RAMAZAN SEFERBERLİĞİ !..
" Sayılı günlerde ... Sizden kim hasta ya da yolcu olursa, tutmadığının sayısı kadar diğer günlerde ( oruç tutar) ve ( bunlar arasından) ona gücü yetenler üzerine, bir yoksulu doyuracak fidye gerektir. Kim daha fazla hayır işlerse kendisi için daha yararlı olur, ama - eğer bilirseniz- oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır." ( Bakara sûresi, âyet 184)
Hamdü sena olsun ki, ramazanın başlaması ile birlikte "ramazan seferberliği" de başlamış olmaktadır. Bir kere, el gördülük, birileri görsün diye oruç tutmak aç kalmak demek değildir.
Diğer taraftan vücudun zinde olması, kalması değil de, oruç tutmakla ruhu doyurmak, ruhu her türlü cirkinlikten koruyarak Allah'la bir olmaktır oruç tutmak!..
Çünkü, oruç tutmak kendini tutmaktır. Her türlü malayaniye, dedikoduya iffetsizliğe, iftihara, günahı kebaire karşı insanın nefsini, dilini, tüm organlarını korumasıdır. Oruçlu kimse başını dik tutarak imanını diri tutmaktadır.
Toplum bünyesinde daha yaygın bir kanaat vardır ki, oruç tutmaya güç yetiremeyenlerin toplum nezdinde, ilmihal bilgileri dahilinde zorlanması, " İllaki tutarım " düşüncesiyle sağlıklı, sıhhatlı olmayan bünyesini zora sokmasıdır.
Zaten, güç yetiremeyen insandan oruç tutma mükellefiyeti düşer. Ayette belirtildiğine göre, şayet fidye verebilecek güçte ise tutamadığının fidyesini verir. Veya imkanı yoksa, yani fidye verecek takati bulunmuyorsa, o kimsenin kendini zorlaması, başkasının yardımına muhtaç bir halde bulunur iken, fidye vermeye çalışması uygun değildir.
Malum olduğu üzere, Oruç, Kur'an'ın doğum kutlaması olduğuna göre, bu ayda her Müslüman daha dikkatli, daha rikkatli bir halde kulluk görevini ifa edecektir.
Her Müslüman birey Ramazan ayının girmesiyle birlikte seferberlik hali başlatması ile nefsine karşı, ailesine, çoluk ve çocuklarına karşı daha müteyakkız, evlerin içinde hummalı bir çalışmanın, disiplinin tatbik edildiği gözden uzak olmamalıdır.
Her Müslüman insan, Ramazan günlerini her gecesini kadir gecesi gibi idrak ederek, çalışmalı, Kur'an'ı elden ele dilden dile nakletmelidir. Saflar daha sıkı tutulmalı, hatimler okuyarak, anlayarak ve emirlerini yaşayarak Ramazan ayı itmam edilmelidir.
Ramazan ayına hürmetin ölçüsü,belirtisi bu ayı oruçlu geçirmektir. Çünkü insanlığa rehber olan ve hakkı batıldan ayıran vahyin elinden tutarak insanlığa sunmuştur. Her zaman ki adeti olan sigara kullanmak, tüttürmek, malayaani gibi meşguliyetleri terkederek Kur'an'la bütünleşmiş olunmalıdır.
Bu uhaşyet içersinde, bu sevda ile eller duaya açılmalı, Allah'a iltica ederek , Mü'minin kalbinin Allah'la konuşmasını sağlamaktır. Aziz peygamberimiz (sav) bu hususta şöyle buyurmaktadır: " Allah katında duadan daha üstün bir insan davranışı yoktur." ( Tirmizi, De' avat 1)
Netice olarak;
Tüm yukarıda belirtilen ifadelerde anlatıldığı gibi, bu ayda dop dolu bir proğram yaparak Allah yolunda olmalıyız.
Hatimlerimiz, her yıldan farklı olmalı, anlayarak, yaşayarak onun değerini her zamankinden daha fazla idrak etmeeliyiz.
Çevremizde bulunan yoksullara himmet ederek, elimizi, kucağımızı onlara açmalı, her türlü ihtiyaçlarına koşarak, yaralarını sarmalı, hallerine nigahban olmalıyız.
İşğal, saldırı altındaki Müslümanların da sancılarını, yaralarını sarmak için onların düştükleri zor durumdan kurtulmalarına, yardımsa yardım, uzaktan uzağa ahh off ederek değilde onların sıkıntılarını kalbimizde duymalı ve yaşamalıyız.
Akrabalarımızla, eşimizle, dostumuzla, komşumuzla birlikte olarak, iftarlaşarak, fidye, fıtra ve zekat görevimizi eksiksiz ifa etmeliyiz. Hasta ziyaretleri yapmalı, cenaze sahiplerini ziyaret ederek " bas sağlığı " temennisinde bulunmalıyız.
Rabbimiz!.. Bizleri, Kur'an emri üzerine yaşayan kullarının zümresine ilhak buyursun!.. Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın