© Dini Haberler 2020

DUYARLI ÇOCUKLAR YETİŞTİRMEK

Günümüz dünyasında hemen hemen her yerde kin ve öfkenin hakim olduğu bir şiddet diline şahit oluyoruz.İnsanları, merhamet ve şefkat hissinden uzaklaştırıp, güzel duyguları yok sayan bu dil,  bizlerin birer takipçisi konumunda bulunan çocuklarımızı da maalesef olumsuz etkilemektedir. Her yerde kol gezerek yüreklerde karadelikler oluşturan bu sevgisizlik virüsüne karşı merhamet ve şefkatin tekrar diriltilmesine insanlık olarak ne çok ihtiyacımız var.

Günümüz dünyasında hemen hemen her yerde kin ve öfkenin hakim olduğu bir şiddet diline şahit oluyoruz.İnsanları, merhamet ve şefkat hissinden uzaklaştırıp, güzel duyguları yok sayan bu dil,  bizlerin birer takipçisi konumunda bulunan çocuklarımızı da maalesef olumsuz etkilemektedir. Her yerde kol gezerek yüreklerde karadelikler oluşturan bu sevgisizlik virüsüne karşı merhamet ve şefkatin tekrar diriltilmesine insanlık olarak ne çok ihtiyacımız var. Bu noktada, bir başkasının acı ve hüznüne karşı  duyarlı, içinde yaşadığı  gezegene karşı kendini sorumlu hisseden  bireyler yetiştirmenin önemiyle karşılaşıyoruz. Bu durum ancak sevgi dilinin hakim olduğu ev ortamlarını çocuklarımızın teneffüs etmesi ile mümkün görülüyor.Aynı zamanda mektep, mabet ve medyayı da içine alan kalplerden kalplere merhamet ve şefkat şebekesi kurulan bir gönül hareketinin varlığı da biz anne babaların işini kolaylaştıracaktır diyoruz.

Acaba bizler bu yürek terbiyesinde anne babalar olarak, çocuklarımızın karakterlerini güzel hasletlerle mayalayarak onların duyarlı birer insan olmaları için nasıl bir eğitim metodu izlemeliyiz?

İnsanlar ve diğer canlılar için dünyayı ‘emin’ bir yer kılmak amacıyla duyarlı insan yetiştirmeyi öncelemeliyiz. Bu duyarlılığı; merhamet, şefkat, sevgi ve empatiyi içinde barındıran şemsiye bir kavram olarak düşünebiliriz.Narsistik,şımarık ve bencil bir nesil yetiştirmek istemiyorsak duyarlılık eğitimine en küçük yaşlardan itibaren başlamalıyız.Zira çocukluk çağı empati yeteneği kazandırmanın, şefkati geliştirmenin ve merhameti doğru bir şekilde kullanmayı öğretmenin en doğru zamanıdır.

Burada duyarlılığın kaynağı olan empati kavramı karşımıza çıkıyor. Peki empati ne demektir? Genel olarak empatinin kaynaklardaki tanımına baktığımızda:Bir kişinin kendisini karşısındaki kişinin yerine koyarak olaylara onun bakış açısı ile bakması, o kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlaması, hissetmesi ve bu durumu ona iletmesi süreci olarak ifade edildiğini görüyoruz.Aslında empatiye, ‘insanın insanı duyması’ da diyebiliriz. Duyma, kulağın değil; kalbin hissetmesidir.Çocuğun empati kurma konusunda oluşturacağı beceri, onun ahlak gelişimini geliştireceği gibi diğer insanlarla olan sosyal iletişimini de kolaylaştıracaktır.Şefkat ve merhamet duyguları ancak empati becerisi sayesinde güçlenebilir.İnsanlarla empati kuramayan kişinin şefkati gerektiği gibi tezahür edemez.Çalışmalar evde duygusal ihtiyaçları giderilen çocukların güçlü bir empati duygusu geliştirme olasılığının daha fazla olduğunu göstermektedir. (Barnett ,1987)

YAZININ TAMAMINI YAZARIMIZIN KÖŞESİNDEN OKUYABBİLİSİNİZ....

 

Diyanet Duyurular Sayfamız için TIKLAYINIZ

 

Diyanetliler Platformu  Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ

Dini Haberler Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ

 

İlginizi Çekebilir

N’olur, duyun bu çığlıkları artık

A. Raif Öztürk gündeme dair Köşe yazısı...

Yılbaşına, yılsonuna değil, YOLUN SUNUNA odaklan

Köşe Yazarlarımızdan A. Raif Öztürk'ün gündeme dair yazısı. Yılbaşına, yılsonuna değil, YOLUN SUNUNA odaklan

Şeflerin Çilesi  

Yılların birikimi tartışılmaz tecrübeleri  ile kurumların olmazsa olmazı şeflerin bu haktan istifade edebilmeleri ve mahrumiyetlerinin giderilebilmesi  için yetkililer acilen onları da bu yasanın kapsamına dahil etmelidir. 

MEVLİDİ NEBİ

Kandiller; öze dönüşün, Yüce Yaratanımıza yürekten yakarış ve yönelişin, günahlarla kirlenmeye yüz tutmuş gönüllerimizi arındırmanın, geçici olanla kalıcı olanı fark etmenin, kalp gözümüzü açıp gönül dünyamızı temizlemenin fırsatı olan, nefsin yanıltıcı arzu ve isteklerinden uzaklaşmanın imkânlarını sunan kutlu zaman dilimleridir.

CAMİLER HAYATIN MERKEZİDİR

O kutlu mekânlar, sadece, dedelerin, babaların, ihtiyarların, ellerinden tutup evlerine götürmek için önünde beklenen; üç Cumayı geçirmemek için, cuma günlerinin takibinin yapıldığı, bayramdan bayrama, teravihten teravihe, kandillerden kandillere uğramak mecburiyetinde hissettiğimiz yerler de değillerdir.

Hırslı Değil Azimli Çocuklar Yetiştirmeli

Günlük hayatımızda sürekli birileri ile yarıştırılmaya alıştırılmış çocukların, büyüdüklerinde de arabalarının markasını, gittikleri yerleri, ilişkilerini, başarılarını ve hatta ebeveynliklerini yarıştıran kişilere dönüşebildiklerini görmüşüzdür.

TÜM HABERLER