Kapora caiz midir?
Kapora caiz midir? Alışverişten vazgeçilmesi halinde kaporanın geri verilmesi gerekir mi?
Kapora; satım veya kiralama akdinde müşterinin, sözleşmeyi tamamlaması halinde toplam fiyattan düşülmesi; cayması durumunda ise mal sahibinde kalması şartıyla yapılan ön ödemedir. Müşterinin sözleşmeden cayması halinde kaporanın kendisine iade edilmesi şartıyla yapılan akdin cevazında bir ihtilaf yoktur (İbn Cüzey, el- Kavanin, s. 408).
Alıcının akitten cayması durumunda verdiği kaporanın yanması, yani satıcının mülkiyetine geçmesi şartıyla yapılan akdi fakihlerin çoğu caiz görmemişlerdir. Hanefiler böyle bir akdi fasit, Şafiiler ve Malikiler ise batıl saymışlardır. Çünkü onlara göre bu tür bir akit fasit bir şart ve belirsizlik içermekte ayrıca haksız kazanca sebep olmaktadır. Bu sebeple akdin sona ermesi halinde satıcı kaporayı müşteriye iade etmelidir (Senhuri, Mesadıru’l-hak, II, 93-94). Öte yandan bu görüşü savunan İslam alimleri Hz. Peygamberin (s.a.s.) kaporalı satışı yasakladığına dair bir rivayeti (Muvatta, “Büyu‘”, 1; Ebu Davud, Büyu, 69) zikrederler (Suğdi, en-Nütef, I, 472-473; Derdir, eş-Şerhu’l-kebir, III, 63; Zekeriyya el-Ensari, Esne’l-metalib, II, 31; Zuhayli, el-Fıkhu’l-islami,IV, 449).
Buna karşılık Abdullah b. Ömer, Zeyd b. Eslem, Mücahid ve Hasen-i Basri gibi sahabe ve tabiin alimleriyle Hanbelilerin çoğunluğu kaporalı alışverişi caiz görmüşlerdir. Bu görüş sahipleri kaporalı alışverişi yasaklayan rivayetin zayıf olduğunu ve akitlerde mubahlığın asıl olup imkan ölçüsünde şartlara riayetin gerektiğini, Hz. Ömer zamanında Mekke valisi Nafi’ b. Abdulharis, Safvan b. Ümeyye’nin Halife adına kaporalı bir işlem yapmış olduğunu (Buhari, Husumat, 8) delil getirmişlerdir. Bazı Hanbeliler, kaporalı akitlerin kesinleşeceği belli sürenin belirlenmesini şart koşmuşlardır; bu süre içinde müşterinin cayması halinde, kapora satıcının mülkiyetine girer, demişlerdir (Mustafa Suyuti, Metalib, III, 78).
İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesindeki Fıkıh Akademisi (Mecmau’l- Fıkhi’l-İslami) bedellerden birinin veya ikisinin birden peşin olarak tesliminin gerektiği selem ve sarf gibi işlemler dışındaki kaporalı işlemler konusunda aynı görüşü benimsemiştir ( Mecelletü Mecma‘i’l-Fıķhi’l-İslami, VIII/1 [1994], s. 793; Zuhayli, el-Fıkhu’l-islami, IV, 449).
Müslümanların nasslara muhalif olmayan örf ve uygulamaları genel olarak caiz görülmüştür. Günümüzde kaporalı alışverişler özellikle bazı sektörlerde ticari hayatın gereği ve esnafın örfü haline gelmiştir.
Hz. Peygamber (s.a.s.) helali haram, haramı da helal kılmadığı müddetçe müslümanların şartlarına bağlı kalmalarını öğütlemiştir (Tirmizi, Ahkam, 17). Hanefi mezhebi de nasslara muhalif olmamak kaydıyla toplumun örf ve uygulamalarında geçerliliği olan şartlara bağlanarak yapılan satım akitlerini geçerli saymıştır (Mecelle, md. 188). Akdin belirlenen sürede kesinleşmemesi halinde kaporanın satıcıda kalabileceği yönündeki görüşün bu ilkelere aykırı olmadığı görünmekte, aksine kaporanın müşteriye iadesini şart koşmak kapora uygulamasını anlamsız hale getirmektedir. Bu sebeple; akdin kesinleştirileceği sürenin baştan tespit edilmesi, tarafların her ikisinin de kapora uygulamasına rıza göstermesi ve işlemin selem ve sarf gibi bedellerden en az birinin peşin olması gereken bir akit olmaması şartlarıyla yapılacak kaporalı alışveriş akdi caiz olur.
Fetva:Din İşleri Yüksek Kurulu
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın