Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

ŞEYH VE ŞEYTAN !..

     " Ve o zaman Şeytan, yapıp ettiklerini kendilerine güzel göstererek diyordu ki: " Bu gün hiç bir insan size galip gelemez, çünkü ben sizin yanınızdayım!" Fakat iki taraf birbirinin görüş alanına girince ökçeleri üzerine geri döndü ve dedi ki: " Benim sizinle hiçbir ilişkim olamaz! Çünkü ben sizin görmediğinizi görüyorum; üstelik ben Allah'tan korkarım; çünkü Allah'ın cezalandırılması pek şedid olur!" ( Enfâl sûresi, âyet 48 ) 

     Ayeti kerime de geçtiği üzere;  Şeytan " Allah'tan korkarım" diyor. Allah'tan korkmayan insanlara yaklaşırken Şeytan da besmele çekiyor olsa gerektir.  Bu, insanın yükselişinin de alçalışının da bir sınırı olmadığını gösterir. 

     Hakikaten, bu konunun ciddi olarak, üzerinde durulması, düşünülmesi gereken bir konudur. Rasulullah (sav)'in vefatından üç asır sonra, tarikat, tasavvuf, şeyhlik, mürşidlik ve müridlik ortaya çıkmış, çıktığı günden beri de tertemiz, arı duru İslam üzerinde görüş ayrılıkları, aykırılıkları almış başını gitmektedir. 

      Çünkü, bazı insanlara göre, daha doğruşu bu yola girmiş süluklara göre, şeyh, tarikat her şeydir. O her şeyi bilir, kutuptur, aktaptır, velidir, insan-ı kâmildir, tüm İslam adına gerçekleri temsil eder. 

      Sonradan icad edilmiş bulunsa da, hakikaten, günümüz dünyasında şeyh geçinen kimseler böyle midir? Yoksa, boylarından büyük işlere, olmadık , mümkün olmayan tasarruflara girerek, Rasulullah (sav)'i bile geride bırakmışlardır,

     Yani, günümüz tarikat anlayışlarında aklı çalıştırma, düşünme, tefekkür, tezekkür, taakkul bulunmamaktadır. Köle, miskin, sail, kimliksiz, şahsiyetsiz, nefsini, kişiliğini, şeyhine feda etmişlik mi vardır acaba?

     " Ve hüküm kesinleşip iş bitince Şeytan dedi ki:  " İşte hakikat: Allah size gerçekleşmesi kesin olan bir söz vermişti, ben de size söz vermiştim. Zira benim sizin üzerinizde yaptırım gücüm bulunmaktaydı. Ne var ki sizi sadece davet ediyordum, siz de benim davetime yumuluyordunuz.  Dolayısıyla beni suçlamayın, asıl kendinizi suçlayın! Ne ben sizin imdadınıza yetişecek durumdayım, ne de siz benim imdadıma. İşin gerçeği ben, sizin daha önce beni Allah'a ortak koşma girişimlerinizi  de zaten ( baştan seri) benimsememiştim. Elbette zalimleri, can yakıcı bir azap beklemektedir." ( İbrahim sûresi, âyet 22 ) 

     " Yani: Ey şirk koşanlar! Siz böyle yapmakla beni tanrılık makamına çıkardınız, fakat ben sizin bana olan bu teveccühünüzü karşılayamazdım. Doğal olarak beni nankör düşürdünüz. 

     Vahiy, mü'min muhatabında doğru bir Şeytan tasavvuru inşa eder. Bu tasavvurda Şeytan insanın ötekisi ve gerçek düşmanıdır. Şeytan varken insanın ille de ötekileştirecek başkaca bir düşman aramasına gerek yoktur. "

     Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır!.. 

       Bu sözü, hadis diye müritlerine yutturmuş mürşid geçinen insanlar vardır. Bu insanlar, dünkü zamanlarda yaşıyor, keramet gösteriyoruz diye kiteleri kandırıyorlardı, bu günde aynısını yapmaktadırlar. 

     Bunlar, devlet içinde devlet olmuşlar, holdingleşmişler, Karunlar gibi yaşayan insanlar olur iken ,müritleri de ser sefil, biçare, mağdur, evleri, barkları perişan insanlardır. Her şeylerini, evliya yoluna heba etmiş, bağışlamış insanlardır..

     Günümüzde, tarikat evleri, tarikat şeyhleri daha çok zenginleşmişler, yatlarda katlarda yaşar iken, tabana bir türlü eğilmezler. Bunların, devlet içeresinde ağaları bulunmaktadır. Örneğin, isim vermek doğru olmamasına rağmen isim verelim ki, Menzil sofileridir.. 

     Oy potansiyelleri sebebiyle, şeyh; devlet ricaline bile karemet satmakta, adamlarını devletin en güzide yerlerinde görevlendirmektedirler.  Misal olsun: Cübbeli, sanki İstanbul'u bitirmiş, çürümez kefen satmayı ikmal etmiş, peygamberin nalinlerini satmaktan usanmış gibi, şu sıralarda Avrupa ülkelerinde, sair yerlerde müridlerine cer yaptırmaktadır. 

      Edindiğimiz bilgilere göre,Süleymancılar, Batıda firari Feto'cularla iş birliği yaparak, devlete, millete meydan okumaktadırlar. 

     Hasılı, İhlasçısı, Işıkçısı, " ete kemiğe büründüm Mahmud diye göründüm" diyebilen cüretkarlarda öyledir.  Yani, tasavvuf ; tasarruf aracı yapılmış, bu işin eteğinden tutanlarda zengin olmuşlar, kapital sahibi durumundadırlar..

      Bunların önlerinde durmak, diklenmek, efelenmek mümkün değildir. Misalen, İstanbul Üsküdar Müftüsü şehid edildi. Kimler şehid ettiler, neden ve niçin kurşun sıktılar, bunu bilen bir efrad var mıdır?

      Şu inanç onların öne sürdükleri, bu tür şeylerle milleti sömürdükleri bir palavra ve yalandır. " Bizim nikahımızı Cebrail kıydı, Peygamber bana varmanı emretti, ellerim şifalıdır, dokunduğum yere bir daha hastalık değmez, doğacak çocuğumuz zamanın en büyük mürşidi olacak, eğer bana teslim olursan şefaatim sana vacib olur." yalan ve dolan iddiaları..

     Sonuç yerine;

     Maalesef, şeyh geçinen, kendilerini mürşidim diye millete lanse eden ilimsiz, irfansız, Kur'an'sız, Rasul'suz şarlatanların elleri, müridlerinin ceplerindedir.

      Bu tür meczuplar, kendilerinin peşinde birer pervane gibi dönüp dolaşan insanları her alanda kullanmaktadırlar. Parasal yönden kullanmaktalar, seçim zamanlarında bu tür kendilerine uydu olmuş gariban insanları bir politik kuruluşa yönlendirmekte, onun dışında çalışmamalarını arzu etmektedirler. 

      Ne yapsın müridan, elleri, kolları bağlanmış, iradelerine ipotek konulmuş, mürşidi mi dinlesinler, yoksa kendi beyin ve akıllarına göremi hareket etsinler? 

       Kendi akıl ve fikirlerine göre hareket tarzı seçerlerse, şeyhin hışmına uğrayacaklar, duasız kalarak, cennetten, şefaatten mahrum olacaklardır..

      Dolayısıyla, Şeyhlik müessesesine, şimdilik kimsenin güç yetirme imkanı yoktur. Siyasi liderlerde, bunların aleyhlerine bir an bir çift söz söylemiş bile olsa, anında ikaz edilmekte, uyarılmaktadırlar. " Sakın ha!.. Bunları itham altında bırakıcı bir söz söyleme" diye... 

      Diyanet İşleri Başkanımız, bir an ağzından kaçırmıştı: " Şeyhlik müesseseleri denetlenecek, kontrol edilecek diye".. Ne oldu? Hemen mes'elenin üzeri ört bas edildi.. Şimdilerde " tık" bile çıkmamaktadır!.. Selam ve dua ile..

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın