15 Temmuz gecesinden ilham aldık

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
0
DİYANET HABER- Türk ve İslam coğrafyasının umudu haline gelen Türkiye’nin ‘15 Temmuz Destanı’ bir kısa filme konu oldu. Sınırları aşan Türkiye sevgisine vurgu yapan filmin adına ‘Türkiye Türkiye’den Büyüktür’ denildi. Filmi yapımcısı Tamer Yiğit ve yönetmeni Fatih Sezgin ile projeye nasıl hayata geçirdiklerini konuştuk.

Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ

DiniHaberler.com.tr:

Türk ve İslam coğrafyasının umudu haline gelen Türkiye’nin ‘15 Temmuz Destanı’ bir kısa filme konu oldu. Sınırları aşan Türkiye sevgisine vurgu yapan filmin adına ‘Türkiye Türkiye’den Büyüktür’ denildi. Filmi yapımcısı Tamer Yiğit ve yönetmeni Fatih Sezgin ile projeye nasıl hayata geçirdiklerini konuştuk.

Bu proje nasıl ortaya çıktı?

Filmin yapımcısı Tamer Yiğit:

Aslında biz daha önceki Cumhurbaşkanlığı seçiminde ‘Asla Yalnız Yürümeyeceksin Uzun Adam’ diye bir film gerçekleştirmiştik. O dönemde sosyal medyadan ilgi görmüştü. Bu o dönemde Konya İl Başkanı Sayın Ahmet Zorgun’un bir projesiydi. Zorgun’un bize verdiği talimatla biz bu projeyi gerçekleştirmiştik. Onun hemen ardından siyasal dönemlerde bazı çalışmalar gerçekleştirdik ama böyle bir projeyi biz açıkçası sakladık. Bu film projesi birkaç yıldır elimizdeydi. Bunu biz yapmayı arzu ediyorduk. Yine şuan genel başkan yardımcısı olan Ahmet Zorgun’un ‘daha önceki filmden sonra kaleminizi kırın’ talimatından sonra bu filmin startını yaklaşık 15 gün önce vermiş olduk.
Yönetmen Fatih Sezgin: Filmi bir reklam filmi veya kamu spotu olarak düşünmedik. Kısa film mantığında yaptık. Filmin ortaya çıkması Doğu ülkelerine gidenler, Pakistan’a, Afganistan’a Suudi Arabistan’a gidenler bilirler. Bize Türklere hep iyi davrandılar. İş gereği yurtdışına çıktığımızda karşılaştığımız Müslümanlar bizlere hep değer gösterdiler. Atina’da bir Müslüman ile karşılaştığım zaman bana sarıldı. Bana kendi milletinden birisi gibi davrandı. Berlin’de bir Müslüman ile karşılaştığımda etnik kökenim Türk olsa bile bana Müslüman kardeşim diyerek sarılıyor ve bana bir şeyler ikram etmek istiyor. Tüm bunlardan ortaya çıkmış bir çalışma. Zamanlaması çok geçmişe dayanan ve bir türlü nasip olmayan bir işti.

“GAZETİNİZDEN İLHAM ALDIK”

“Türkiye Türkiye’den Büyüktür” ismine nasıl karar verdiniz? 

Diriliş Postası’nda yayımlanan “Türkiye Türkiye’den Büyüktür” manşeti bizi çok etkiledi. Bizde çektiğimiz kısa filmimizin adını ‘Türkiye Türkiye’den Büyüktür’ olarak karar verdik. Gazeteyi gördüğüm zaman Osmanlı’nın son yüzyılında yaşıyor gibi hissediyorum. Gazetenin manşetleri, yazı karakterleri bana geçmişimizi hatırlatıyor. ‘Diriliş’ sözcüğünü en çok Diriliş Postası’nda sevdim.

Filmin ekonomisini ve oyuncularını nasıl sağladınız?

Tamer Yiğit: Projenin tamamı Konya yapımıdır. Filmin teknik altyapısını kendimiz gerçekleştirdik ama gönül bağı anlamında arkadaşlarımız var. Biz bu film için ‘Türkiye Türkiye’den Büyüktür’ platformunu kurduk. Burada bu davaya hizmet ve gönül veren arkadaşlarımızla beraber bu projeyi gerçekleştirdik. 
Bu fikir asıl olarak şuradan çıktı; biz şunu biliyoruz. Bizim gönül havzamız çok geniş. Balkanlara gittiğimiz zaman –geçtiğimiz aylarda karayolu ile balkanlara gittim- aslında Balkanlar Türkiye’dir. Onlar da Türkiye’nin gücüne hasrettir. Orada ifade edilen cümleler bizim için çok önemlidir. Bizi derinden etkileyen cümleler bunlar; ‘Türkiye güçlü olduğu zaman biz de burada güçlü oluyoruz. Türkiye ne zaman güç kaybetse bizi burada resmen eziyorlar.’ Bu cümleleri duyuyoruz. Kutsal topraklara gittiğimiz zaman bunları yaşıyoruz. Türkiye’den geldiğimizi söylediğimiz zaman özellikle Arap toplumundan büyük bir ilgiyle karşılanıyoruz. 15 yıl önce Türk hacıları Kâbe ve Mekke etrafından uzaklaştıran Araplar şimdi Türkleri el üstünde tutuyorlar. Bütün bunlar ilk önce Allah’ın takdiri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mücadelesi ve Türkiye’nin gücünden kaynaklanıyor.
Şuan gelinen noktada muhafazakâr her kesimden inanılmaz olumlu tepkiler alıyoruz. Bizim buradaki hedefimiz milliyetçi muhafazakâr kesimdi. Bu film onların gönlünü alabilirse, bu yaşanmışlıkları yeniden onlarda hissettirebilirse ne mutlu bize.

Yönetmen Fatih Sezgin: ‘İki Doğu İki Batı Derneği’ Konya’da çok önemli. Bize derneğin katkısı ile üniversite öğrencileri geldi ve oyuncu olarak oynadılar. Yurtdışından Konya’ya gelen yabancı öğrencilere sanat bursu, sinema bursu veriyor. Derneğe giderek projemden bahsettim ve bizlere yardımcı oldular. Ben Konya’ya kendim Erbakan Hoca’nın sevgisini taşıyarak yerleştim. Ailem İstanbul’da yaşıyor ve aslen Gümüşhaneliyim. Konya’da kendime çevre edindim ve bizler muhafazakar insanlarız. Konya’da insanlar Türk tarihini, İslam tarihini okurlar ve dinlerini yaşarlar. Ben de böyle bir insanım. Şimdi ki dönemi biz Osmanlı’nın ayağa kalkış dönemi olarak görüyoruz. Biz bu tarihimizi nasıl sinemaya aktarırız diye düşündük. 15 yıldır bu işin içerisindeyim ve şuan da ‘Kervan’ adlı bir geniş kapsamlı belgesel çekiyorum. Projeyi daha seneler evvelden hazırlamıştım ve ümmet için bunu gerçekleştirmeye karar verdik. Hiçbir şekilde ne devlet desteği vardır nede parti desteği vardır. Bizler inananlar olarak kendi hislerimiz ve inançlarımız doğrultusunda bu projeyi gerçekleştirdik. Arkadaşlarım ve ben kendi şartlarımız içerisinde ‘Türkiye Türkiye’den Büyüktür’ kısa filmimizi çektik. Arkadaşlarımızın bazıları oteli masraflarını karşıladı bazı arkadaşlarımız diğer masrafları giderdiler ve bu şekilde oluşturulmuş bir platform. 12 yıldır sinema yönetmenliği yapıyorum ve ilk kez içime bu kadar sinen bir iş oldu diyebilirim ve bu yönden de çok mutluyum.

Filmde Filistin, Kazakistan sahneleri var. Bu ülkelere gittiniz mi?

Yönetmen Fatih Sezgin: Filmin tamamını Konya’da çektik. Suriye’den gelen muhacir kardeşlerimiz ve Konya’ya Orta Asya cumhuriyetlerinden gelen öğrenci kardeşlerimiz ile birlikte çektik. Konya’ya gelen Suriyeli muhacirlere özellikle neden Konya’da yaşamayı tercih ettiklerini sorduğumda, Konya’nın Şam’dan veya Halep’ten farkının olmadığını ve burası bize ülkemizi hatırlatıyor dediler. Konya’da memleketlerinde yaşadıkları gibi yaşama imkânı bulduklarını ifade ediyorlar. Bu filmde Konya’dan dışarı çıkmadan diğer ülkeleri gezmiş ve o ülkelerde filmi çekmişiz gibi başarı sağladık. Konya’da Türkmen köyleri mevcut. Köylerden çadırlar getirerek o havayı sağlamayı başardık.Ben İslam tarihi ve Anadolu’nun Türkleşme serüvenini okudum. İslam’ın Türklere geçtiği dönemleri okudum ve kalbi olarak çok inandım. Akli olarak ise inanamıyordum çünkü Alparslan 50 bin kişilik ordusuyla Bizans’ın 200 bin kişilik ordusunu yendi diyor. Bizim İslam tarihinde ve Çanakkale zaferimizde de bunları görmek mümkün. Bunlara bir tarafım inanıyordu bir tarafım inanmıyordu. 15 Temmuz akşamı bu düşüncelerim netleşti. İngiliz Komutan “Biz Türklerin maddi gücüyle değil manevi gücüyle çarpıştık” diyor. Ben şuna inanıyorum Sultan Alparslan’a 50 bin kişilik ordusuyla 200 bin kişilik orduyu yenerken kim yardım ettiyse, ‘15 Temmuz Gecesi’ de o yardım etti. ‘15 Temmuz gecesi bana ‘İnananlar üstündür’ sözünü kanıtladı. Biz bunu daha önce hep tarihimizde okuduk ve o gece ise yaşadık. Bu film Fatih Sultan Mehmet, Sultan Alparslan değil bu filmi zaten Erol Olçak 15 Temmuz’da çekti. Ömer Halis Demir o mermiyi sıkarak zaten bu filmi çekti. Filmi şehitlerimiz yaptı. ‘15 Temmuz Gecesi’ yaşanmasaydı ben bu filmi yapmazdım...

Kaynak: Diriliş Postası/Burak ÇoloK

 

HABERİN VİDEOSU İÇİN TIKLAYINIZ

Diyanetliler Platformu

Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ

Anahtar Kelimeler:

  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN
Fırat Kalkanı Harekatı bittiÖnceki Haber

Fırat Kalkanı Harekatı bitti

Tüm Türkiye\'de Regaip Kandili\'nde camiler doldu taştıSonraki Haber

Tüm Türkiye\'de Regaip Kandili\'nde cami...

Yorum Yazın

Başka haber bulunmuyor!