YÜZSÜZLÜK VE İKİ YÜZLÜLÜK !...
" Ve onlar, kendilerinin sizden olduğuna dair Allah adına yemin ederler; oysa ki onlar sizden değildirler; ve fakat onlar, korkuya teslim olmuş bir güruhturlar." ( Tevbe sûresi, âyet 56 )
" Eğer bir sığınak, bir mağara ya da bir korunak bulabilselerdi, sürü içgüdüsüyle panik halinde oraya sığınırlardı. " ( Tevbe sûresi, âyet 57 )
Tevbe sûresi, âyet 57'de belirtildiği gibi, münafıklığın, nifakın ta temelinde korkuya kulluğun yattığını gösterir. Yani, yılkı atlarının ürkerek panik halinde kaçışlarını ifade eden " yecmahûn" fiilinin açılımı. Allah'a teksif edilen korku insanın tedbirini, Allah'tan başkasına teksif edilen korku zillerini artırır.
" Münâfık, nifak kelimesinin ism-i failidir; yani nifak yapan, nifak sahibi demektir. İstılah ( terim) anlamı ise , bazı sebepler yüzünden İslâm'a girip zahiren müslüman görünmek, içten içe ise kâfirliğini gizlemektir. Yani dıştan müslüman olarak küfürde olmaktır. Bu tanım ve yargı, içinde gizlediği şey, iman esaslarına ait bir inkâr ve yalanlama olan, itikadî münâfıklık içindir; bu kimse, hâlis münâfıktır. Eğer içinde gizlediği şey, İslâm inanç esaslarının inkârının dışında başka bir husus ise, yani sadece amelle ilgili nifak alâmetlerine sahip ise, o ancak Allah'a karşı işlenmiş bir günah olur. Bazı Arap dilcilerinin tespitine göre; nifak, nâfika kelimesinden türemiştir. Nâfika, köstebek deliğine verilen addır. Köstebeğin yuvasını iki kapısı vardır. Kapıların birinden girerken, öbüründen çıkar. Köstebek, çıkacağı bu kapıyı, başıyla vurup dışarı çıkmasına imkân verecek şekilde ince tutar ve bunu da başkası sezemez. Kendisini tehdit eden tehlike, âşikâr ve belli olan giriş kapısı istikametinden gelince, hemen saklı tuttuğu bu dayanıksız kapıdan dışarı çıkar. Kaçmak için yaptığı bu ikinci kapıya nâfika denir. Kelimenin kaynağını bu şekilde tespit, münafığın teşhisine çok yarayacaktır. Çünkü beşer suretindeki münâfık, bir tarafıyla dine girerken, daima kendisi için sakladığı diğer yönden de ondan çıkar. sırf zahirî lafız ve kımıldanışlarla İslâm'ın içine girip bu aldatıcı gösteriş içinde küfrünü gizlediği için, bir tünele giren ve onun içinde gizlenen köstebeğe benzetilir.
Kalbinde nifak hastalığı olanlar, köstebekler gibi yer altı faaliyetlerinde bulunmayı meslek edinmişlerdir. Münâfık, girdiği kapının dışında tıpkı köstebek gibi aksi bir taraftan kaçış yolu bulur, dinden çıkar.." ( Vuslat,A. Kalkan , Haziran 2008, sayfa 16)
Üzülerek belirtmeliyim ki, İslam tarihi, bu tür münâfık tiynetli, zihniyetli mendeburlarla, içi kap karanlıklarla dop doludur. Koca koca İslam medeniyetleri , bunların zararları sebebiyle, mahvı perişan olmuş, Hz. Ömer şehid olur iken, Hz. Osman, Hz. Ali ve Hz. Hasan efendilerimiz, İslam'a hizmet edecekleri çağda yok edilmişlerdir.
Bir neslin yok edilmesi, bir ailenin tamamen kılıçtan geçirilmesi demek olan Kerbela faciası, yine bu tür münafıklık eserlerinden birisidir. İşte, o tarihlerden bu yana, İslam'ın aydınlık yüzü bir daha gülmemiş, belini doğrultamamış, o gündür, bu gündür sıkıntılarla baş başa yaşayıp gitmektedir.
Kos koca İmparatorluk da bu sebeplerle, içten hücumlarla, nifak ve münafıklıklarla tarihin derinliğine gömülmüş, aziz milletimiz, Türkiye topraklarına hapsedilmiştir. Soruyoruz, ne oldu imparatorluğun 22 milyon kare aziz topraklarına?
Sonuç yerine;
21 nci çağın Müsülümanlarının yapacakları tek şey, dost ve düşmanlarını tanımak, ferasetli olmak, ince düşünmektir.
İçimizdeki beyinsizleri bilmek, tanımak ve ona göre tedbirini almaktır. Daha dün İstanbul Boğaziçi Üniversitesinin önünde, günlerden beri böğüren bir güruhun, hız ve öfkelerini sahip olamayarak, kutsal Kâbe'nin resimlerini bile tepelediklerini görmüş olduk.
Bu ne demektir? Hiçte öğrencilikle ilgi ve alakaları bulunmayan, dışarıdan empoze edilmiş " Mezhepçi" şişirilmiş, fişeklenmiş, kışkırtılmış yığınlar, cürüfler olduğunu görmüş olduk. Demek ki,
Elimizde kalan, Türkiye topraklarını da bu millete çok görmekteler, bunun da parça parça parçalara bölünmesi için ellerinden gelen tüm maharetlerini, köstebekliklerini icra etmektedirler.
DHCKPML'ci zihniyet uşakları, ülkemiz semalarında ezan yerine, Marksist şarkıları söylemek, camiler yerine komüntern binalarının var olmasını istemektedirler. Yani,
Dünün, Abdullah İbni Sebe zihniyetlileri, yine ortama fırlamışlar, bizi birbirimize düşürmek, mabedlerin kapısına kilit, minarelerinde okunan ezanları susturmak istiyorlar.
Rabbimiz!.. Böylesi cürüflere bu hainliği, haince fırsatı, münafıklığı vermesin. Tüm kirli düşünceleri, ellerindeki bombanın düzeneğini kendi beyinlerinde patlatsın!.. Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın