Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

Yalnız Senden Yardım Dileriz

 " Hamd, bütün âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur. O özünde rahmet, işinde merhamet sahibidir. O, Hesap günü'nün hâkimidir. ( Rabbimiz!) Yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım isteriz! Bizi yönelt Dosdoğru Yol'a; Nimet verdiklerinin yoluna; gazaba uğrayanların ve sapıtanların yoluna değil!" ( Fâtiha sûresi, âyetler 1-7)

      Günlük hayatta kılmış olduğumuz kırk rekat namazda Fatiha suresini okuyoruz. Çünkü, Fatiha sûresi, aziz kitabımız Kur'an'ın hem ön sözü, hem de özetidir. Ön sözüdür, çünkü adı " Fâtiha"dır. 

      Miladi 610 yılında Mekke'de İslam'ın ilk yıllarında nazil olan Fâtiha sûresi, içeriği ve anlamı açısından Müslümanın hayatını çepe çevre kuşatmış,, aziz Kur'an'ın açılış, başlangıç sûresidir.  Hele, Fâtiha sûresinde öylesi bir âyeti kerime bulunmaktadır ki, dimağları durdurmakta, akıllara yön ve istikamet göstermektedir. Yani;

     " Rabbimiz!) Yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım isteriz!"

      Âyeti kerimesidir ki, günde en azından kırk defa tekrar ettiğimiz halde, maalesef, yine bir kısım bunu anlamayan, anlamak istemeyen Müslümanlar bu ayetin zıddına hareket etmekte türbeden, yatırdan, şeyhten, meşayihtan, üstaddan, bir kısım Fetö gibi mollalardan istimdat istemektedir. Şu alıntı yazımızı birlikte teati edelim: 

     " Allah'tan isteme usûlünün altıncı halkası, duâyı Allah'a has kılmaktır. Âyetin ikinci yarısı olan " Yalnız senden yardım isteriz" ibaresi, duayı Allah'a hasretmemizi ister. Fakat âyette du'a kökünden değil, ' avn kökünden gelen nesta'în fiili kullanılmıştır. 

     İstiâne duâyı da kapsar fakat duâdan daha geniştir. Yardım istemenin Allah'a has kılınması, ilk muhataplar olan Mekke müşrikleri başta olmak üzere, ŞİRK bataklığına gömülenlerin sapma açılarının başladığı noktadır. 

     " Yardım isteme" gibi masum bir gerekçe , yardım istediği odağa tazimi getirir, tazim ululamayı getirir, ululama kulluğu getirir. Bu,sonunda Allah'tan başkalarına kullukla noktalanır. 

     Fâtina Allah'a duâ etmeyi değil, duâyı Allah'a has kılmayı telkin etmektedir. Duâyı Allah'a has kılmayanın, kalbinin kıblesi kaymış demektir. Duâyı Allah'a has kılmamanın tezahürlerinden biri Allah'a aracılar tedarik etmektir. Fâtiha bu telkiniyle her tür aracı fikrini kulun kalbinden silmeyi amaçlamaktadır. 

      Zira tarih boyunca ortaya çıkan her tür şirkin temelinde, uzak tanrı tasavvuru yatar. Kur'an bu tasavvuru yerle bir eder ve der ki: " Biz kulumuza şah damarından daha yakınız".  Yine der ki:

     " Kullarım beni sana soracak olurlarsa iyi bilsinler ki Ben yakınım; bana dua ettikleri zaman dualarına icabet ederim. Artık siz de benim (" Yalnız benden isteyin") çağrıma icabet edin ve bana güvenin." Bu âyet, duâyı Allah'a has kılamamanın temelinde Allah'a güven probleminin yattığını beyan etmektedir." ( Kur'an Sûrelerinin Kimliği, M. İslamoğlu, sayfa 25) 

       Allah'a güven problemi nedir?

     Üzüleret, teessürle ifade etmeliyim ki, günde en azından kırk defa " Yalnız sana ibadet eder, yalnız senden yardım bekleriz"  diyen Müslümanlar, türbe, yatır kapılarında, oğlunun, kızının sınavda başarılı olmaları için türbeden yardım istemekte, el açarak,  " ey falanca zat, bu gün oğlum, kızım sınavda ona yardım eyle" diye inim inim inlemektedir.

      Kimileri, Hacı  Bayram türbesinde ağlamakta, kimileri Eyyub Sultan, Akşemseddin yatırlarının kapılarında feryad-ı figan etmektedirler. 

      Nice nice anneler, oğlunun, kızının Kpss. imtihanında bol puan alması için, sınav sona erinceye kadar Yasinler devirmekte, Cevşenler hatmektedir. Lakin, kılmış olduğu namazlarda da " ancak sana ibadet eder, ancak senden inayet beklerim" diye dil ucuyla demek ki, Fatiha okumaktadır. 

     Netice olarak;

      Millet fertlerimizin, aziz Kur'anla buluşma, tanışma, bilişme, birleşme zamanı çoktan gelmiş ve geçmektedir. Halbu ki, sürekli dilimizde pelesenk haline getirmiş olduğumuz Yasin suresinde, başarılı olmakla, başarısız kalmakla ilgili en küçük bir ip ucu bulunmamaktadır.

     İbni Abbas'a Yasin suresinin fazileti sorulunca, " Bunu bilmiyorum, fakat ( galiba) son ayeti içinmiş!" der. İşte o ayet;

" Her şeyin tasarrufunu ( kudret) elinde bulunduran Allah, her tür kişileştirmeden uzak ve yücedir, nihayet O'na dönrürüleceksiniz." ( Yasin sûresi, âyet 83) 

     Ayrıca, aydan, güneşten, insanın yeniden dirilmesinden bahseden bu aziz sure-i celile, içeriği,. anlamı, yön ve yöntemi bilinmeden, araştırılmadan, kimileri tarafından kabirlerde tilavet edilmekte, kimileri oğluna, kızına başarı şansı dilemekte, kimileni de, bir an önce zengin olmak amacıyla ha bre Yasin suresinin sayfalarını devirmektedir. 

      Geçen bir yakınım hanımcağız, şöyle bir duyuru da bulunuyordu. " Ben bu gün on beş kere Yasin okudum, zengin olmak isteyenlere, hibe ve hediye edebilirim" diye ilanda bulunmuştu. Oysa, kendisi himmete  muhtkaç bir bayan olduğu halde, küçücük aklı ile, minnacık beyni ile, din istismarı yapıyordu.

     Son söz olarak dua ediyorum ki, yüce Allah, bu aziz millete acısın, merhametini esirgemesin, bir an önce gerçek İslam'ı bulmayı, bilmeyi ve yaşamayı nasibi müyesser eylesin!.. Selam ve dua ile..

     Şerafettin Özdemir 

Facebook Yorum

Yorum Yazın