© Dini Haberler 2020

Şeflerin Çilesi  

Yılların birikimi tartışılmaz tecrübeleri  ile kurumların olmazsa olmazı şeflerin bu haktan istifade edebilmeleri ve mahrumiyetlerinin giderilebilmesi  için yetkililer acilen onları da bu yasanın kapsamına dahil etmelidir. 

Akıl hastalarının tedavi gördüğü binada şef olarak çalışan Şef Murtaza delileri denetliyormuş, iyileşenleri tespit edip bırakılmasını sağlayacakmış: 

 Hastanenin A Bloktaki binasını  gezmiş fakat hiç akıllandığına kanaat getirilen deliye rastlamamış. Diğer binaya gitmiş birde bakmış ki bütün deliler zıplıyor. 

Hemen onlarla ilgilenen hemşireye sormuş: 

– Bunlar neden böyle zıplıyorlar? 

Hemşire: 

– Bunlar kendilerini mısır patlağı zannediyorlar şefim, demiş. 

Bir de bakmışlar ki bir tanesi zıplamadan yatağın üzerinde sabit bir şekilde duruyormuş. Hemen ona yaklaşarak sormuş: 

– Sen neden zıplamıyorsun? 

Deli: 

– Ben tavaya yapıştım… 

----------------- 

Değerli okurlar, yazımıza bir şef fıkrasıyla girmek suretiyle azıcık tebessüm etmeyi amaçladım. Konuya gelirsek; 

Efendim malumunuz kamuda 3600 ek gösterge daha önce söz verildiği vechile bazı kamu çalışanlarından bazı meslek gruplarına, yöneticilere verildi. Bu ek gösterge çalışırken kişiye belki çok katkısı yok ama emeklilikte hem ikramiye hem de maaşta katkılar sağlıyor. Kamuda görev yapan şube müdürleri daha önce 2200 ek göstergede iken onlar da 3600 oldu. Ama kurumlarda tüm dairedeki memurların yöneticisi olan ve şube müdürü gibi 2200 ek göstergesi olan şeflere ayrımcılık yapılarak onlar bu haktan mahrum edildiler. Dolayısıyla şeflik ünvanı doğrudan ya da dolaylı ne sayarsanız sayın, şefler itibarsızlaştırılmış  demektir. 

Yılların birikimi tartışılmaz tecrübeleri  ile kurumların olmazsa olmazı şeflerin bu haktan istifade edebilmeleri ve mahrumiyetlerinin giderilebilmesi  için yetkililer acilen onları da bu yasanın kapsamına dahil etmelidir. 

Muhafazakâr Kuveyt-Türk! 

Efendim yine malumunuz kamu çalışanlarına maaşlar kendilerine yatırılmalarına karşılık bankalar promosyon, bazılarına göre hediye bazılarına göre riba veriyor...Ben bu kısmı tartışmıyacağım. Onu herkes kendi vicdanında muhasebeleştirsin. Hani demiş ya büyüklerimiz. “İSTEFTİ KALBEKE” önce müftüye danış sonra kalbin ne fetva veriyor ona bak.... 

Konuya dönersek; birçok kurum çalışanlarına ilgili bankalardan oldukça yüksek miktarda promosyonlar aldı. Örnek verirsek 20 bin, 30 bin...hatta 40 bin lira bile promosyon veren banka haberlerini internetten okuduk....Bizim cenaha gelirsek bu kadar yüksek rakamların deveran ettiği bir ortamda bizim kurum Kuveyt-Türk ile anlaşmış neticede biz faizle çalışmıyoruz diyen bankamız bize 2800 lira gibi bir rakamı vereceğini beyan etmiş, sendikalar her kurum yüksek yüksek promosyonlar verirken diyanet personeline bu kadar az bir para verilmesine tepki gösterince bu rakam personele 5000 TL olarak karara bağlandı. 

Ben şunu soruyorum, Eğer sendikalar veya bazı tepkili personelin hak arayışı olmasaydı bu adamlar hesapladım eski parayla 330  trilyonu cebe indireceklerdi. (5000-2800=2200 / 2200 x150.000 personel = 330......) 

Kâr ve zarar ortaklığı üstüne çalışıyoruz, biz faizci değiliz diyerek hiç zarar ettiği görülmeyen ve diğer bankların verdiği faiz oranı ile kâr! Payları hemen hemen aynı olan çok muhafakâr Kuveyt-Türk, şu kadar insanımızın 330 trilyonunu çıtır çıtır yiyecekti...Kaldı ki bu söylediğimiz bilanço diğer bankaların promosyununa kıyasladığımızda enl alt seviye üstünden bizden alacağınız hakkımızdı.  

Demem  o ki sevgili Bankamız Kuveyt Türk! 

Bu toprağın altı var, orada sizin ve tüm ahalinin mutlak sermayesi doğruluktur, dürüstlüktür, yetimin fakirin hakkına mütecaviz olmamaktır. 

HER KİM MAZLUMLARIN GÖNLÜNE DOKUNA 

DOKUNANIN DOKUNUR SîNESİ ALLAH OKUNA 

 

Adnan Zeki Bıyık 

22.10.2022 

YAZARIMIZIN DİĞER MAKALELERİ İÇİN TIKLAYINIZ

 

Diyanet Duyurular Sayfamız için TIKLAYINIZ

 

Diyanetliler Platformu  Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ

Dini Haberler Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ

İlginizi Çekebilir

Yılbaşına, yılsonuna değil, YOLUN SUNUNA odaklan

Köşe Yazarlarımızdan A. Raif Öztürk'ün gündeme dair yazısı. Yılbaşına, yılsonuna değil, YOLUN SUNUNA odaklan

MEVLİDİ NEBİ

Kandiller; öze dönüşün, Yüce Yaratanımıza yürekten yakarış ve yönelişin, günahlarla kirlenmeye yüz tutmuş gönüllerimizi arındırmanın, geçici olanla kalıcı olanı fark etmenin, kalp gözümüzü açıp gönül dünyamızı temizlemenin fırsatı olan, nefsin yanıltıcı arzu ve isteklerinden uzaklaşmanın imkânlarını sunan kutlu zaman dilimleridir.

CAMİLER HAYATIN MERKEZİDİR

O kutlu mekânlar, sadece, dedelerin, babaların, ihtiyarların, ellerinden tutup evlerine götürmek için önünde beklenen; üç Cumayı geçirmemek için, cuma günlerinin takibinin yapıldığı, bayramdan bayrama, teravihten teravihe, kandillerden kandillere uğramak mecburiyetinde hissettiğimiz yerler de değillerdir.

Hırslı Değil Azimli Çocuklar Yetiştirmeli

Günlük hayatımızda sürekli birileri ile yarıştırılmaya alıştırılmış çocukların, büyüdüklerinde de arabalarının markasını, gittikleri yerleri, ilişkilerini, başarılarını ve hatta ebeveynliklerini yarıştıran kişilere dönüşebildiklerini görmüşüzdür.

Kur’an-ı Kerim’i herkes anlar mı?

​​​​​​​Kur’an-ı Kerim’den herkes kendi ölçülerine göre anlar. Ama o uçsuz bucaksız bir deniz gibidir, dalmayı bilenler ondan daha ne inci mercanlar çıkarırlar.

DİNİ KENDİNİZE BENZETMEYİN...

Şu Dermirel'i evliya diye ilan edin, olsun bitsin... 

TÜM HABERLER