Diyanet-Sen Ailesi Ankara’da Buluştu
Diyanet-Sen Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Toplantısı Ankara Büyük Anadolu Termal Otel’de büyük bir katılma başladı.
700’den fazla Diyanet-Sen sevdalısının buluştuğu toplantıya Memur-Sen Konfederasyonu Başkanı Ali Yalçın, Gene Başkan Mehmet Bayraktutar ve yönetim kurulu üyeleri, Diyanet-Sen Şube Başkanları ve yöneticileri, İl Temsilcileri ve yönetimleri, Genel Merkez Kadınlar Komisyonu Başkanı Gülnur Arısoy ve Yardımcıları, Denetim ve Disiplin kurulu üyeleri ile ilçe temsilcileri katıldı.
Toplantıda, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunulurken, önümüzdeki dönem yol haritası da belirlendi.
Toplantının açılışında konuşan Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar1998 yılında erdemliler hareketiyle filizlenen Diyanet-Sen’in, bugün Anadolu’yu kuşatan ulu bir çınar haline geldiğini ve etki alanınınKars’tan, Edirne’ye, Sinop’dan, Hatay’a uzanan geniş bir coğrafyaya ulaştığını söyledi.
Yeni bir medeniyet yolculuğuna çıkabilmek için ayağımızı sağlam bir zemine basmamız gerektiğine dikkat çeken Bayraktutar “200 yıldır, dışarıdan ve içeriden dört bir taraftan Türkiye'ye saldırılıyor. Mevzi Türkiye’dir. Mevzi Medeniyet coğrafyamızdır. O yüzden zaman mevziyi koruma zamanıdır” dedi.
Tarihi bir dönemeçteyiz
İçeri de ve dışarıda tarihi bir dönemeçte olduğumuzu belirten Bayratutur, “İçeride kutuplaşma ve gerginlik, dışarıda ise kan ve gözyaşı hâkimdir. Böyle bir ortamda, kadim medeniyetimizin lokomotif gücü olan Diyanet-Sen’e her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğu açıktır. Bu istişare ve değerlendirmelerde sadece sendikamızın söylemlerini, stratejilerini, projelerini, çözüm önerilerini değil, inşallah Diyanet-Sen’in ve Türkiye’nin bundan sonraki yol haritasını çizeceğiz.” Şeklinde konuştu
Diyanet-Sen Akademisi Çalışıyor
5. Olağan Genel Kurul’un ardından Diyanet-Sen Akademisi olarak temel problemleri konu alan komisyonlar kurduklarını söyleyen Bayraktutar
Çalışma hayatından, sosyal güvenliğe, işsizlikten, yoksulluğa, yargıdan, insan haklarına, demokratikleşmeden, Anayasa’ya, Dış politikadan, ekonomiye, Aileden gençliğe kadar, uzmanlardan, akademisyenlerden, alanında tecrübeli siyaset ve devlet adamlarından oluşan komisyonların hazırlayacağı raporlarla sadece sorunları tespit etmekle kalmayacağını çözüm önerileriyle Türkiye’nin önünün aydınlatılacağını ifade etti.
Sözümüzü Tuttuk Rotasyon ve İlitam Önceliğimiz Oldu
Genel Kuruldan sonra öncelikli konularının rotasyon ve İlitam olduğunu belirten Bayraktutar, “Yaptığımız görüşmeler sonrasında genel kurulumuzda da size ifade ettiğim gibi seçimden hemen sonra din görevlilerinin istediği bir düzenleme çıkaracağız, aksi durumda eylem yoluyla bu kararı red edeceğiz demiştik.RATOSYONLA ilgili olarak görüşlerimizi hem Diyanet’e hem de Sayın Başbakana anlattık. Yaptığımız görüşmeler sonucunda başbakanımız ratosyonun kaldırılmasını söyledi. Bunun üzerine Diyanet İşleri Başkanlığı rotasyonu 2015 için onların değimiyle dondurdu .İkinci önceliğimizİlitamdı
Diyanet-Sen Akademisi’nin Bilim Kurulu’nda bulunan uzmanlardan, kademisyenlerden, alanında tecrübeli hocalardan oluşturulan komisyon, mükemmel bir çalışma sonucunda ilitam raporu oluşturdu ve hazırlanan bu rapor Diyanet İşleri Başkanlığı’na ve paydaşlarına sunuldu. Her iki önceliğimizin de takipçisi olacağız.” İfadelerine yer verdi.
Akademik Sendikacılığın Öncüsüyüz
Bayraktutar Diyanet-Sen’in Akademik sendikacılığın öncülüğünü yaptığını ifade ederek şöyle konuştu: Geniş bir akademik kadroyla dokuz yıldır çıkardığımız “DİN VE TOPLUM” Dergisi İSAM (Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi) tarafından takip edilmesi gereken dergiler arasına alınmış, yeni sayısı DİN EĞİTİMİ özel sayısı olarak çıkacaktır.
Ayrıca üç yıldır çıkarttığımız “VAKIF VE TOPLUM” Dergisi ilmi, bilimsel, akademik ve sosyal hayata katkı olarak devam etmektedir
Bu değerli sürekli dergilerimizin yanına “KADIN VE TOPLUM” dergisini de inşallah 2016 yılında katacağız.
Büyük beğeni ve ilgi gösterilen , konusun da Türkiye ve dünyada tek olan 1.ULUSAL DİN VE TOPLUM FOTOĞRAF YARIŞMASINI uluslararası yaparak 2. ULUSLAR ARASI DİN VE TOPLUM FOTOĞRAF YARIŞMASI olarak düzenleyeceğiz.
Diyanet-Sen Akademisi’nin Bilim Kurulu’nda bulunan uzmanlardan, akademisyenlerden, alanında tecrübeli hocalardan oluşturulan kadrolarla Konferanslar,panel ve sempozyumlar düzenlenerek akademik sendikacılığın öncülüğü yapılacaktır.
213 Kazanıma İmza Attık
Bu yıl gerçekleştirdiğimiz 3. Dönem Toplu Sözleşmelerde de gerek hizmet kolu gerekse genel kamu görevlileri adına toplam 213 kazanıma imza atıldığını hatırlatan Bayraktutar kazanımları şöyle sıraladı:
Geçen yıl ve bu yıl dini bayramlarda mesai ücreti alan din görevlilerimiz 2016-2017 yıllarında hem dini hem de ulusal ve resmi bayramlarda fiili olarak çalıştıkları günler için mesai ücreti alacak. Bu sayede din görevlilerimiz 455, 00 TL civarında mesai ücreti almış olacaklar.
Musahhihlerimize yapılan 25 puanlık özel hizmet tazminatı zammı ile maaşlarında 207 TL zam sağlandı.
Eğitim Görevlisi arkadaşların din hizmeti tazminatına yapılan 15 puanlık ilave ise maaşlarına 125 TL olarak yansıdı.
İlave tazminatlar sayesinde Murakıplarımız 58 TL, vaizlerimiz 83 TL, şefler ise 58 TL kişi başı maaşlarına ekstra zam aldılar.
Bir çok haktan yoksun bırakılan sözleşmeli Kur’an Kursu Öğreticilerimiz artık öğretim yılına hazırlık ödeneğinden faydalana biliyor.
Yatılı Kur’an Kurslarında gece nöbet tutan görevlilerimiz 2 saat daha nöbet ücreti alacak
Yine 3. Dönem toplu sözleşmede imzalanan 2005’ten sonra göreve başlayanlara bir derece verilmesinin karara bağlanması ile birlikte kurumumuzda çalışan yaklaşık 68 bin personel bir derece yükseldi ve maaşlarında derecelerine göre artış sağlandı.
Eşiyle farklı yerlerde görev yapmak zorunda kalan kardeşlerimiz artık 3 yıl beklemek zorunda kalmayacak. Eşi özel sektörde sigortalı olarak çalışan görevlilerimiz de dahil 1 yıl çalışmanın ardından tayin isteme hakkı elde ettiler. Aile bütünlüğü açısından son derece önemli bu toplu sözleşme kazanımımız eşiyle farklı şehirlerde çalışmak zorunda kalan çalışanlarımızın adeta imdadına yetişti.
2. dönem toplu sözleşme kazanımımız olan Kur’an Kursu, yurt ve pansiyonların ibate, iaşe ile diğer ihtiyaçlarının genel bütçeden karşılanması uygulaması ise devam eden kazanımlarımız arasında.
3. dönem toplu sözleşmelerimizde uzun yıllar kamu görevi yapmış emektar, vefakar emeklilerimizi de unutmadık. Emeklilerimize 100 TL ilave artış ve yüzde 19 zam aldık. Emekli ikramiyelerine ise 3,760 TL artış sağladık.
Tüm kamu görevlilerini ilgilendiren Cuma izni ise Müslüman bir ülke de olması gereken gecikmiş bir uygulamanın hayata geçmesidir.
Diyanet-Sen’in yetkiyi almasıyla başlayan Din Görevlilerinin Altın çağı şükürler olsun her geçen gün yeni kazanımlarla devam ediyor…
Türkiye Öncü Ülkedir
1 Kasım’dan önce birilerinin bu belirsizliği fetret dönemi olarak görüp Türkiye’yi eski haline döndürmek için bütün kirli yöntemleri denediğini belirten Bayraktutar şöyle devam etti: Gezi isyanıyla başlatılan darbeler dönemi, çokuluslu müdahale dönemi, onların son kurşunlarıyla ve son umutlarıyla birlikte tarihe gömüldü.
On üç yıldır sağlam adımlarla devam eden büyük yürüyüş, büyük dönüşüm, Üçüncü Altın Çağ'a yöneldi. Daha büyük düşünme, daha cesur hareket etme, o büyük yürüyüşü daha da hızlandırma dönemi başladı.
Yüz yıl önce de en büyük hesaplaşma bizimle yapılmıştı.
Yine öyle oluyor.
Çünkü Türkiye bu coğrafyayı çekip çevirecek, toparlayacak, öncülük edecek ülkedir.
Bu yüzden son kaledir.
Yüz yıl önce Kafkaslar’dan ve Balkanlar'dan akın akın Anadolu'ya gelenler için nasıl son kale ise bugün de bütün coğrafyadan gelenler için, umudunu buraya bağlayanlar için de son sığınaktır.
Osmanlı sonrasında Müslüman coğrafyanın neredeyse tamamı, Müslüman olmayanlar tarafından şekillendirildi ve Müslümanlar, ya halkı Müslüman ama yönetim şekli ve yöneticileri Müslüman olmayan devletlerde, ya da azınlık olarak halkı ve yöneticileri Hristiyan olan ülkelerde yaşamak zorunda bırakıldılar.
Yeni bir tarih başlıyor. Tarih değiştirecek bu iradeye sahip çıkmak boynumuzun borcudur…
Bin yıllık İslâm tarihini, Selçuklu ve Osmanlı tecrübeleriyle biz şekillendirdiğimiz için iki asırdır iliklerimize kadar yaşadığımız, her şeyimizi tarumar eden ikinci büyük medeniyet buhranını her bakımdan en yoğun yaşayan ülke biziz.
O yüzden 100 yıl içinde her şeyini kaybeden tek toplum biziz.
O yüzden Osmanlı gitti, dünyanın ruhu çekildi.
Osmanlı durduruldu, dünya tarihi durdu. Asya kendi tarihini yapmıyor. Afrika kendi tarihini yapmıyor. Latin Amerika kendi tarihini yapmıyor. Asya da, Afrika da, Latin Amerika’ da Batılıların yaptığı tarihte figüran rolü oynuyor.
ÇOK İYİ HAZIRLANMAK ZORUNDAYIZ
Osmanlı durduruldu, dünyanın dengesi bozuldu.
Osmanlı durduruldu, Balkanların kalbi durdu. Kafkasların kalbi durdu.
Biz 100 yıl önce herşeyimizi yitirdik.
100 yıl sonra yeniden umut hâline geldik. Bilkuvve umut ama yalnızca…
İşte Türkiye'ye düşen yükümlülük, bu bilkuvve umudu, önümüzdeki süreçte, siyasetten iktisada, kültürden sanata kadar her alanda bilfiil umuda dönüştürmek.
Bunun için önce, zihnî prangalarımızı kırmak, ardından da insanlığın önünü açacak yeni bir medeniyet yolculuğuna çıkmak gerekiyor.
Bunun içinse, her alanda çok iyi hazırlanmak şart.
Yeni bir medeniyet yolculuğuna çıkabilmek için ayağımızı sağlam bir zemine basabiliyor olmamız kaçınılmaz.
200 yıldır, dışarıdan ve içeriden dört bir taraftan Türkiye'ye saldırılıyor.
MEVZİ, TÜRKİYE'DİR; MEVZİ, MEDENİYET COĞRAFYAMIZDIR
0 yüzden zaman, mevzi'yi koruma zamanı.
Mevzi, Türkiye'dir.
Türkiye, Türkiye'den ibaret değildir. Türkiye, bir çınardır. Türkiye'nin Balkanlar’dan Kafkaslar’a, Yemen'den Kırım'a kadar uzanan dalları vardır.
0 yüzden Balkanlar bize bakıyor.
0 yüzden Kafkaslar bize bakıyor.
0 yüzden Osmanlı coğrafyasındaki halklar bize bakıyor.
0 yüzden Afrika'nın en ücra köşelerindeki mazlum halklar bize bakıyor ve bize dua ediyor.
Mevzi, ümmet coğrafyasıdır.
Mevzi, Balkanlar’dan Kafkaslar’a, Fas'tan Malezya'ya, Yemen'den Kırım'a, Mali'den Pakistan'a yayılan medeniyet coğrafyasıdır.
Mevzi, bütün mazlum halkların haklarının korunmasıdır.
Mevzi, dünyadaki kanın ve gözyaşının, sömürünün ve işgallerin, haksızlıkların ve zorbalıkların sona erdirilmesidir.
Mevzi, AKİF İNAN'ın fikir ve oluş çilesi çekerek toprağa ektiği, AHMET YILDIZ 'ın uykuyu kendisine haram ederek temellerini attığı, herkese ruh üfleyecek, herkese neyse o olarak yaşama ve insanlığa katkıda bulunma imkânı tanıyacak hakikat medeniyeti yolculuğuna çıkılma mücadelesidir.
Unutmayalım: Tarih, tarihten ders almasını bilmeyenlere, her zaman ağır bir ders verir, çıkmaz sokağın eşiğine sürükler!
O yüzden, mü'min basiretimizi ve ferasetimizi kuşanalım, Türkiye'yi, 90'lı yılların karanlığına sürüklemeyelim, son kaleyi düşürmeyelim, mazlumların umudunu söndürmeyelim ve kurda kuşa, leş kargalarına yem etmeyelim.
Mevzi'yi koruyalım. Ve şunu aslâ unutmayalım: Mevzilerini yitirenler, dengelerini de yitirirler.
Öyleyse, zaman, mevziyi koruma, tahkim etme; ülkeyi kurda kuşa, pusuda bekleyen leş kargalarına yem etmeme zamanı. Vesselâm.
Yeni Anayasa Elzemdir
Anayasa konusuna da değinen Bayraktutar; “Seçimden sonraya bırakılan yeni anayasa elzemdir.Darbe anayasalarını bırakarak sivil ve özgürlükçü bir anayasa yapmak zorunluluğu ortadadır.Cumhuriyet döneminde 12 Eylül, 28 Şubat demokrasimize yapılan müdahale anlamında ne kadar önemli ise,1924 Anayasası, 61 Anayasası ve ondan sonraki süreçte de 82 Anayasası’nın bir insan modeli oluşturma projeleri olduğunun idrakine varmak da o kadar önemlidir.
Sorun Cumhuriyet’te değil. Sorun bu anayasaları yapan insanların sınırlı, statik, evrensel insan haklarını dışlayan bir insan modelinin oluşturulması ile ilgilidir.
61 ve 82 anayasalarının zaten evrensel insan hakları ile hiçbir alakası yoktur. Tamamıyla tek bir insan tipi oluşturmaya yönelik bir projenin ürünleridir, çalışmalarıdır.
