ŞEFAAT MES'ELESİ
ŞEFAAT MES'ELESİ VE HATIRI SAYILAN KURTARICI KİŞİLER !.. (!)
" Kitap ehlinden, ölmeden önce onun ( Tanrı değil insan olduğuna) kesin olarak iman eden olursa, O, kıyamet günü onların ( Şirk koşmadığına) şahitlik eder." ( Nisa suresi, ayet 159 )
Şefaati/iltiması umulan Hz. İsa'nın ahiretteki şahitliği şöyledir:
" Ve işte o zaman Allah, ' Ey İsa, ey Meryem oğlu!" dedi, ' Sen insanlara, ' Allah'tan başka tanrılar olarak bana ve anneme kulluk edin' dedin mi?" ( İsa) cevap verdi: " Sen yücelikte sonsuzsun! ( Söylemeye) hakkım olmayan bir şeyi hiç söyleyebilir miyim? Bunu söylemiş olsaydım sen muhakkak bilirdin! Sen benim içimdeki her şeyi bilirsin, halbuki ben senin zatında yaratılmış olanı bilemem. Şüphe yok ki, yaratılmış varlıkların idrakini aşan her şeyi tam bilen yalnız sensin.
Ben onlara ( söylememi) emrettiğin şeyden başkasını söylemedim: ' Benim Rabbim ve sizin Rabbiniz ( olan) Allah'a kulluk edin' ( dedim). Ve onların arasında yaşadığım sürece yaptıklarına şahitlik ettim: Ama sen bana ölümü verdikten sonra onların koruyucusu yalnız sen oldun: Zaten sen her şeye şahitsin.
Şayet onları azaba çarptırırsan -şüphesiz onların senin kullarındır ve eğer onları bağışlarsan- şüphesiz yalnız sensin kudret sahibi, hikmet sahibi!"
( Ve hesap Günü) Allah şöyle diyecektir: " Bu gün sözlerine sadık olanlar hakikate sadakatlerinin faydasını görecekler: sonsuza kadar kalacakları, içinden ırmaklar akan has bahçeler onların olacak. Allah onlardan hoşnuttur ve onlar da Allah'tan hoşnutturlar. Bu büyük bir mazhariyettir." ( Maide suresi, ayetler 116-119)
Zikredilen ayet meallerinden anlaşılacağı üzere, aziz Kur'an; şefaatin salih amel sahibi olmayan kimselerin hem dünyada hem ahirette kurtulmak için hatırı sayılan (!) kişileri araya sokma düşüncesini ve anlayışın kabul etmeyerek reddeder.
Şefaat bekleyen kişilere iltimas bekledikleri kişilerin sadece gerçeklere şahitlik yapacakları bildirilmektedir.
Ama, üzülerek ifade etmeliyim ki, kurtarıcı sanılan kişiler, günümüz dünyasında her tarafta kol gezmektedirler. İstanbul sokaklarından, meydanlarından tutunda, Anadolu'nun en ücra köşelerine varıncaya kadar, her tarafta söz konusu kurtarıcı insanlar; görevlerinin başında ve insanlara sürekli vaad de bulunmakta, Resullerin bile iddiada bulunmadıkları sözleri bunlar dile getirerek, insanları cennete sokacaklarını iddia etmektedirler.
Oysa, kendilerinin ne olacağı, yerlerinin, gidecekleri makamlarının mahiyeti bilinmez iken, kendilerinin kurtarıcı olduğuna dair elimizde her hangi bir vesika, belge, hüccet, delil bulunmaz iken, nasıl olur da böylesi kimseler, kitleleri oyalar, kandırır ve onların tertemiz duygularını istismar ederler?
" Ama şunu iyi bilsinler ki hesap günü geldiğinde her peygamberi kendilerine tevhid mesajını ilettiği insanların karşısına şahit olarak çıkardığımız gibi seni de bu yahudilerin, münafıkların ve müşriklerin karşısına çıkaracağız. O gün dünya hayatında sana inanmadıkları için bin pişman olacaklar, keşke toprak olup gitseydik de bu zilleti ve perişanlığı yaşamasaydık diye yakınacaklar. Ama her şeyin açıkça ortaya çıkacağı o gün hiçbir bahaneleri kalmayacak ve azaba maruz kalacaklardır." ( Nisa suresi, ayetler, 41-42 )
Netice olarak;
Müslüman toplum olarak, tertemiz, berrak duygularla İslam'ı yaşamaya çalışan bir millet olarak, sıkıntımız, üzüntümüz bizleri istismar edenler, hislerimizle oynayanlar ve dini inançlarımızı kendi emel ve arzularına uyduranlardır.
Halbu ki, bu tür yaramazlıklar, hokkabazlıklar, hiç bir dönemde bu kadar yaşanmamış, ne Asr-ı Saadet kahramanları tarafından, ne müctehid yiğitler tarafından gündemde tutulmamıştır. Hz. Ömer (ra); kendi görevini yapmış, kulluk bilincini yitirmeden, dos doğru bir Kur'an eri olarak ömrünü tamamlamıştır.
Hz. Ebu Bekir, Hz. Osman, Hz. Ali efendilerimiz de hakeza Kur'anî çizgiden kopmayarak, bu günkü gibi lüzumsuz, gereksiz iddia da bulunmamışlardır.
Hatta Hz. Ömer; cennete girecek bir kişinin olursa kendisinin olduğunu, cehenneme düşecek yine bir kişinin olduğu iddia edilir ise yine kendisinin olacağı ümit ve korku arasında yaşamış, Ebu Lü'lü haininin kalleş hançeri ile ile hakka yürümüştür. Rabbimiz, bu aziz millete Kur'anî ameller, anlayışlar bahşeylesin.. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın