RAMAZAN AYI VE ÇOCUKLARIMIZ
" Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında, acımasız, güçlü, Allah'ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildiklerini yapan melekler vardır." ( Tahrîm sûresi, âyet 6 )
Zikredilen bu ayette, Allah'a itaat, O'nun emirlerini tutup yasaklarından kaçmak suretiyle kendi canlarını ve çocuklarını, yakıtı insanlar ve taşlar olan korkunç ateşten korumaları emredilmektedir.
O ateş öyle bir ateştir ki onun yakıtı, puta tapan, putçuluğu benimsemiş insanlar ile, onların ibadet ettikleri, taptıkları taşlardır. Putçuların, puta tapanların, " tanrımız budur" diye taptıkları heykellerdir.
Cehennemin muhafızları, asla ve kat'a acıması, merhameti olmayan. son derece katı ruhani varlıklardır ki onlar Allah'ın emirlerine asla karşı gelmezler. Allah kime ceza vermelerini, azap etmelerini emrederse derhal acımasızca onları cezalandırırlar.
Camilerimiz ve teravih namazları!..
Hani, malumdur ki, millet olarak bizim geleneğimizde büyük, küçük, çocuk teravih namazlarını kaçırmamak, şenlik içerisinde, heyecanla teravih namazlarına gitme alışkanlığımız bulunmaktadır.
Camilerde, görmekte, şahit olmaktayız ki, o minnacık, mini mini yavrucuklar keyif almakta, mes'elenin farkına varmasalar bile safların, insanların önlerinde yatıp yuvarlanmayı severler ve haz duyarlar..
Kimisi saflar arasında koşuşturur, kimisi namaz kılan insanların önlerine yatarak namazdaki şahsı öfkelendirirler.. Kimileri de, o küçücük bedenlerinden çıkan seslerle camiye, cemaate bir neşe katmış olurlar. Hal böyle iken,
Gelin görün ki, bu durum karşısında ötelerden hoca efendinin, Müezzin efendinin kükrersi sesi duyulmuş olur. " Aziz cemaat!.. Bizler rahatsız olmaktayız, bir dahaki sefere çocukları camiye getirmeyin!" sesi yankılanır.
Oysa, çocukların camilerde o yuvarlanmaları var ya, hayatları ve ömürleri boyunca belleklerinde iz bırakır, yetişmiş olsalar, hayata atılmış bile olsalar, sürekli cumayı, cemaatı, teravihi arzu ederler.
Askerde iken, aynı büroda çalışmış olduğum Baş Çavuş Münir Yedikardeşler, hayatta mıdır bilmiyorum. Küçükken, teravihe gidermiş, yaz kurslarına katılırmış, ninesinin, dedesinin okumuş olduğu Kur'an-ı Kerim, gözünün önünde canlanır, benden zaman zaman bilhassa ramazan ayında hatim okumamı arzu ederdi. Onun içindir ki;
" Zavallı çocuklarımız akvaryum balığı, muhabbet kuşu ya da altın yumurtlayacak tavuk muamelesi görmektedirler. Esen yelden, kardan borandan, hasılı her türlü riskten uzak tutulmak istenmektedir.
Bunun için çocukların, fikir veren bir gazete, dergi, kitap okuması istenmemektedir. Herhangi siyasi bir toplantıya iştiraki memnudur,
Burada kesinlikle bir ' günah keçisi' bulup, onunla sorumluluktan arınmaya çalışıyor değilim. Ortada gerçek bir fecaat var. Eski çağlarda insanların padişah/kral olduğu, ülkeler fethettiği, çağ açıp çağ kapattığı, medeniyetler kurup medeniyetler yıktığı, milletler arası meydan savaşları yaptığı, hiç değilse yedi başlı ejderhayla çarpıştığı yaşlarda bizim çocuklarımız /gençlerimiz hala sınavlarla boğuşmaktadır.
Zannediyorum ki yaşadıkları stres nedeniyle çocuklarımızın büluğ çağı bile birkaç yaş daha uzamaktadır. Bu gidiş nereye? Buna bir cevap bulmamız gerekiyor." ( İktibas, Mart 2008, M. Durmuş, say.25 )
Bu sözlerden sonra şunu demek istiyorum: Çocukları camilerden, saf aralarından, teravihlerden kovmamak lazımdır. Aksi halde, camiden, azarlanarak, öfkelenerek kovulan çocuk, hayatı boyunca camiye küsecek, bir daha ömrü billah mescide gelmeyecektir..
Merhum Cem Karaca'nın bir anısını dinlemiştim. Diyor ki: " Çok küçükken camiye gittim, camide, saflar arasında, biraz densizlik yapmış oldum. Bunun üzerine beni,. camiden bir kovdular ki, hayatım boyunca bir daha camiye yaklaşmadım, bir daha da gitmedim." diyor.
Netice olarak;
Çocuklarımızı büyüklü, küçüklü, irili ve ufaklı teravih namazlarına götürelim. Onların küçük yaramazlıklarına aldırış etmeyelim.
Saflar arasında gezmelerine, serçe kuşu gibi ses çıkarmalarına aldırış etmeyelim. Çünkü, onlar, yarınların camii bülbülleri olacaklar, ezan okuyacak, name name Kur'an tilavet edeceklerdir.
Küçük yaşta iken, biz onları camilerden dışarı atar isek, babasına ters davranır isek, o çocuğun camiye karşı bir antipatisi hasıl olacak, vallahi!.. Ömrü billah, camiye küskün kalacaktır!..
Kız çocuklarımız da öyledir!.. Hanım kardeşlerimiz, ister cuma namazlarına, isterse teravih namazlarına katılmış olsunlar, yanlarında küçük çocuklarını götürsünler, onların yaramazlıklarını sevap kabul ederek, saflar arasında dolaşmalarına göz yummalıyız.
Onlara karşı güler yüz, tebessüm hali üzere bulunur isek, eminim ki, onlarda gelecek kuşakları iyi örnek olacaklar, camilerimizi, lebalep dolduracaklardır. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın