Önemli olan aile kurmak değil, aile kalmak

Günümüzde giderek zayıflayan aile bağlarının güçlü tutulması, toplumun her alanda sağlıklı ilerlemeler kaydetmesi için hayati önem taşıyor.

İletişimi kopuk aile ortamında yetişen çocuklarda bazı kişisel bozukluklar gözlemlenebiliyor, yetişkin dönemlerine eriştiklerinde ise birçok psikolojik sorunlar ortaya çıkabiliyor. Peki, aile ilişkileri ve aile içi iletişim nasıl olmalı?

Konuya ilişkin konuşan uzman aile danışmanı Adem Gültekin, şu değerlendirmelerde bulundu:

"İslamın en önemli tavsiyelerinden bir tanesi ve Hz. Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) sünnetlerinin en önemlilerinden biri evliliktir, aile kurmaktır. Bu sayede insanların hem eşlerin birbirlerini hem de çocuklarını koruması ve çocukların sağlıklı bir şekilde topluma kazandırılması, yetiştirilmesi yani bu niyetle aile olmanın önemi dinimizde çok fazla. Akraba ilişkileri de Sıla-i Rahim olarak nitelendiriyor. Dinimiz akrabalara yardım etmeyi, özellikle akraba ilişkilerinde yardımlaşmayı, ziyareti, hal hatır sormayı hem ayetlerle hem de Efendimizin hadisleriyle tavsiye ediyor. Dolayısıyla dinimizde akraba ilişkileri ve aile olmanın önemi tartışmasız olmak üzere çok önemli. Biz bunu en iyi Peygamber Efendimizin yaşantısından görüyoruz. Mesela ailesiyle beraber sürekli istişare yaptığını görüyoruz. Eşlerine danışmadan her hangi bir kararı almadığını, onlarla mutlaka istişarede bulunduğunu, onlarla vakit geçirmeye önem verdiğini görüyoruz. Aile kurmak belki kolaydır, ama önemli olan aile olmak değil, aile kalmaktır. Birçok kişi aile olabiliyor ama aile kalamıyor. Bir şekilde problemlerle birbirlerinden kopuyorlar. Dolayısıyla aile kalabilmek için ailedeki üyelerin birbirlerine saygı duyması, birbirlerine güvenmesi, birbiriyle vakit geçirmeleri, ortak kararlar almaları ve paylaşımcı olmaları gerekiyor. Bu gerçekten çok önemli. Burada da en güzel örnek, Peygamber Efendimizin ailesiyle olan ilişkisine, çocuklarına olan yaklaşımı. Buna kesinlikle bakmak lazım. Efendimizin işlerde yardım ettiğini görüyoruz. İbadet için bile Hz. Aişe'den izin istediği örneği çok önemli. Yani ibadet için yatağından kalkarken eşinden izin isteyen bir Peygamber. Çok nezaketli, gerçekten naif bir Peygamber. Bunu da hepimizin örnek alması ve aile yaşantımızı bu şekilde kurgulamamız gerekir diye düşünüyorum."

“Aile, moral motivasyon kaynağıdır diyebiliriz”

Gültekin, ayrıca aile içerisinde mutlaka bir dayanışma ve yardımlaşma olması gerektiğinin altını çizerek açıklamalarına şöyle devam etti:

"Psikolojik açıdan da baktığımız zaman kişilerin bir defa iş yaşamı olsun, sosyal çevresi olsun, yaşamış olduğu problemleri bir şekilde ailede eğer bir sıkıntı yoksa, ailedeki bireyler arasında bir dayanışma varsa, aile bir şekilde psikolog rölünü üstleniyor. Çünkü dayanışma, yardımlaşma o omuzda aile üyelerinin elini hissedebilmek, varlığını hissedebilmek ister istemez psikolojik anlamda kişiyi deşarj ediyor, rahatlatıyor. Bu anlamda aile, moral motivasyon kaynağıdır diyebiliriz. Herhangi bir konuda arkada ailenin varlığını hissetmek, ciddi anlamda bir güçtür, motivasyon kaynağıdır. Mesela sınavlarda çok görüyoruz. Öğrenciler anne ve babalarını dışarıda gördüklerinde seviniyor ya da onların dualarıyla kendilerini daha güvende hissediyorlar. Ama özellikle aile yaşantıları olmayan kişiler ya da aile yaşantılarında problemleri olan kişilerin meslek seçiminden tutun, kişiler arasındaki ilişkilerine kadar hepsinde bu problemleri yansıttığını görüyoruz. Bu nedenle eğer aile arasında huzur varsa, birliktelik varsa, paylaşım varsa hem problemlerin paylaşılması noktasında hem de hayattaki hayallerini gerçekleştirme noktasında başarılı olması için aile ciddi bir güçtür. Hani hep deriz ya "Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır" diye. Burada ki kadından kastedilen bir annedir ki bu çok çok önemlidir ama aynı zamanda da bir eştir. Bunu iki şekilde de değerlendirebiliriz."

Diyanet Duyurular Sayfamız için TIKLAYINIZ

Diyanetliler Platformu  Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ

Dini Haberler Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