MilletçeBarış ve Huzur Nasıl Sağlanabilir?
"..... Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun ve aranızdaki ilişkiyi düzgün tutun. Bir de Allah'a ve Elçisi'ne kulak verin. Tabi ki, gerçekten inanıyorsanız eğer!". " ( Enfâl sûresi, âylet 1 )
Ne yazık ki, neslimiz, gelişen teknoloji, teknik alet ve adavetler karşısında sınıfta kalmış durumdadır. Telefon, internet ağları, facebook , Tvitter, instagram ağları sebebiyle, kayda değer, hayra alamet bir yön ve yöntem sergilemiyor.
Evlilikler, Allah emirleri, sünnet üzere tanışmalar, kaynaşmalar tamamen zikredilen ağlar aracılığıyla sokağa taşınmış, delikanlılar, geçici, sürekli olmayan zevklerin, sevdaların girdabında kendilerinden geçmekte, sonra da bıkkınlık neticesi tez zamanda birbirlerini terketmektedirler.
Diğer taraftan, politik arena, mezhep düelloları, sen ben kavgaları almış başını gitmekte, insanmız arasındaki uçurum gün geçtikçe açılmakta, tehlikeli boyutlara ulaşmış durumdadır.
Yani, tüm bu olumsuzlukların yanı sıra, hakkı savunacak, hakkın emirlerini duyurarak hasbi bireyler sanki göğe çekilmiş, yeryüzünde rast gelinmez olmuştur.
Siyaset denilen politika sos vermektedir. Ülke menfaatı, millet hatırı, din kardeşliği, millet ve memleket hayrı için bir noktada birleşme, kaynaşma, dayanışma unutulmuş, tamamen edebi eserlerin satırlarına terkedilmiştir.
Din sahasında da, birlikten, beraberlikten, bütünlükten söz etmek mümkün değildir. Tarikatlar, kendi bildikleri yöntem ve usullerle birbirlerine saldırmakta, boğuşmakta ve mürid kaçırma, kotarma işleri ile meşgil olmaktadırlar.
Tarikat liderlerinin ayakları bir türlü yere değmemekte, sürekli ve daima ufuklar ötesinde, sahte nümayişlerine Mesih, Mehdi, Hızır, gelecek kurtarıcı safsataları ile kapış kapış bir yarış içerisindedirler.
Tüm bu menfi çalışmalar içerisinde, Diyanet İşleri Başkanlığı kısmen de olsa, ilmi, Kur'anî, Nebevi çalışmalar yapmış bulunsada, bu durumda devede kulak misali kalacaktır. Ölülere telkin, mevlid okumalar, anlamsız hatimler, binbir hatimler sebebiyle gönüller alınmaya çalışılmakta, günü birlik sözde çalışmalar milletimizi oyalamaktadır.
" Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı yapışın ve birbirinizden ayrılmayın! Ve Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman iken kalplerinizin arasını uzlaştırdı da , O'nun lütfu sayesinde kardeşler oldunuz. Ve siz ateşten bir çukurun kanerındaydınız da, sizi oradan kurtardı. İşte bu şekilde Allah size mesajlarını açıklar ki doğruyu bulasınız. " ( Al-i İmran sûresi, âyet 103)
Bu ayeti kerimeden ve Nebevi haberlerden şunu idrak etmemiz mümkündür. Allah Rasulü, bu ipin Kur'an olduğunu söylemiştir. Vahdet, sosyal tevhid, tevhid akidevî vahdettir. Doğal oılarak da tefrika da, ayrışmada, çekişmede, cedelleşmede sosyal bir şirk olmaktadır.
Hasılı, milletin birliği için, toplumun sekinet ve huzuru adına, bu milleti seven, bu topraklara aşık her ferdin birleşmeye, dayanışmaya, millet bütünlüğüne değer vererek kol ve kanatlarını sonuna kadar açması bir zorunluluktur. Aksi halde,
İçerisinde boca olduğumuz bir hayat, varlığını sürdürmeye, tehlikesini, pisliğini, rezalet ve reziletini sergilemeye devam edecektir. Tabii ki, bundan da, bir kısım kurtarıcı rolündeki Feto gibi, sair tarikat erbabı gibi hödükler bu durumdan istifade edecek, milleti söğüşlemeye devam edecettir.
Sonuç yerine;
Barış ve huzurun getirilmesi, var olması uzak mesafeda değildir. Her aklı selim sahibi insanımızın, kendi gücü nisbetinde kollarını sıvamaları, din gönüllüsünden istifa etme yollarını araştırmalı ve aramalıdır.
Başta Diyanet kurumu, İlahiyatlar, emekli ve emekli olmayan Müftüler kollarını sıvamalı, ellerini taşın altına sokarak canları yanarcasına barış ve huzurun idamesi için sayü gayret göstermelidir.
Camii kürsüleri, minber ve mihrabları boş bırakılmamalı, hakkın gür ses ve sadası millet huzuru, barışı, dayanışması için çın çın ötmelidir. Hakkın gür sesi ve sadası yankı yaptıkça baykuşların, sivrisineklerin vızıltıları duyulmayacak, ne Fetö anarşizmi, nede sair tarikat bezirganlarının milleti soymaları, iffetine dokunmaları olmayacaktır.
Yeter ki, Kur'an yolundan gidilmeli, onu en büyük metod kabul etmeli, Resulullah'ın örnek ve önder yaşantısı milletimize güzelce anlatılmalı ve yaşanması için gayret edilmelidir.
İşte, o zaman görülecek ve müşahade edilecektir ki, barış ve toplum huzuru sağlanmış, her bireyimiz kendisini Kur'an'ın engin sahillerine atmış olacaktır. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın