Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

KUZEY KIBRIS'TA LAİKLİK İLKESİ VE KAPATILAN KUR'AN KURSLARI!... 


      Talihsizliğe bakınız ki,  kanımızı, canımızı verdiğimiz bir vatan parçasında laiklik adına, Kur'an düşmanlığı yapılmaktadır..

      Halbu ki, millet olarak, biz Kuzey Kıbrıs'ın Türkiye İl'lerinden bir İl, vilayetlerimizden bir vilayet bilmekteyiz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ne Fransa ülkesi, ne İtalya devleti, ne de Batı'nın bir parçasıdır. 

     Batı ülkelerinde bile, neslimiz huzur içerisinde yaşar iken, camilere her gün bir  yenisi eklenir iken, söz konusu mescidlerde doya doya Kur'an okunur iken, nasıl olur da, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bir Müslüman vatan parçasında, Kur'an düşmanlığı yapılır, laiklik bahanesiyle tüm Kurslar kapatılmış olur?

       Düşünmeden edemiyorum!.. Millet olarak biz, Kuzey Kıbrıs'ı bunun için mi, Rum'lardan almış olduk, binlerce Mehmetçiği şehid verdik, her köye, her yerleşim birimine mescidler açmış olduk?

     Ayıp ve günah vallahi!.. Hiç bir ehl-i vicdanın bu durumu kabullenmesi mümkün değildir. Böylesi bir durum, Rum kesiminde söz konusu olsaydı, eminim ki, Rumlar, Kur'an Kurslarına dokunmayacak, ifade özgürlüğü deyip mes'eleyi geçiştireceklerdi. 

     Ama, gelin görün ki, Kuzey Kıbrıs Türk kesiminde; Yunaninstan'ın Gümülcine, İskece Türklerine yapmadıklarını yapmaktadırlar. Batı Trakya Türkleri, her türlü cevrü cefaya rağmen, hanımları baş örtülü, camileri açık, kurslarında Kur'an eğitimi yapılmaktadır. 

     Lakin, canımız, kanımız, malımız, yurdumuz, vatanımız, milletimiz bilmiş olduğumuz Kuzey Kıbrıs Türk devletinde Kur'an düşmanlığı yapılmakta, dinden korkulmaktadır. 

     Yani, siz bu tutumunuzla kime, kimlere şirin görünmek, yaranmak istiyorsunuz? Makarios'un ruhuna mı, Yunan Megalo ideasına mı? Kim, kimlere?.. Söyleyin de bizlerde bilmiş, tanımış, öğrenmiş olalım!.. 

     Halbu ki, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti diiye bilmiş olduğumuz , tanıdğımız vatan parçası, bizim için tıpkı Hatay İl'imiz, Gaziantep, K. Maraş ve benzeri İl'lerinmiz gibi bir toprak parçamızdır. 

      Orada yaşayan, gariban Türk milletinin dininden, imanından, İslam'ın, her türlü gailesinden, mes'elesinden, yemesinden, içmesinden, temiz su içmesinden, muhafızlığından, ırz ve namuslarının korunmasından ülke olarak Türkiye Cumhuriyeti sorumuludur. 

       Ülkemizde, zaman zaman muhalifler, " ezana hayır", " abdeste hayır", " cünüpte gezeriz", " filörtte yaparız" diye haykırsalar da, veya ana muhalefeti lideri Kemal beyin, aziz Kur'an'ın yükseklere asılması, süslü-püslü bezlere , torbalara konulmasından memnuniyetini izhar etmesi müşahade edilmektedir. 

       Aslında, Kur'an'ın, yukarılara asılması, bez torbalara, oyalı, cicili, bicili torbalara konulması, garabetin garabeti ama, ancak o kadarını becer ettiği için kendisini kutlamamak mümkün değildir. 

      Hiç olmazsa, Kuzey Kıbrıs Türk diyarında, Kur'an eğitim ve öğretimin tamamen men edilmesi, yasaklanması gibi değildir. As Kur'an'ı yukarılara, git gel bak dur bakalım, faydası ne olacaktır? Onun içindir ki,

    Kuzey Kıbrıs Türklerine yapılan bu hakaretin bedeli, karşılığı ağır olacaktır. Aziz Kur'an, aziz ezanımız, Kıbrıs semalarında çın çın okunacak, minarelerinden rahmet ve bereket saçacaktır Kıbrıs Türk'ünün üzerine!.. 

     Netice olarak;

      Madem ki, biz o topraklara kanımızı verdik, canımızı verdik, Kur'an'ımız, o topraklarda okunacak,  bundan sonra da daha gür şekilde okunacak, öğrenilecek, minare mahyalarında " Kur'an öğretimi yasaklanamaz"ibaresi  yazılacaktır. 

      Öyleyse haydi Kuzey Kıbrıs Türkleri, bunu yapınız, Girne semalarına, Mağosa göklerine, Lefkoşe, Tatlı su belde camii minarelerine bunu yazınız, yazınız ki, bizlerde bundan hoşnud olalım. 

     Aksi halde, o topraklarda kanları dökülen, canları yok olan şehidlerimizin ruhaniyetleri sizlerden bizar olacak, size beddua edecek, " biz bunun için mi şehid olduk?" diyeceklerdir. 

      Kuzey Kıbrıs Türk bölgesinin Danıştay idaresi kendisine gelmesi, vermiş olduğu " Kur'an Kursları kapatılsın, Kur'an okunması, eğitimi, öğretimi yasaklansın" ilkel ve ibtidai kararı hemen geri çekilmeli, bir de üstüne üstlük tüm dün milletlerinden ve milletimizden özür dilenmelidir. 

      Özür beyan edilmeli ki, bir daha, bir daha böyle bir densizlik, edepsizlik, haydutluk yaşanmasın!.. Bizler, millet olarak 1940 yıllarında yaşadık da ne oldu? Halen, 1940 ile 1950 arası denildi mi, tüylerimiz ürperiyor, o korkunç " Kur'an düşmanlığı"ndan korkmuş oluyoruz. 

     Rabbimiz, Canını, kanını  Kur'an uğruna feda eden şehidlerimize rahmet eylesin!.. Gazilerimize sağlık, sıhhat ve afiyet versin.. Selam ve dua ile...

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın