MÜSLÜMANIN TARİHİNDE NİFAK HAREKETLERİ!..
" Hani o imanda sebat eden, zulüm diyarından göç eden, Allah yolunda var gücüyle çaba gösteren ve onlara kucak açıp yardım edenler var ya: onlar gerçek birer müslümandırlar: Onları, engin bir bağış ve görkemli bir rızık beklemektedir." ( Enfâl sûresi, âyet 74)
Nifak'ın sosyo-psikolojik gerekçesi burada, " ferdin iç dünyasıyla dış dünyası arasındaki zıtlığı rol yaparak çözme yolunu seçmesi" şeklinde dile getiriliyor. İki yüzlülüğü tabiat haline getirmiş kimi nifak sahiplerinin buna benzer gerekçelerinin Allah tarafından ciddiye alınmayacağı ifade edilmektedir.
Onun içindir ki, nifak, " bir kapıdan İslam'a girip diğerinden çıkmak", münafık ise " kalbinde küfrünü gizlediği halde diliyle inandığını söyleyen" kimse demektir.
İslam tarihini enine-boyuna incelediğimiz, tetkik ettiğimiz zaman görmüş oluruz ki, ilk nifak hareketi olarak Medine'de münafıkların ortaya çıkmasıyla başlamıştır. Münafıkların organize etmeye çalıştıkları ilk defa, "Mescid-i Dırar" denilen sözde yeri yapmaları ile ortaya çıkmıştır.
Akabinde, İslam'ın biriğini bozmak, müslümanlar arasında kargaşa çıkarmak, huzurun temelini dinamitlemek için yapılan anarşi hareketleri, Hz. Ömer'in şehadeti, Hz. Osman'ın acımasızca katledilmesi bunun örnekleridir.
İslam devleti, Hz. Ömer (ra), döneminde zirveye ulaşmış, hukukta, adalette, eşitlikte, İslam'ın yaşanmasında İslam en parlak, altın devrini yaşamıştır. Böylesi , mümtaz çağı çekemeyen, hazmedemeyen. kıskanan münafıklar, her çareye baş vurmuşlar, İslam'ın dirliğini, düzenini bozmak için, bu iki büyük halifeyi nahak yere şehit ederek. İslam'ın nezih, pak, tertemiz bünyesine ikilik sokarak Hz. Ali dönemine girilmiş, akabinde sıffin ve Cemel yaşanmış, halifelik kavgaları nüksetmiş, senlik, benlik düelloları almış başını gitmiştir.
Hz. Ali (ra)'ın şehadeti, halifeliğin krallığa dönüşmesiyle, İslam'ın bünyesinde o gündür bu gündür derin sancılar, yaralar açmış bulunan Kerbela hadisesiyle Hz. Hüseyin efendimiz gaddarca şehid edilmiş, o tarihten beri Müslümanların göz yaşları dinmemiş, ha bre akar olmuştur.
Kerbela feci olayından sonra, mezhepler türemiş, İslam bin bir çeşit başlılığa dönmüş, Hz. Hasan'ın kısa dönem hilafeti sonuçsuz kalarak, alemi İslam o gündür bu gündür içinden çıkılmaz problemlerle baş başa kalmıştır.
Taa günümüz dünyasına gelinceye kadar. durum gittikçe çirkinleşmiş, kafir, münkir, münafik birbirinden ayrılamaz duruma gelmiştir. Örneğin, Fetö denilen ifrit, ülkemizi kan revan, kargaşa, tedirginlik içerisine sokmuş, kendine inanan garibanları sömürerek ülkemizde nifak çıkarmıştır.
Diğer taraftan, Fetö sahteliğinde olduğu, diğer bir sıkıntı da Deaş denilen çapulçu sürüsüdür. Bunlarda, İslam namına yola koyulmuşlar, ama, ellerindeki delil, iddia, öne sürdükleri plan ve proğramları tamamen sahte olup mevcut huzuru bozmak, Müslümanlar arasında kan, göz yaşı bırakmak için insan kanı dökmektir amaçları.
Maalesef, tarih boyunca nifak hareketleri dur durak bilmeden devam etmiştir. Asr-ı saadet döneminin kutlu zaman dilimleri nifak ehlinin densizliği sebebiyle kısa sürmüş, tertemiz, asil, mümin sahabe-i kiram hazeratı bu mes'ele sebebiyle can vermiştir.
Onların can vermesiyle, kanlarının nahak yere dökülmesiyle, katliam, fitnecilik, nifak hareketleri sona ermemiş, bundan tabii ki, müslümanlar muzdarip olduğu gibi, İslam'da payını almış halende almaktadır.
Netice olarak;
Nifak hareketleri yüzünden, İslam'ın en parlak dönemi olan Asr-ı Saadet çökmüş, kutlu mekanların üzerine üzerine mancınıklarla taşlar atılmış, kadınları mağdur, ırzları payimal olmuştur. Nesepsiz, ne idüğü belli olmayan veled-i zina çocuklar dünyaya gelmiştir.
Ebu Hanife merhumun suçu ne idi ki? Zindanlarda tutulmuş, sonunda şerre alet olmadığı için kodeste şehit edilmiştir. Eminim ki, müslümanlar arasında nifak hareketleri olmasaydı, bu gün İslam'ın çehresi değişik olarak, küfür namına belki de yeryüzünde İslam düşmanları kalmayacaktı.
Hz. Hüseyin'in gövdesinden ayrılmış başı, muhit muhit, şehir şehir dolaştırılmış, o mübarek yüzü, çehresi, dudakları eziyete maruz kalmıştır. Onun içindir ki,
Kan içiciler, kan emiciler dün olduğu bu günde dur durak bilmeden, demeden Müslüman kanı dökmeye devam etmektedirler.Hassan Sabbah artıkları, çeteler yetiştirerek millet meclisini topa tutmuşlar, yüzlerce masumun şehid olmasına, binlercesinin de yaralanmasına sebep olmuşlardır.
Aziz millet yavruları bu sebeple mağdur olmuş, her rükuya, secdeye giden insanımız onlara beddua etmiştir. Siz zannediyormusunuz ki, bu intizarlar, bu kahırlar boşa gidecektir. Vallahi!.. Boşa gitmeyeecek, mazlum milletin ahı onları mahvı perişan edecektir.. Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın