Sınav kaygım var
Yeni Akit yazarlarından Kıvanç Tığlı Bulut bu haftaki köşesinde çocukların sınav kaygılarına yer verdi ve çözüm önerilerinde bulundu.
Değerli okuyucular, ülkemizde eğitimin birçok aşamasında seçme ve yerleştirme süreci yaşanmaktadır. Bu, ilköğretimin ilk yıllarından itibaren başlamakta ve öğrenciler tarafından oldukça stresli bir dönem olarak yaşanmaktadır. Öğrenciler ortaöğretimin üçüncü kademesinde TEOK (eski adıyla SBS) sınavına girerek iyi bir liseye girebilmek için adeta yarışmaktadırlar. Çoğu öğrenci yüksek düzeyde sınav kaygısı taşımaktadır.
Sınav kaygısı olan kişide fizyolojik olarak; uykusuzluk, çarpıntı, kâbus görme, terleme, titreme, mide bulantısı, baş ağrısı gibi belirtiler görülürken, davranışsal olarak; gerginlik, sinirlilik, öfke, karamsarlık, mutsuzluk, isteksizlik gibi belirtiler de ortaya çıkar.
Bilişsel olarak öğrencide;
• Bu sınavda başarılı olamayacağım.
• Bu sınav sonunda her şey berbat olacak.
• Bu sınavda başarısız olursam not durumumu asla düzeltemem.
• Sınav sırasında heyecandan bildiğim her şeyi unutabilirim.
• Kendimi yetersiz ve eksik görüyorum.
• Ailemin yüzüne nasıl bakarım? gibi birtakım olumsuz düşünceler gelişebilmektedir.
Bu tür olumsuz düşünceler gencin dikkatini toplamasını engelleyerek, sınav üzerine yoğunlaşmak yerine başka yönlere dikkat vermesini sağlar. Bu da sınav başarısını olumsuz yönde etkiler.
Çocuklarımızın sınav kaygısını aşırı derecede yaşayıp yaşamadığını nasıl anlarız, bu konuya değinmek isterim;
• Çocuğunuzun başarısında nedenini bilmediğiniz belirgin düşüş varsa,• Ders çalışmayı sürekli erteliyor ve sınava hazırlığı reddediyor ise,• Bu konuda soru sorulmasından rahatsız oluyor ise,
• Dikkati çok dağınık, ders çalışmaya odaklanamıyorsa, • Fiziksel şikâyetlerinde dikkat çeken bir artış gözlüyorsanız (mide bulantısı, terleme, uyku düzensizliği, iştahsızlık ya da mutsuz bir ruh hali vb. )• Çok çalıştığı zamanlarda bile sınav performansında belirgin bir performans yüksekliği görmüyorsanız,
• Çocuğunuz sınav kaygısı taşıyor olabilir. •
Sınav kaygısının nedenleri;
*Yaşam tarzı: Yani yetersiz dinlenme, kötü beslenme, yetersiz fiziksel egzersiz, uygun zaman planlamasının yapılamayışı, sorumluluklarına öncelik vermeme
*Ders çalışma tarzı ile ilgili durumlar: Yetersiz çalışma yani, tutarsız ve ilgisiz konulara çalışmak, dikkat dağıtan ortamda çalışmak, sınavdan önce çalışmak, konuyu hatırlayamamak, anlamadan okumak, tekrar gözden geçirmek için not tutmamak, tekrar etmemek .
*Psikolojik faktörler:
Meli malı lamak: Her şey bizim için anayasa maddelerine bağlanmıştır, yere zaman ve duruma göre değişmezler. “mükemmel olmalıyım”, “başarılı olmalıyım”, “en yüksek puanı ben almalıyım.”
Facialaştırmak: Emniyet içinde olmak, mutlaka garanti gibi algılanır. Bu eğilim içinde olan öğrenciler daha yoğun karamsarlık yaşarlar. “Sınavda kötü not alırsam mahvolurum.” Sınıfta görüşümü söylersem rezil olurum.”
Çevrenin ipoteğine girmek: Öğrenci çevre için yaşamaktadır en büyük ödül ve cezayı çevreden alır Öğrencinin kendi düşüncesi önemli değildir. “Annem ve babam ne der?” “Arkadaşlarım ne düşünür?”
Aylin, 8. sınıfta okuyan bir öğrenciydi, sınava girmesine aylar kalmasına rağmen bu sınava girmeyle ilgili yoğun endişeleri vardı. Kendinden iki yaş büyük, Anadolu lisesinde okuyan ablası vardı. Ablası çok iyi bir puanla bu liseye girmişti. Öğrencilik hayatı boyunca sınav konusunda ciddi bir sıkıntısı olup olmadığı gence sorulduğunda, dershane sınavlarından birinde aşırı heyecan nedeniyle burnunun kanadığını, sınavı tamamlayamadığını ve bu yüzden başarısız olduğunu bildirdi. Sınavlardan önceki gece rahat uyuyamıyor ve karnı ağrıyormuş. Seanslarda bu sınavlarla ilgili sahneler hedeflendi ve çalışmada yedinci sınıfta yaşadığı bir anısını hatırladı. Yedinci sınıfta başarılı bir öğrenci olmasına rağmen, matematikten düşük bir not almış ve dersin öğretmeni “Sen nasıl böyle düşük not alırsın, sana yakışmadı” diye çıkışmış ve babasını görüşmeye çağırmış. Babasını hayal kırıklığına uğrattığını ve babasının o andaki yüz ifadesini unutamadığını söylüyordu. Bu sahneyi hatırladığında, “Ben utanç kaynağıyım” şeklinde olumsuz bilişe sahipti. Bu bilgilerden sonra Aylin ile tüm bu travmatik anıları EMDR yöntemiyle çalışıldı.
Dördüncü EMDR seansında, “Herkes bazen düşük notlar alabilir, bu durum onun yetersiz olduğu anlamına gelmez” şeklinde olumlu bilişleri oluştu.
Bu çalışmanın ardından SBS’de başarılı olarak Anadolu lisesini kazanan ablası ile ilgili kendisini yetersiz hissettiren bir dizi anısı çalışıldı, bu konuda da sıkıntısı azaldı. Tedavinin bitmesinden 1 ay sonra yapılan izleme görüşmesinde, yine zaman zaman kaygıları olmasına rağmen, sınavlara artık daha rahat girdiğini ve SBS sınavında başarılı olduğunu ve iyi bir liseye girdiğini anlattı.
Değerli okuyucular, Anne-baba olarak bizler de bazen çocuğumuza yaklaşım tarzımız nedeniyle onların sınav kaygısını daha da çoğaltabiliyoruz;
Yoğun kaygı yaşayan çocukların anne-babalarında kaygılı ruh hali içinde olmaları gözlenen bir durumdur. Bu yüzden öncelikle ebeveynin kendisini rahat tutması gerekir ki; çocuğunuz da rahat davranmayı öğrensin.
Gerekirse bir psikoterapistten bu konuda destek almanız faydalıdır.
Anne-baba olarak mükemmelliyetçi, rekabetçi kişilikte olmak da kaygıyı artırır.
Sınav kaygısı yaşayan çocuklarımıza bazen sadece ilaç verilip geçer deniliyor. Oysa sınav kaygısı mutlaka psikoterapi ile düzelen bir sorundur. Özellikle aynı sorunu yaşayan çocuklar, gençlerin bir arada olduğu “Grup psikoterapileri”, “Psikodrama Grubu” gibi faaliyetler çocuğunuzun sınav kaygısını yenmesine yardımcı olur.
EMDR sınav kaygısında; kaygıyı azaltmada ve başarıyı artırmada etkili ve kolay uygulanabilir bir tedavi metodu olarak görünmektedir.
Çocuklarımızın sınavlarında rahat olması duasıyla Allah’a emanet olunuz.
DNŞ TEL:0212 503 79 95-0506 401 79 91
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın