Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

ZEKÂT !..

     " Zekâtlar yalnızca yoksullara ve düşkünlere, bu işi yapan görevlilere ve kalpleri kazanılacak kimselere, özgürlükleri elinden alınanlar ve borç yükü altında ezilenler için, Allah yolunda gösterilen her türlü faaliyet ve yolda kalmışlar için verilir: bu Allah'ın koyduğu bir kuraldır. Ve Allah her şeyi bilir, her hükmünde tam isabet sahibidir. " ( Tevbe sûresi, âyet 60) 

     Ayeti kerimeye bir yorum: 

     " Lafzen: " Sadakalar" . Bu sınıflardan ilk dördünüde lâm son dördünde fî kullanılmıştır. Lâm harf-i cerrinde mülkiyet vurgusu vardır. İlk dört gurubu oluşturan fukarâ, mesâkîn, ' amiline aleyhâ ve müellefe-i kulûb kendilerine sarf edilen zekât üzerinde mülkiyet sahibi olurlar. 

      Yani, zekât üzerinde mülkiyet sahibi olurlar. Yani zekât doğrudan kendilerine verilir. Fakat fî harf-i cerri ile gelen son dört madde böyle değildir. Mesela köle için verilen zekât efendisinin mülkiyetine, " yol oğlu" için verilen zekât, yola terk edilmiş küçükler için anlaşıldığında onların bakımını üstlenecek özel ve tüzel kişiliklerin mülkiyetine geçer.

      Bu " Allah yolu" için verilen zekâtlarda daha da belirgindir. Lâm ile fî farkı " falana vermek" ile " falanca için vermek" arasındaki farktır. Bu, sonuncuların daha müstehak olduklarına delalet eder. İbnu's-sebîl lafzen " yol oğlu" . Bu ifade sadece yolcuları değil, yola terk edilmiş bebek ve sokak çocukları gibi tüm " mekansızları" kapsar." ( Kur'an Meali) 

      Dolayısıyla, mübarek Ramazan ayının içerisinde bulunuyoruz. Ümmet olarak, millet olarak fakirleri, yoksulları, düşkünleri yakinen bilmekteyiz. 

     Keşke!.. Ümmet ve milletimiz, Tevbe sûresi, 60. ayeti kerimesine göre zekat vermiş olsalardı da fakirin, yoksulun, mağdurların yüzü gülmüş olsaydı!.. Çünkü,

     Ayeti kerime içersinde bahsi geçen " Müellefe-i kulûb" ( Kalpleri İslam'a ısındırılmak istenen) emri, tam tamamına zamanımız dünyasını çağrıştırmaktadır. Bırakalım, Beni Ümeyye sülalesini,soyunu,. sopunu ve bencil, doymaz insanlarını!.. Hz. Ömer'in ruhu şad olsun!..

     Ama, günümüz dünyasında, evinden, barkından, yurdundan,yuvasından atılmış nice nice garibanlar bulunmaktadır ki, Ebu Süfyan'ın, Muaviye'nin doymazlığı, bunların yanında vız gelir tırıs gitmektedir.

      Bilhassa, ülke olarak, miillet olarak bir dayanışma, yardımlaşma seferberliğinin revaçta olduğu günler yaşamaktayız. Bir tarafta, Pandemi süreci, diğer tarafta Rusya- Ukrayna kör düellosu insanları, toplumları hayat pahalılığı yüzünden  canından bezdirmektedir. Onun içindir ki,

     Tüm dünyada, bir pahalılık, fiat artışı, insanları zorlamakta, olanlar idare ederken, olmayanlar neredeyse çöplükleri kurcalayacak duruma gelmiştir. Dolayısıyla,

       Ülkemiz zenginleri, Tevbe suresinde zikri geçen sekiz sınıf insanı günümüz dünyasına taşıyarak, köşe bucak fakir-fukara arayacak, yoksulları takip edecek, ayette zikri geçen emirler doğrultusanda Allah'ın emrini yerine getirmiş olacaklardır. Ayette geçen " Sadaka" kavramı, " Dosta, sevgisinde doğru olduğu için" " sadîk" ifadesine sadık kalacak, fakirleri, düşkünleri, garipleri, gurabayı, miskinleri hesap edeceklerdir. 

     Bilindiği üzere, Muaz Yemen'e  gönderilirken şöyle buyurmuştur: " Sen ehl-i kitap bir kavme gidiyorsun. Onları davet edeceğin ilk şey Allah'a ibadet olsun. Allah'ı tanıdılar mı, kendilerine Allah'ın mallarında sadakayı farz kılmış olduğunu, zenginlerinden  alınıp fakirlerine, dağıtılacağını onlara haber ver. Onlar buna da itaat ederlerse, halkın kıymetli olan mallarından sakın. Mazlum bedduasını almaktan kork. Ziira Allah'la beddua arasında perde yoktur." ( Buhari, Zekat)  

     İnanıyorum ki, verilen zekatlarla, insanların öfkeleri dinmiş, içlerindeki buğz ve nefret sona ermiş olacaktır. Hırsızlık, haksızlık olmayacak, zengin insanın malına kinle bakılmayacaktır. 

     Netice olarak;

     Bilindiği üzere, Tevbe sûresi, 60 ncı ayeti kerime, " İnnemâ" edatı ile başlamaktadır. " İnne" nefy ifade eden " mâ'nın birleşmesiyle meydana gelen bir edattır. Ve sınıflandırma anlamı bildirir. 

     Ayeti kerime içersinde geçen, sekiz sınıf insan şunlardır ki; 1- fakirlere, 2- miskinlere, 3- zekat memurlarına, 4- gönülleri İslam'a ısındırılmak istenenlere, 5- hürriyetini kaybetmişlere, 6- Borçlu insanlara, 7 Yolculara, 8- Allah yolunda askerlik yapanlara verilir. 

      Bilhassa, ayetin son maddesi olan " Allah için cihad edenler" emrini, günümüz dünyasında, ülkemizde cereyan eden anarşizm, kan, kıtal, isyan, millet malını yağma, camiye, cemaate, öğretmene, imama karşı harp ilan edenlere karşı vuruşan yiğitlere verilmelidir.

      Hele, onların sılada bıraktıkları yaşlı anne-babaları, eşleri ve çocuklarını ihmal etmek doğru bir düşünce ve davranış değildir.Asıl gözetilmesi gereken kitleler, asker eşleri ve çocukları olmalıdır. 

       İmam-Hatip Liselerinde , İlahiyat fakültelerinde ve hafızlık yapan hafız kurumlarında bulunan öğrenciler aranıp sorulmalıdır. Yoksa, cemaat adına, tarikat adına , dergah adına yola çıkmış, zenginleşmiş, zengin, holding sahibi olmuş kompradorlara zekat vermek doğru değildir. 

    Rabbimiz!.. Bizlere bu konularda uyanıklık, şuur nasibi müyesser eylesin!.. Selam ve dua ile...

     Şerafettin Özdemir 

Facebook Yorum

Yorum Yazın