Evrensel ilkelere dayalı bir anayasa yapılmalıdır. Çünkü Cumhuriyet döneminde hiç anayasa yapılmamıştır. Onun için anayasa ilk defa yapılacak diye düşünülmelidir.
O bakımdan bu anayasayı yapacak olan aktörlerin muhakkak evrensel insan haklarına dayalı bir metin oluşturmaları, vesayetsiz ve tam demokratik Türkiye için yeni anayasa kaçınılmaz olmalıdır.” Şeklinde konuştu.
Bizleri Sıcak Günler Bekliyor
Suriye’deki savaşın gittikçe dahada karmaşık, daha kanlı bir durum almaya başladığını belirten Bayraktutarönümüzde her bakımdan sıcak günler olacağını söyledi.
Diyanet-Sensiz Olmaz
“Diyanet-Sen’nin yer almadığı bir oluşum Diyanet çalışanlarının hiçbir problemini çözemez. Hiçbir derdine deva olamaz” dediklerini hatırlatan Bayraktutur, “Ondan al üç üye, öbürüne ekle beş üye. Hiçbir şey değişmez. Nitekim değişmemiştir.Diyanet-Sen bir yana, diğerleri bir yana.” Dedi.
Diyanet-Sen Tertemiz Bir Kadronun Adıdır
Diyanet-Sen’in farklı bir misyon ve vizyona sahip olduğunu belirten Bayratutar “Diyanet-SenSendikacılığı mal ve ikbal için değil,an ve şöhret için değil, makam ve mevki için değil,endikacılığı Allah rızası için yapan bir kadronun adıdır. Ve Diyanet-Sen tertemiz bir geleceğin adıdır. Diyanet-Sen;
Diyanet çalışanlarının, Akademik sendikacılığın aydınlık bir geleceğin adı.
Diyanet-Sen;Mazlum İslam ülkelerine öncülük eden şahsiyetli bir geleceğin adı.
Diyanet-Sen;Kutuplaşan değil, ümmetle kucaklaşan, barış ve kardeşlik yurdu bir geleceğin adı.Diyanet-Sen;Emeğin sömürülmediği, hakça paylaşımın esas alındığı adil bir geleceğin adı.Diyanet-Sen;Üyelerinin ve dava dostlarının mutlu ve müreffeh geleceğinin adı.Diyanet-Sen;Diyanet çalışanlarının sorunlarla değil neşe içinde resimlendiği bir geleceğin adı.Böyle bir geleceği ihtirası olanlar değil, ancak ve ancak ideali olanlar kurabilir.İşte bu idealin adresi Diyanet-Sen’dir. Bu yüzden kınayanların kınamasına aldırmadan haykırıyoruz:
Bütün gücümüzle hakkı haykırmaya devam edeceğiz. Kapı kapı dolaşacağız. Tutmadık el, dokunmadık yürek bırakmayacağız.İnşallah sizlerin gayret ve çabalarıyla Yüz Bin üyeye ulaşarak, Yaşanabilir bir Türkiye’nin,
Yeniden Büyük Türkiye’nin ve Yeni Bir Dünyanın ilk işaret fişeğini atacağız.
Amacımız;Ülkemizi saran yangını söndürmek, akan şehit kanlarını durdurmak,Anaların gözyaşlarını dindirmektir.Bizim idealimiz;Yaşanabilir Bir Türkiye,
Yeniden Büyük Türkiye veYeni Bir Dünya kurmaktır.Allah yar ve yardımcımız olsun.Zafer inananlarındır.Cenab-ı Allah bu hedefleri gerçekleştirmeyi bizlere nasip etsin. Unutmayınız; Her şeyin bir bedeli vardır. Başarı bedel ister. Zafer bedel ister. Zaferin bedeli, koşuşturmadır, yorulmadır, alın teridir. Cenabı Allah hepimize bu zorlu ve kutlu yolda takatimizin sonuna kadar çalışmayı, son damlasına kadar alın teri akıtmayı nasip etsin.” İfadelerine yer verdi.
GENEL BAŞKAN MEHMET BAYRAKTUTAR'IN KONUŞMASININ TAM METNİ İÇİN TIKLAYINIZ
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın