21 nci çağda da bu tür inkarcılarla, Ebu Cehil halini taklit edenlere rast gelmek mümkün, hem de sayıları alabildiğince çoktur. Kimi, Tv. kanalı ile, kimileri gazete, basın yoluyla, kimileri de bizatihi yaşayışı ile bu soytarılığı ibraz etmektedir.
" Bütün kullara bir rızık olarak verdik. Evet, Biz ölü bir beldeye o ( su) ile can verdik; işte ( insanın) yeniden dirilişi de böyle olacaktır." ( Kâf sûresi, âyet 11 ) Dolayısıyla,
" Vahiy çok basit bir gerçeği hatırlatıyor inkârcıya. Her yıl gördüğün kışın ardından gelen cennet gibi bahar yeniden dirilişin tabiattaki bir karşılığı değil midir? Bin yıldan beri hiç yeşermemiş bir çöl, uygun ortamı bulduğu anda nasıl da yemyeşil bir vaha oluveriyor?
Bütün bunları gözünle görüp dururken, yeniden dirilişi nasıl inkâr edebilirsin? Bunun Allah'a zor geleceğini mi düşünüyorsun, makul olmadığını mı? Eğer makul olmadığını söylüyorsan, bedenin tabi olduğu tekâmül yasası gibi, ruhun da bir tekâmül yasası olduğunu reddetmek için hangi makul gerekçeye sahipsin?
Beden mevt olunca ruhunda mevt olmak zorunda olduğuna dair akli bir delil var mı? Ruh Rabbine teveffi eder, vefa gösterir. Tıpkı sahibine alışkın kuşlar sahibi çağırınca nasıl uçup varırsa, Rabbi çağırınca da ruhlar onun çağrısına vefa gösterir." ( a.g.e.sayfa 357-358)
Sonuç yerine;
Her Müslüman kardeşimiz, kadın olsun, erkek olsun, Amentü'nün esasları içerisinde bulunan " öldükten sonra dirilme"yi sürekli tekrar ettiği bu mevzuyu an be an tekrar edecek, aklından, gönlünden ve kafasından bu düşünceyi kaldırıp atmayacaktır.
İnsan ilk defa oluşuma, yaratılışa bakmalı, Hz. Adem'iin yaratılışını düşünmeli ve Hz. Havva anneninde!.. Ve sonra ölümü ve huzuru ilahide de yeniden dirilişi unutmamalıdır.
Yeniden diriliş, ilk defa yaratan, yoktan var eden yüce Allah için hiç bir zaman zor değildir. Hayat, hiç bir zaman bitmeden, sona ermeden devam ederek gidecektir. Dünya hayatı ve akabinde ahiret hayatı..
Zaten, sadece dünyada ömür sürmek,. yaşamak mevzu bahis olsaydı, ahirette diriliş olmayasaydı, hayatın bir anlamı olmayacak, ileriye yönelik bir amel, bir gayret, bir eylem bulunmayacaktı.
Onun içindir ki, mümin; daha dünyada iken, tüm amellerini, eylemlerini ahirete yönelik yapmakta, orada mükafatını görmek için yerine getirmektedir
Yüce Allah, bizleri, böylesi inanan, iman eden kullarından eylesin!... Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın