ORUCU, ALLAH RIZASI İÇİN TUTMAK!..
" Siz ey iman ederler! Oruç tıpkı sizden öncekilere olduğu gibi size de yazıldı; belki bu sayede takvâya erersiniz," ( Bakara sûresi, âyet 183)
Yani, ayeti kerime mealinden şunu anlıyoruz. " Farz kılındı". Dolayısıyla, insanın ve insanlığın çağları aşan yazgısı kılındı. Bu âyeti celile, İslâmî hükümlerin zamanlar ve zeminler üstülüğüne dikkat çekmekte ve tüm semavi şeriatların ortak noktalarından birinin de oruç olduğunu ortaya koymaktadır.
Oruç ibadeti, insanlığa açılmış ilâhî bir kredidir. Bu sebeple oruç tutan bir mü'min, insanlıkla yaşıt bir kervana dahil olmuştur. Onun içindir ki, ayeti kerime, oruç tutmanın gerekçesini, lazım olduğunu teşkil eder.
Zira, oruç; aç kalmak değil, insanın ruhunu beslemektir. Hemde ne doyuruş, her türlü yemekten, içmekten, cinsel yakınlaşmadan bedeni korumak olduğu gibi, gıybet, nemime, çekiştirme, hased, fesat ve benzeri şeylerden de ruhu arı-duru tutmaktır. Yani, insanın, oruç tutarak, başını dik tutması, inancını diri tutmasıdır.
Onun içindir ki, aziz Peygamberimiz (sav) bu hususta şöyle emri ferman buyurmuştur:
" Faziletine inanarak ve mükâfatını umarak Allah rızası için Ramazan gecelerini ibadetle geçiren ( gecelerde teravih namazı kılan) kimsenin geçmiş günahları bağışlanır." Buhârî, İmân, 27)
Bilindiği üzere, Teravih namazı yirmi rekâttır. Hem erkekler için, hem de kadınlar için sünnet-i müekkededir. Hastalık veya yolculuk nedeniyle oruç tutamayan Müslümanların teravih namazını kılmaları sünnettir. Malum olduğu üzere, teravih namazı evlerde tek başına kılındığı gibi, camilerde de cemaatle kılınabilir. Lakin, teravih namazını camii-mescidde kılmak evde tek başına kılmaktan daha efdaldir.
Çünkü, namazdan önceleri verilen vaazları takip etmek, dinlemek, bilinmeyenleri bilmek, Müslümanların birbirlerine dua etmesi, tanışık olmaları, kinin, küskünlüğün önlenmesi açısından daha güzel bir davranıştır.
Teravih namazı, yatsı namazından sonra kılınır. Salat-ı vitir namazı da teravihten sonra eda edilir. Teravih namazı, her iki rekatın sonunda selam verilerek kılındığı gibi dört rekatta bir selam verilerek de kılına bilir. Ancak,
Çoğu camilerimizde, adı sünnet namazı diye, kimi imamlar tarafından bir nevi hafife alınmakta, süratli, acele ile kılındığı için cemaatler tarafından tiksinti ile, nefretle karşılanmaktadır.
Belki de, jet imamların on beş dakikadan, daha az zamanda teravih namazı kıldırdıkları için kimi insanların hoşlarına gitmiş olabilir. Lakin, böylesi bir davranış, samimi, takva adına yapılan bir davranış değildir.
Çünkü, ister farz ibadetler olsun, ister sünnet ibadetler olsun, adabı ile, erkanı ile, tadili erkanı ile kılınmalıdır. Bu şekil, jet imamlara tavsiyem, kardeşim, bu şekil acele ile namazı hafife alacaksan kıldırma, oyuncak haline getirme bu namazı!..
Binaenaleyh, Ramazan ayıkı ki, aziz Kur'an'ın nazil olduğu aydır. Dolayısıyla, bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi'nin içinde bulunduğu Ramazan ayını hem gündüzüyle, hem de gecesiyle en güzel, en muazzam şekilde yaşamak senede gelen bir fırsatı değerlendirmektir. Böylesi, kutlu, mutlu, muştulu, erdemli bir gecenin üç kağıda getirilmesi, beş on dakika içinde Teravih namazının kıldırılması abesle iştigaldir.
Onun içindir ki, Müftü beylere bu hususta kontrol, takip görevi düşmektedir. Kim ehemmi mühim şekilde tadili erkana riayet ediyor, kimler etmiyor kontrol edilmesi bir zarurettir.
Ramazan ayının bir diğer adı da; rahmet, mağfiret ve kurtuluş ayı olmasıdır. Ebu Hüreyre (ra)'den rivayet edildiğine göre aziz Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur:
" Mübarek Ramazan ayı size geldi. Yüce Allah bu ayda size oruç tutmayı farz kıldı. Bu ayda sema ( cennet) kapıları açılır. cehennem kapıları ise kapanır ve şeytanların azgınları bağlanır. " ( Nesaî, Sıyam, 5)
Malum olduğu üzere, Ramazan ayı aziz Kur'an'da adı anılan tek aydır. Yüce Rabbimiz, sadece onu Kur'an'da anmakla kalmamış, belirtilen ayetle aynı zamanda Ramazan'ı oruç ayı olarak belirlemiştir. İşte, bu sebeple,
Müslüman milletimizin kültüründe Ramazan ayı " On bir ayın sultanı" olarak kabul görmüş, güzel bir şekilde yaşanmaktadır. Ramazan ayında gök sofraları açılır, melekler nüzül eder, akabinde şeytanlarda mü'minlere tebelleş olmazlar.
Ramazan ayı berekettir, erdemdir, ziyafettir, zarafettir. Bu ayı, ruh ve nefis için birey ve toplum için takvadır, her türlü şerden, kötülükten korunmadır. Çünkü, Ramazan ayı, selâm ayı, selâmdır, selamettir, esenliktir, dinginliktir, olgunluktur, kardeşliktir, dayanışmadır, yardımlaşmadır ve elimizdekini paylaşmadır.
Diiğer taraftan, mübarek Ramazan ayı , birliktir, bir olmadır, safların sıklaştırılması, omuz omuza vermek, kötü alışkanlıklara son vermek, sigara, alkol ve her türlü menhiyyatı elimizin tersi ile itmektir. Gııybet kapısını kapatmak, yaklaşmamak, tecessüsten uzak durmaktır.
Netice olarak;
Ramazan ayı, mü'minler için bir fırsat, rahmet ayıdır. Yardımlaşmanın, zekat vermenin, fıtra ibadetini icra etmenin mevsimidir. Böylesi bir ay, aziz Kur'an emri üzere yaşanırsa, Allah'ın " isar" emri yerine getirilirse, fakirler doyacak, sailler, dilenciler toplumun üzerinde yük olmayactır.
Ramazan ve oruç sayesinde, nefisler dizginlenmiş olacak, her türlü edepsizlik, hırsızlık, nahoş davranışlar olmayacaktır. Orucun, bir anlamı da nefisleri dizginlemek, hırsızlığı, yalancılığı önlemek, eşitlik sağlamaktır.
Oruç sayesinde, zengin, fakir arasında uçurum olmayacak, herkes, açlığın, aç kalmanın ne olduğunu bizzat nefislerinde yaşayarak, infakla, zekatle, sadaka ile yardımlaşma kapıları sonuna kadar açık kalacaktır.
Ramazan mektebi sayesindedir ki, yılın diğer on bir ayında da bu hayır kapısı açık kalacak, kat'iiyyen kapanmayacaktır. Çünkü, Müslümanlar, Ramazan mektebini bitirmiş Allah'ın emri üzere hareket ederek, toplumsal kurtuluşa imza atmış olacaklardır.
Dolayasıyla, Ramazan ayımız mübarek, orucumuz mübarek ve kutlu, her türlü infak ve iftarlarımız, sahurlarımız bereketli olsun!.. Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın