MİLLÎ ŞEHİDİMİZ,
MİLLÎ ŞEHİDİMİZ, BOĞAZLIYAN KAYMAKAMI KEMAL BEY!..
Her yıl 24 Nisan günleri geldiği zaman, hemen aklıma sözde Ermeni soykırımı, çekilen acılar ve bilhassa milletçe bizleri o gündür bu gündür derin üzüntülere boğan mazlum şehid Boğazlıyan Kaymakamı Kemal bey gelmektedir!..
Maalesef, ülkemiz; bu konuda yalnız bırakılmış, hiç bir İslam ülkesinden bile destek, yardım görmemiştir. Oysa, tarihi kayıtlar, belgeler, bilgiler, eldeki vesaik ve deliller incelendiği vakit görülmektedir ki, Müslüman Türk insanı yapmış olduğu iyiliğin, himaye etmiş olduğu Ermeni insanlarının hışmına uğramış, 1915'lerden beri yalan, iftira, suçlama, tedhiş,terör ve komplo ile karşıya karşıya kalmıştır.
Sekiz asırlık dostluk, neredeyse akrabalık denilecek durum, bir çırpıda, emperyal devletlerin oyun bozmasıyla inkıta uğramış, dostluğun, hısımlığın yerini düşmanlık, nefret, kin gütme düşüncesi almış başını gitmektedir.
Hatta, süper ülkelerinden tutunda, en basit, en küçük ülkelere varıncaya kadar, böylesi kabuk bağlamış, unutulmuş yarayı deşer olmuşlar, didiklemişler, kurcalamışlar ve vardıkları karar: Türkiye Devleti; Ermenilere karşı soykırım işlemiştir suçlamasıyla suçlamışlardır. (!)
Fransa'nın Cezayir soykırımı unutulmuş, Alman Hitleri'nin Yahudilere karşı toplu katliamları, yakmaları, yıkmaları bir taraf edilmiş, İspanya'nın Yahudilere ve Müslümanlara karşı tandırlarda yakma seansları bir taraf edilmiştir.
ABD. Meclislerinde " Ermeni soykırımını" dillerine pelesenk ederler iken, kendilerinin yerli Kızılderililere ve sair insanlara karşı işlemiş olukları cürüm, vahşet, yok etme, nesillerini tüketme eylemleri alkışlanır olmuştur.
Veya Rusya'nın, Plevne'de; 200 yüz bin Türk askerine karşı katliamı, günahı, cürmü ve vahşeti kat'iyyen gündem oluşturmamıştır. Ermenistan'ın Azerbaycan'daki Hocali katliamı hiç bir zaman hatırlara gelmemektedir.
Yine Ermeniler'in, ülkemiz içerisinde, Van, Muş, Elazığ ve bilhassa K. Maraş Zeytun ılıcasındaki katliamları, yakmaları, yıkmaları, Binbaşı Süleyman beyin Ermeni katillerce şehid edilmesi, dünyanın hiçde dikkatini çekmemiş, sorup soruşturan da olmamıştır..
Millî şehidimiz Kaymakam Kemal bey!..
Şehid Kemal bey; bir Osmanlı memurunun oğludur. Yozgat-Boğazlıyan da, kendisine verilen " tehcir" görevini bihakkın yerine getirmiş, hiç bir Ermeni insanının kılına bile zarar verilmemiştir.
Ama, talihsizliğe bakınız ki, bir suçlu, bir günahkâr bulunacaktı ve bulunmuş oluyor. Emperyal devletlerin bastırmasıyla, alel usul mahkeme edilerek 10 Nisan 1919'da İstanbul Beyazıt meydanı'n da idam edilmiştir. Makamı cennet olsun, nur içerisinde yatsın!.. Ve Kemal bey şehid edilmeden önce savunmasında şöyle diyor:
" Ben aldığım emri yerine getirdim. Sürgün edilenlere insanî şekilde davrandım. Süngü bağlamadım. Vicdan azabı duymuyorum. Kimsenin ölümü için emir vermedim."
Şehid edilmesinden iki yıl sonra, Gazi Mustafa Kemal Başkanlığındaki Türkiye Büyük Millet Meclisi, tarafından " MİLLî ŞEHİD" ilan edilir.
Tarihin hayırla, rahmetle kaydettiği General Fahrettin beyde, " Tehcir" hadisesini titizlikle yönetmiş, hiç bir kimsenin burnunu bile kanamasına fırsat vermemiş ve Ermenilerin Suriye'ye tehcirleri sağlanmıştır.
General Fahreddin paşa, iki yıl yedi ay, Medine müdafiinde, hiç bir zaman korkmamış, haktan, hukuktan ayrılmamış ve yine Malta'da sürgünde iken, Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın himmet ve yardımlarıyla öz yurduna kavuşmuştur.
Dolayısıyla, Müslüman Türk milletinin " Tehcir" harekatını öğrenmek isteyenlerin Zeytun'daki katliamları araştırması, incelemesi, vicdanları sızlatan masumların ne şekil Ermeni kahpelerince şehid edildiklerini bilmesi lazımdır.
Netice olarak;
Kaymakam Kemal beyin, şehadeti, bu gün bile bir asrı geçmesine rağmen, halen yürekleri acıtmakta, kalpleri dilhun etmektedir.
Ama, milletçe yapmış olduğumuz bir husus bulunmaktadır. Emperyal güçler; olmamış bir "tehcir"i varmış gibi göstererek, dünya milletlerini kandırırken, biz ne yapmaktayız? Dünyanın en zalim kanlı terör örgütlerini, yani, Taşnak'ı, Hınçak'ı, PKK'yi kime, kimlere duyurabildik? Halbu ki;
1915 " Tehcir" diye yaftalanan iftira gününden önce vuku bulan, 1890 Erzurum, Kumkapı ; 1892-1893 Kayseri, Yozgat, Çorum ve Merzifon kanlı olayları, 1894 Sasun isyanı, Babiali gösterisi ve aynı yıllarda işlenen Zeytun cinayet ve vahşeti!..
1896'da Van isyanı, Osmanlı Bankasının işgali,1903 ikinci Sasun isyanı, 1905'te Ulu Hakan'a suikast girişimi, 1909'da başlatılan Adana isyanları, hasılı bu olaylarda binlerce masum Türk şehid olur iken, millet olarak biz, bilgileri ile, belgeleri ile , arşivleriyle insanlığa duyuramadık, sessizliğimiz halende aynen devam etmektedir.
Son söz olarak; millet olarak bu hususta sesimizi duyurmalı, tüm dünya Baykuşlarının yüzlerine belgelerle, bilgilerle tükürmeliyiz. Tükürmeliyiz ki, onlar, vahşete destek verdikleri için, katliamlara alışık oldukları için " dindaşlık" hevesi ile mes'elelere yaklaşmaktadırlar.
Rabbim!.. Milli şehidimiz Boğazlıyan Kaymakamı Kemal beyin ve Süleymanlı beldesi kumandanı Binbaşı Süleyman beyin ve tüm şehidlerimizin mekan ve makamlarını cennet eylesin.. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın