Ölülerin Ardından Kur'an Okumak Doğru mudur?
ÖZELLİKLE, RAMAZAN AYINDA ÖLÜLERİN RUHU İÇİN KUR'AN OKUMAK DOĞRU MUDUR?.. -1-
" Siz ey iman edenler! Oruç tııpkı sizden öncekilere olduğu gibi size de yazıldı, belki bu sayede takvâya erersiniz." ( Bakara sûresi, âyet 183)
" farz kılındı" dolayısıyla : insanın ve insanlığın çağları aşan yazgısı kılındı. Bu âyet, İslâmî hükümlerin zamanlar ve zeminler üstülüğüne dikkat çekmekte ve tüm semavî şeriatların ortak noktalarından birinin de oruç olduğunu ortaya koymaktadır.
Oruç insanlığa açılmış ilâhî bir kredidir. Bu yüzden oruç tutan bir mü'min, insanlıkla yaşıt bir kervana dahil olmuştur. Bu cümle orucun gerekçesini teşkil eder. Zira oruç aç kalmak değil, ruhu beslemektir. Oruç tutmak kendini tutmaktır. Oruçla başını dik tutmak, imanını diri tutmaktır.
İbn Abbas ve Hz. Aişe'ye nisbet edilen yutavvikûnehu okuyuşuna göre anlam " onu tutmakta zorlanan" şeklinde olur. Yine İbn Abbas'tan nakledilen ve meşhur okuyuşun aynı olan rivayetlerde yutîkûnehû' ya verilen anlam ile yutavvikûnehû'ya verilen anlam aynı kabul edilmiştir. " ( Kur'an meali)
Müslümanların hayat menbaı olan aziz Kur'an; dirilere ruh, canlılık, moral verecekken, ne yazık ki, bu özelliği göz önünde bulundurmayıp tamamen, mezarlıklara, ölülere okunur olmuştur. Oysa,
Mezar başlarında ölüye okunan faiz ayetleri, nikah ayetleri, dünyaya müteallik emirler tamamen dünya işlerini, Müslümanların dünyada İslam'a göre yaşamalarını emreder iken, kabir seviciler, kabirde Kur'an okumaya meraklı olanlar tarafından, Kur'an-ı Kerim, adeta mezarlık kitabı haline getirilmiştir. Dolayısıyla;
" Kur'an, Ramazan ayında indirilmiştir. Kur'an'la Allah bu ayda sıhhatli ve mukim olan Müslümanlara bir ay oruç tutmayı farz kıldığını bildirmiştir.
Fakat Kur'an'ı okumak ve okutmak ne Ramazan ayına has bir ameldir, nede Kur'an ölülerin ruhuna okunmak gönderilmiştir. Allah, Kur'an'ın gönderiliş amacını şöyle açıklıyor:
" Biz ona ( Muhammed'e) şiir öğretmedik. Zaten bu ona yakışmazdı da. Onun getirdiği sade bir öğüt ve apaçık bir Kur'an'dır. " ( 36/69)
" ( Onunla) diri olanları uyarsın ve kafirler de cezayı hak etsinler diye." ( 36/70) Bu ifadelerin, daha çok ölüler için okunanYasin suresinde olması ne kadar manidardır.
Dirilerin uyarılmasını isteyen Kur'an'ı ölülere okumak, Kur'an'ın gönderiliş maksadını göz ardı etmek olacaktır Allah onu yaşayanların Kur'an'la öğütlenmesi için gönderdiğini defaatla vurgulamaktadır. Kamer suresinde de bu ifade dört defa tekrarlanmaktadır. " ( Müsl. Sorunları, H. Bülbül, sayfa 127-128)
Bir Kur'an araştırıcısı ve hasbelkader kırk yılını bu işe vermiş biri olarak, bendeniz, camilerde, evlerde vesair yerlerde Kur'an okunmasına, hatimler inidrilmesine, Yasin'ler kıraat edilmesine karşı biri değilim.
Ancak, anlamadan indirilen hatimlere, içeriği anlaşılmadan devrilen Yasin'lere, sadece ölülerin ruhları için okunan binbir hatimlere, veya hiçde okumasını bilmeden " sende yaprak çevir sevap kazanırsın" denilmesinden dolayı ha bre Kur'an yapraklarını çeviren insanların eylemlerine, anlayışyarına karşıyım.
Diyanet İşleri Başkanlığımız; keşke okunan hatimlere, okunun Kur'an'lara bir veçhe, bir şekil vermiş olsaydı. Yani, hatim okuyan hoca efendilerin, her okumuş olmdukları ayeti kerimelerin de mealini, kısa kısa tefsirlerini takip eden , dinleyen cemaatlere izah etmiş olsalardı daha iyi olmaz mıydı?
Örneğin, Ramazan ayı içerisinde bulunuyoruz. Kimler oruç tutmayabilir, kimler tutar, oruç tutamayan yaşlılar ne yapmalıdır? Fidye verecek güçleri olanlar fidye verir iken, veremeyen fakir, yaşlı hastalar ne yapacaklardır?
Gibi sorulara, İlmihal kitaplarından, ziyade Kur'an'dan hem hatim yaparak, hem tefsir yapmış olsalardı, sanırım, yeiinde ve zamanında bir hayırlı amel yapmış olurlardı.
Hani, kimi cemaatler, hızlı Teravih namazı kıldıran imamların peşlerinde teravih namazını kılmayı arzu ederler. Halbu ki, hangi namaz olursa olsun., farz, vacip ve nafile namazlarda mes'elenin özü, tadili erkân değil midir? Yat kalk, yat kalk! yapılacaksa, teravihi kılmamak daha ahsen değil midir?
Sonuç yerine;
Kur'an'ın gönderiliş amacı, dirilerin hayatlarını düzene sokmak, batılı terkettirip, haeyat nizamı İslam üzere yaşatmaktır. Tabii ki, bunu da aziz Kur'an sağlamış olacaktır.
Yaşamış olduğumuz hayatta Kur'an bir öğüt olduğuna göre, ölüler için anlamadığı bir metni okuyarak, duymayanlara, işitmeylenlere duyurmaya ve iştitrmeye çalışmak, ne tür bir akıl ve idrak sapma olayıdır?
Heer alanda, bilhassa Ramazan gece günlerinde, kafa sallayarak, eğilip bükülerek, kimi zaman hüzünlenerek Kur'an okuyanan Müslümanın bunları akletmesi, düşünmesi ve dünyevi hayata yönelik çalışmalar yapması gerekmez midir?
Hafız efendi, yanık sesiyle hatim okumakta, bizim dinleyen, onu takip eden kardeşimizde kafasını sallayarak, omuzlarını çökerterek onu dinlemektedir. Sorduğmuzu zaman niçin böyle yapıyorsun dediğimizde? Ölüleri kurtarmak için demektedir. Oysa,
Yaşayan ölmüş diriler, ölülerden farkı olmayan kimseler diriltilmeye daha layık iken, biz kim oluyoruz da, ölüleri kurtarma eylemine kalkışıyoruz? Zaten, ölmüşün, hayrı, hasenatı , salih amili var ise, senin, benim ona yardımcı olmaya hiç ihtiyacı bulunmamaktadır.
Lakin, ölmüşün; müsbet anlamda bir değil, yüzlerce hafızı kelam da gelmiş olsa, her dem, her an, hatimler de indirilmiş bulunsa, o ölmüşü kurtarmaları mümkün değildir. Rabbim!.. Bizim, eğri- büğrü Kur'an anlayışımıza acısın, bizleri Kur'an yoluna çevrilmemizi lütfetsin!.. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın