MEVLİD-İ NEBİ
MEVLİD-İ NEBİ DE; RESULULLAH (sav)'İ, ANMAK MI, ANLAMAK VE YAŞAMAK MI?.. (1)
" De ki: " Eğer siz Allah'ı seviyorsanız beni izleyin ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın! Zira Allah çok bağışlayandır, eşsiz merhamet kaynağıdır." ( Âl-i İmrân sûresi, âyet 31 )
" De ki: " Allah'a ve elçisine itaat edin! Yok eğer itaatten yüz çevirirseniz, iyi bilin ki Allah nankörleri sevmez." ( Âl-i İmrân sûresi, âyet 32 )
Âl-i İmrân sûresi, 31 nci ayetten şunları anlıyoruz:
" Muhabbet mahlukat ağacının tohumudur. Eğer Allah'ı seviyorsanız, bunun bedeli Elçi'yi izlemektir. Allah'ı sevenden Allah'ı izlememesi istenmemiştir. Zira yerde yürüyenler iz bırakır ve iz bırakanlar izlenirler. Bu yüzden peygamberler insanlardan seçilmiştir." ( Kur'an meali, M. İslamoğlu,say.110)
Malum olduğu üzere, 19 Kasım 2018 günü Mevlid gecesidir. Şimdiden hazırlıklar yapılmaya başladı, seçkin, sesi güzel, hitabeti mükemmel hoca efendiler, gerek camilerde, gerekse Tv.larda, geceyi kutlamak, kitleleri meşgul etmek, insanları ruhen, manen (!) tatmin etmek amacıyla ilahiler okuyacak, mevlid kıraat edeceklerdir.
Maalesef, yıllardan, asırlardan beri mes'elenin hurafi tarafına bakılmadan, incelenmeden, düşünülmeden bu geceler kutlanmış, halen de kutlanmaya devam edilecektir.
Daha önceleri, 14-20 Nisan tarihleri arasında kutlanan " Kutlu Doğum Haftası", işin içerisinde Feto parmağı vardır zannıyla terkedilmiş, şimdilik sadece bir gece olarak kutlanmaya, tes'id edilmeye devam edilmektedir. Oysa;
" Peygamberimiz bir Müslüman için sadece bir " anı" değilse, Kutlu Doğum münasebetiyle içinden geçilen şu günlerde ki etkinlikler de, " Dostlar beni hatırlasın" türünden bir " anı"ya dönüştürülmemelidir.
Diyanet'in yuvarladığı küçük kar topu, büyüdü büyüdü kocaman bir dağ oldu. Günlere, haftalara sığmadı. Kutlu Doğum Haftası olarak başlatılan merasimler, Nisan'ın tamamına yayıldı, Nisan neredeyse kutlu doğum ayı haline geldi. Camilere sığmadı. Salonlara, hatta statlara taştı.
Bu yıl kutlamalar isim değiştirdi. Anlamlı bir jestle " Kutlu Doğum Haftası" artık " Peygamberler Haftası" olarak kutlanacak. Geçen yıl Danimarka'da ortaya çıkıp bir çok Batı başkentinde yayımlanan çirkin karikatürler, insanlığın son adası olan Hz. Peygamber'i dünyanın gündemine oturttu. Bu iş âdeta, cüzi şerle murad olunan külli hayra dönüştü. Müslümanların âlemlere rahmet Hz. Muhammed'le olan irtibatları tazelendi.
Batı, Müslümanların verdiği tepkiyi anlamadı. Biz de Batı'nın anlamayışını anlamadık. Bunun temelinde, Hristiyan Batı'yı peygamberli saymamız yatar. Oysa, Hristiyan Batı ( ateist Batı'dan söz etmiyorum) bizim inandığımız anlamda bir " peygamber tasavvurundan" yoksundu.
Onlar Hz. İsa'yı tanrılaştırdıkları günden beri peygambersizler. Teslise inanan birinin inancında peygambere yer kalmamıştır. Onun için de, peygamberli bir dini, toplumu ve ferdi anlayamıyorlar.
Biz Müslümanların peygamber sevgisini de anlayamadılar. Hatta geçmişte Hz. Meryem'e yönelik Batı'da ortaya çıkan çirkin davranışlara Müslümanların tepki göstermesini de anlayamadılar. Zaten bu, karikatür terbiyesizliği münasebetiyle girdikleri " Siz de İsa için aynısını yapın, ödeşelim" tavrından anlaşılıyordu. " ( Kelimeler, M. İslamoğlu, sayfa 40-41)
Netice olarak;
Asıl mes'ele, böylesi gün ve gecelerde, Resulullah (sav)'i anlamak, ona vahyedilen Kur'an mucizesini hayata geçirmek gerekir. Yoksa, körü körüne, bilinçsizce , na'tlarla, ilahilerle, mevlidlerle, kasidelerle anmak, Resulullah (sav)'i anlamak ve onun sünnetini yaşamak hiç değildir.
Böylesi gün ve geceleri fırsat bilerek, elde Kur'an, kalp ve gönülde onun vermiş olduğu coşkuyla, heyecanla hayatımızı sünnete uydurmak zorundayız.
Dolayısıyla, böylesi gün ve geceler, Peygamber'i, kim daha çok övecek, medhü sena edecek zaman dilimleri değildir. Zaten, bir faydası olmayacaktır. Bu zamana kadar; " Mevlidi Nebi" gece ve günleri adına yaptık da ne oldu?
Bilinçsiz, bilgisiz kitleler " Ah" " Vah" ettiler, bizlerde onunla, o tür iç çekişmeleri ile insanları hoşnud ediyoruz zannıyla kendi kendimizi tatmin ettik. Mevlid gecesine kadar, bu tür yazılarım devam edeceğinden, şimdilik okuyucularımı selamlar, dualarını beklerim..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın