Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

MEGAFON İĞNESİNİN TAKILIP KALMASI!... 

     Yazıma serlevha yapmış olduğum husus anlamayarak, kalplere inmeden okunan, sadece sese odaklı Kur'an okumalardır. Tabii ki, mihrabta, sair yerlerde güzel sesleriyle Kur'an okumakta olan dostlarımızı kınamadan, rencide etmeden konuyu izah etmek istiyorum: 

     Ne yazık ki, arzetmiş olduğum husus, el'an, halen camilerimizde bizzat yaşanmaktadır. Hafız efendiler güzel kıraatları ile, tatlı nameli sesleriyle Kur'an okumaktalar ama, insanmızın Kur'an'dan anladığı, hayatına enjekte etmiş olduğu sıfırın taa kendisidir. 

      Aziz Kur'an; yeryüzünde en çok okunan, talim edilen bir kitaptır. Ama, insanlar, onu anlamadan, anlatılmadığı için dinleyenler, gönülden, kalpten huşu ile kulak verenler bu okuyuştan nasiplenmemekte, güzel sese kulak kabartılarak öylece asırlar, yıllar  seneler geride kalmıştır

       Çağımız; Kur'an'la buluşma, onu anlayarak ve anlatılanları dinleyerek yaşama çağıdır. Öylesine, bu güne kadar olduğu gibi, yaşandığı gibi bir anlayışı temelden değiştirmek, bilmek, anlamak zamanıdır. 

      Haamdü sena olsun ki, camilerimiz Kur'an karileri ile dop doludur. Tahsil yapmış, Kur'an üzerine eğitim almış muhterem insanlarla lebaleptir. Onların çoğalmasından, camileri doldurmalarından medarı iftihar ediyoruz.

     Lakin, muhterem kariler, okumuş oldukları aziz Kur'an'ı insanlara uluştırmakta sınıfta kalmışlardır. Merhum E. Özkan beyin dediği gibi, megafonun iğnesi megafona sanki takılı kalmış gibidir. 

     Okuyoruz, okuyoruz, lakin, aziz Kur'an'ı dinlemekten. sesten yararlanmaktan öte bir eylemimiz olmamaktadır. Okunan Kur'an'ın hayatımıza yansımasını gerçekleştiremiyoruz. 

     Bir örnek vermek için şu anımı yazıyorum: 2022 yaz tatilim sırasında Afşin Ashab-ı Kehf Külliye camiinde hafızlık merasimi icra edilmişti. İstanbul'un meşhur hafızlarından bir kardeşimiz özel olarak davet edilmişti. Yapılan merasime güzel sesiyle manen huzur vermiş oldu.

     Şahsen benim gönlüm bu güzel sesin yanı sıra, okuduğu aşri şerifin de Türkçe mealinin yapılması idi.. Ama, bu güzel sesten sonra, mes'ele sona ermiş oldu. Zaten, genellikle yapılan tüm bundan ibarettir... 

       Maalesef, bin yıldan bu yana böylesi okuyuş tarzımız, adetimiz bir türlü değişikliğe uğramadı. İnsanlar, hürmetle, aşkla, şevkle dinlediler, okumaktalar ama, Kur'an'ın anlamı yönüyle sınıfta kalmaktayız. Hep böyle olmuş, olmaya da devam etmektedir.

      Elimizi taşın altına koyma zamanı gelmiş ve geçmektedir. Başta, Başkanlığımız, Müftü efendiler, tüm tedirginliklerini yenerek bu işe el atmalı, okunan mihrabiyelerin Türkçe'sinin de cemaatlere ulaştırılması sağlanmaktadır. 

       Artık, anlaşılmadan okumalara bir dizayn getirmeli, bir son vermeli, bin yıllık tabuyu yavaş yavaş yıkmalıyız. Çünkü, insanlarımız, haramı, helalı, faizin mahiyetini, tayyibatları, barışı, tüm kerih hususları Kur'an'dan öğrenmeli ve öğreneceklerdir. 

     Hatim merasimlerimiz bile değişmeli, mezarlarda okunan Tebareke, Yasin surelerinin okunması, anlatılması bile değişmelidir.Bunu icra ettiğimiz zaman görülecektir ki, insanların beyin yapılarında bir soru işareti oluşacak, hoca efendileri ziyadesiyle soruyla, sualle meşgul edeceklerdir. 

     Yoksa, E. Özkan merhumun dediği gibi,pılağa takılı kalan iğnenin ha bre plağı döndürmesi gibi, hoca efendilerin okuyup okuyup cemaatleri savmaları pekde hoş olmamaktadır.

     Netice olarak;

     "Hiç şüphe yok ki işte bu Kur'an, en doğru yola yöneltmekte; erdemli ve güzel davranış sergileyenleri, kesinlikle muhteşem bir karşılığın beklediğini müjdelemektedir." ( İsra sûresi, âyet 9)

     Bu muhteşem muştuya erişmek, ermek, kavuşmak için gereğini yapmalıyız.Bunu yaptığımız an müşahade edilecektir ki, evlerimiz şenlenecek, anlamlı kıraatlerle camilerimiz coşmuş olacaktır. 

      Bu zamana kadar gelenek bizi bir yere taşımadı , bundan sonra da taşımayacaktır. Binaenaleyh, bu yanlış uygulama millet olarak bizi mevlid okumaya yöneltti. Ölüye mevlid okuduk, diriye mevlid siparşi verdik, verdik de ne oldu? Sıfır kere sıfır elde var bir sıfır!. Noktasından öteye bir mil bile adım atamadık. 

      Bu hususta, korkusuz, cengaver din adamlarımıza, Müftülerimize büyük görevler düşmektedir.  Yiğit, korkusuz rehberlerimiz bu mes'eleyi vüzuha kavuşturdukları an, İnşallah!.. Evlerimiz cennet bahçelerinden bir bahçe, mescidlerimiz Kur'an sesiyle, anlaşılmasıyla yankılanacaktır..

     Rabbimiz!.. Bu güzel dileklerimizi gerçekleştirsin, millet olarak bizleri Kur'an'ın anlamı ve anlaşılmasıyla hem dem eylesin!... Selam ve dua ile...

     Şerafettin Özdemir 

Facebook Yorum

Yorum Yazın