Müjdeler sizi bekliyor

Camiler Allahü teâlânın evidir. Burada konuşulmaz, gülünmez, dilenilmez, nutuk atılmaz.
Sabah baktın yanık yanık ezanlar okunuyor. Doğruldun ve ezan-ı Muhammediyi dinledin huşuyla. Hatta sesi en gür gelen müezzin efendinin ezanına katıldın ve bitince "Allahümme rabbe hâzihidda'vetit tâmmeti vessalâtil kâimeti âti Muhammedenil vesîlete vel fadîlete veddereceterrefî'ate veb'ashü mekâmen mahmûdenillezî ve'adtehu inneke lâ tuhlifül mî'âd. Lâ havle velâ kuvvete illâ billahil'aliyyil'az(zı)îm" duasını okudun.
Sabahın o feyzli saatinde camiler gerçekten huzur verir. Kumrular kuytularda hu çeker, yapraklar hışır hışır, kuşlar cıvıl cıvıl zikreder. Lüleden damlayan sular mermere çarpınca çınlar, revaklar şıp şıp sesini katlayıp dağıtır avluya. Şairin "nabzında çarpar" dediği tekbirler bu mudur acaba?
Geçtin şadırvan başına, su serindir, içini ürpertecektir ihtimal. Olsun, abdesti kuş gibi almışsın, uzuvları yıkamışsın birbiri ardına. Ya Rabbi kirlerden arındım, günahlardan arınırım inşallah. Muti bir kul olmamı ihsan eyle bana.
Câmi'ye sağ ayağımız ile girecek ve "İlâhî bize rahmet kapısını aç" diyeceğiz, ayakkabılarımızı sola bırakacağız ayakkabılık mevcutsa. Müminlere selâm vereceğiz. Büyüklerimiz "Esselâmü aleynâ ve alâ ibâdillâ hissâlihîn" derlerdi mutlaka.
Bu eşikten kim bilir kimler geçti. Nice alim, fazıl, veli, hoca…
Üç kere de "Sübhânellahi velhamdülillâhi ve lâilâhe illallahü vallahü ekber velâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil az(zı)îm" diyerek oturacak, cemaat tamamlanıncaya kadar vaktimizi tesbîh ve tehlîl ile geçireceğiz.
İFTİTAH TEKBİRİ
Nemâza başlarken imâmın arkasında, ya da sağında solunda durmağa gayret edeceğiz ki bunun sevabı daha fazla. Böyle erken gelemeyenler hiç değilse iftitâh tekbîrini birlikte almaya çabalasınlar. Cebrâîl "aleyhisselâm" dedi ki: Yâ Muhammed! Hak teâlâ buyurdu, Habîbime müjde eyle, eğer denizler mürekkeb olsa, ağaçlar kalem olsa ve yer gök ehli kâtib olsalar ve kıyâmete kadar yazsalar, imâm ile alınan iftitâh tekbîrinin sevâbının onda birini yazamazlar. (güçleri yetmez)
Ne müjde ama.
Şâyet ön safta yer kalmadıysa yeni bir saf yapabilirsiniz. Yine mümkün mertebe imâmın arkasına yakın durmaya çalışmalı. Sakın saftan ayrılıp kendi başınıza durmayın.
Allah huzûrunda İmâm Efendinin okuduğu Kur'ân-ı kerimi hudû' ve huşû' ile dinle, imâm Fâtihayı bitirince, yavaşça 'Âmîn' de. Yanındaki duymasın ama.
Tamam kalıbın câmide, kalbin de camide olsun ama… Dünya gailelerini başka zaman çözersin, şimdi şu feyzli havayı solumaya bak. Bunun için bir sır vereyim mi sana? Kıyamda gözlerini secde yerinden ayırma! Rükûda ayağına bak, teşehhüdde kucağına...
İmâm rükû'a gidince, sen de "Allahü ekber" diyerek rükû'a git ama imâmdan evvel eğilme, imamdan önce doğrulma.
Resûlullah efendimiz "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki: Her kim farz nemâzı bitirir bitirmez yerinden kalkmadan bir kerre Âyetel kürsîyi okur ve otuz üç kerre Sübhânallah, otuz üç kerre Elhamdülillah, otuz üç kerre Allahü ekber derse, hepsi doksan dokuz olur. Bir kerre de Lâilâhe illallahü vahdehû lâ şerîke leh lehülmülkü ve lehül hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr dese, Hak teâlâ o kişinin günâhlarını afv eder.
Velev ki denizlerin köpükleri kadar çok da olsa.
Sonra, imâm ve cemâ'atla berâber kollarını göğüs hizâsına kaldırıp, avuçları tam açık olarak semâya çevirip düâ et. Bitince ellerini yüzüne sür, "Velhamdü lillâhi rabbil âlemîn" de ve salevât ile Fâtiha-i şerîfe oku.
Habîb-i kibriyâ bir hadîs-i şerîflerinde buyurdu ki: Hak teâlâ hazretlerinin zâtına mahsûs olarak üç bin ismi vardır. Bunların içinden terâzîde en ağır geleni "Sübhânallahi ve bi hamdihi sübhânallahil'azîmi ve bi-hamdihî"dir. Her kim, bunu nemâzdan ve tesbîhlerden sonra, on kerre okursa her harfine on sevâb verilir.
Camiden sol ayakla çıkacak ama sağ ayakkabımızı önce giyeceğiz. Efendimiz öyle yapardı zira. Haziredeki mevtaları da unutmayalım. Bir gün bize de okurlar inşallah!
İrfan Özfatura/Türkiye Gazetesi
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın