Namazlarda Tahiyat ve Kunut Dualarını Okumak
" Eğer kullarım sana Benden soracak olurlarsa, iyi bilsinler ki Ben çok yakınım. Bana dua edenin çağrısına hemen karşılık veririm. Öyleyse onlar da Bana karşılık versinler ve Bana tam güvensinler ki, hak yoluna yöneltilsinler. " ( Bakara sûureesi, âyet 186)
Malum olduğu üzere, dua etmek, duaya durmak yüce Allah'la kulun konuşmasıdır. Allah Rasulü , duanın önemini şöyle izah eder:
" Allah katında duadan daha üstün bir insan davranışı yoktur." ( Tirmizi). Bu kadar büyük ve ölümsüz bir hakikati bu denli sade ve yalın bir dille anlatmak ancak kelam-ı ilâhiye mahsus bir özellik olsa gerek.
Bilindiği üzere, namazlarda tahiyyat ve kunut dualarını okumak, İslam'ın ilk günlerinden beri Müslümanlar tarafından okunmakta, mezheplere göre de hükmü vaciptir.
" Bu noktadan hareketle şunu söylemek mümkündür. Bir konuda birden fazla okunabilen bir dua varsa ve bunların her biri Peygamberimize dayandırılıyorsa bu demektir ki bu dua vahiy değil peygamberimizin tercih etmiş olduğu bir dua metnidir.
Bunun aynıyla bir kimse tarafından tercih edilmesi söz konusu olduğu gibi, edilmemesi de söz konusu olabilir. İşin tabiatına uygun olanı budur. İnsanların içinde bulunduğu durum, ihtiyaç, ruh hali daima değişik olacağından Allah Teala bile " kolayınıza geleni okuyun" buyururken, Peygamberimizin insanları bir metne mahkûm etmesini düşünmek abesle iştigal olacaktır.
Bizdeki sıkı aile eğitiminin sonucu olarak henüz küçük yaşlarda ezberletilen bu dualar Kur'an metni gibi görüldüğünden biraz garip karşılanmaktadır. Netice kulun Rabbine yönelerek ondan bir şeyler istemesinden ibarettir. " ( İktibas, Ağustos 2009, say. 56)
İsterseniz, iki meşhur dua olan Kunut dualarının anlamlarını arzsedip, okuyucularımızı bilgi sahibi etmek istiyorum:
" Allah'ım! Senden yardım isteriz, günahlarımızı bağışlamanı dileriz. Razı olduğun şeylere hidayet etmeni isteriz. Sana inanırız, sana tevbe ederiz. Sana güveniriz. Bize verdiğin bütün nimetleri bilerek seni hayır ile överiz. Sana şükrederiz. Hiçbir nimetini inkar etmez ve onları başkasından bilmeyiz.Nimetlerini inkar eden ve sana karşı geleni bırakırız."
" Allah'ım! Biz yalnız sana kulluk ederiz. Namazı yalnız senin için kılarız, ancak sana secde ederiz. Yalnız sana koşar vee sana yaklaştıracak şeyleri kazanmaya çalışırız. İbadetlerini severek yaparız. Rahmetinin devamını ve çoğalmasını dileriz. Azabından korkarız, şüphesiz senin azabın kafirlere ulaşır."
Müslüman Rabbine dua eder iken, içinden geldiği gibi etmeli, araya falancaları, filanca ermişleri sokmamalıdır. Bu dualar, bana Fatiha suresinde geçen " Yalnız sana ibadet eder, yalnız senden yardım dileriz" ayeti kerimesini hatırlatmaktadır.
Kunut duaları, Medine-i Münevvere'de, Bi'ri Maune vak'asından, acıklı olayından sonra okunmaya başlamıştır. Rasulullah (sav), Bi'ri Maune'de şehid düşen Müüslümanlar için sabah ve vitir namazlarında kunut yapmış, daha sonra sabah kunutunu terketmiş, Vitir namazının kunutunu ise bırakmıştır.
Burada bir anımı arzetmek istiyorum: Sanırım 1991 yılı veya 1993 yılı idi. Medine Mescidinde akşam namazını imama uyup kılarken, imamın son rekatta daha secdeye varmadan dua etmeye başladığını yaşamış oldum.
Mescid-i Haram imamı, duayı o zaman yaşanmakta olan Bosna-Hersek Müslümanlarına ayırmış, Sırp kafirlerini kınamış, onların cehenneme dahil olmasını istemiş, yapmış olduğu duada uzun uzadıya ağlamakla beraber dua iniltilerle bitirilmişti.
Bi'ri Maune olayı ki, yürekleri dağlayan, halen yeni yaşanmış gibi sinelerimize kor ateşler düşüren bir acıklı vak'adır. Ashab'ın önde gelen hafızlarının, Kur'an muallimlerinin bir tuzakla davet edilip, pusuya düşürüldükleri, topluca şehit edildikleri bir olaydır.
Sonuç yerine;
Kunut dualarının anlamını her Müslüman bireylerin bilmesi, düşünmesi ve ona göre amel etmesi lazımdır. Küçükken, daha hafızlığa çalışırken, hafız hocanın, yaşlı insanlara bu duaları öğretmek için neler çektiğini aynen hatırlamaktayım.
Köy camiinde, akşam-yatsı arası yanan sobanın etrafına yaşlı, ümmi insanlar toplanırlar, bu müthiş duaları ezberlemeye çalışırlardı. Bir keresinde, yaşlı bir amca " Yevme yegûmul hisap" diyecek yerde, dili telaffuz edemediği için " yoymiyel koymıyal hesap" dediğini aynen hatırlıyorum.. Tümünün makamları cennet olsun!..
Dolayısıyla, günümüz dünyasında, her Müslümanın ayetlerin, duaların arapçasının yanı sıra,. türkçe anlamlarını da öğrenmesi, ne diyor, ne buyruluyor diye düşünmesi lazımdır.
İmamı Azam Ebu Hanife'ye göre, vacip hükmünde olan kunut dualarını bol bol okumalı, içeriğine dalmayı, ibadetlerde, hiç bir aracıya, şefaatçıya, ermişe, erene, veliye, mehdi'ye, mesih'e fırsat vermemeli, onlardan her hangi bir istimdat ve yardım beklememeliyiz. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın