Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

MÜSLÜMAN LİTERATÜRÜNDE ENSAR!...


     " Muhacirler'in ve Ensar'ın önderlik yapan ilklerine ve iyilik yolunda onların izini takip edenlere gelince; Allah onlardan razı, onlar da Allah'tan razı olmuştur.  ve onlar için zemininden ırmaklar çağlayan ebedi kalacakları Cennetler hazırlamıştır. İşte budur büyük mutluluk." ( Tevbe sûresi, âyet 100 ) 

     Muhacirler ve Ensar kimlerdir? Bu kelimeleri her Müslümanın bilmesi, öğrenmesi, çektikleri sıkıntıları öğrenerek, onlara duacı olması bir İslam gereğidir. 

     Muhacir; İmkanların tükendiği yerden imkanların üretileceği yere göç eden Mekkeli müminler. Ensar: Göçmen din kardeşlerini bağırlarına basıp yardım eden Medineli mü'minler.  Muhacir ve Ensar tarihte kalmış olsa da, muhacirlik ve ensarlık İslam cemaatinin yaşadığı tüm zamanlarda ve mekânlarda var olmayı sürdürecektir. 

     " Onlar Allah'tan razı ve memnun olduğu halde Allah da onlardan razı olmuştur."  Zira Allah'ın insandan razı olması, insanın Allah'tan razı ve memnun olmasının sonucudur. Mutluluk tatmine, tatmin aklın gelişimine bağlıdır. Gerçek anlamda gelişmiş akıllar, cennetten aşağısıyla tatmin olmazlar.  Dolayısıyla,

     "Ensar; Müslüman literatüründe ensâr,  Mekke'de zulümden kaçan Hz. Peygamber'i ve muhacirleri Medine'de barındırmak ve korumak suretiyle yardımda bulunan  Evs ve Hazrec kabilelerine mensup sahabe için kullanılmıştır. 

     Cahiliye döneminde sürekli çatışan bu iki kardeş kabile arasındaki  uzun süre devam eden savaş Buâs Harbi'dir. Hz. Muhammed'in Medine'ye gelişi, Ensar'ın bu iki büyük kabilesi arasındaki çatışma durumunu sona erdirdi. 

     Hz. Peygamber, Medine'ye geldikten sonra Mekkeli muhacirler ile Medineli Ensar arasında bir kardeşlik sözleşmesi yaparak, Muhacirler ile Ensarı kardeş ilan etti. 

     Medine'li Müslümanlar, ellerindeki her imkânı muhacirlerle paylaştılar.  Ensar- Muhacir dayanışması sonucunda ticari hayat canlanmış ve Medine'liler Yahudilerin ekonomik egemenliğinden de kurtulmuşlardır. 

     Doğrusu Ensar-Muhacir ilişkisi İslâm kardeşliğinin ideal bir uygulamasıdır. Ensar, Hz. Peygamber ve muhacirleri Medine'ye davet ederek, İslam tarihinin seyrini değiştirmiş ve Medine'de ilk Müslümanları devletinin kurulmasına uygun ortam hazırlamıştır. 

     Hz. Peygamber'in vefatından hemen sonra Ensar'ın, Beni Saîde'de toplanıp Hazrec'in lideri Sa'd ibn Ubâde'yi halife seçme girişimi muhacirlerin ileri gelenleri tarafından engellenmiş ve Benî Saîde'den halife olarak çıkmayı Hz. Ebu Bekir başarmıştı. 

     Benî Saîde olayından sonra Ensar'dan hiç bir kimsenin halifelik ile ilgili bir talebinin olmadığı görülmektedir. Daima Hz. Ali'yi destekleyen Ensar, Hz. Osman yönetimine karşı girişilen isyanda da, isyancılar arasında yer almamıştır. 

     Daha sonra Emevilere karşı Haricî , Alevi ve  Haşimilerin çıkardıkları ayaklanmalara da katılmamıştır. Görülüyor ki, Hz. Peygamber'den sonra Ensar, genel olarak siyasetten uzak durmuş, ticaretle uğraşmış ve dinî ilimlerle meşgul olmuştur."  ( Sahabe dönemi iktidar kavgası, A. Akbulut, sayfa 50)

     Sonuç olarak;

     Ensar'ın; Akabe biatlarını Müslümanlar unutmayacaktır!.. Ensar kitlesi, hiç bir olaya, can sıkıcı, moral bozucu hallere, hadiselere alet olmamışlardır. 

     Verilen emri yerine getirmişler, Hz. Ömer'in, Hz. Osman'ın katledilmelerine karışmamışlardır. Ensar'ın bünyesinden, ne Muaviye zuhur etmiş, ne Yezid palazlanmış, nede Kerbela olaylarına karışmışlardır. 

     Resulullah (sav)'e, Akabe biatlarında vermiş oldukları sözü yerine getirmişler, o biatlerden sonra; İslam'a sadık kalarak, Kureyş'lilere ev sahipliği yapmışlardır.

     Ensar; Kureyş'lileri kabul ederek, İslam'ın hatırı için, Resulullah (sav)'in akrabaları oldukları için evlerinde barındırmışlar, ekmeklerini iki parça ederek bir parçasını kendi hanelerine ayırmışlar, diğerini misafir ettikleri Kureyş Müslümanlarına ikram etmişlerdir. 

     Benî Saîde'de planlamış oldukları " halife; bir Ensar'dan olsun, bir Kureyş'ten olsun" yanlışlığına hemen son vererek, böylesi bir hatanın kurbanı olmamışlardır. 

     Son söz olarak, günümüz dünyasında, Ensar'ın yardımlaşması gibi bir yardımlaşma anlayışına ihtiyacımız bulunmaktadır. Böylesi  bir anlayış hayata geçirildiği an görülecektir ki, ne Sünnilik kavgası, ne Alevilik sürtüşmesi, nede fırkalar, cemaatler ve Feto düzenbazlığı olmayacaktır.. Selam ve dua ile..

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın