Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

KUR'AN'IN IŞIĞINDA ANNELER GÜNÜ!.. 


     " Biz insana anne babasına karşı iyii davranmasını talimatını ilettik: annesi onu zahmetle taşıdı ve zahmetle doğurdu. Onun taşınması ve sütten kesilmesi otuz ayı buldu. Nihayet tam olgunluğa ulaştığında " Rabbim!" der, " Bana ve ana babama sevk ettiğin nimetleer için şükretmemi ve rızanı kazanacak iyi ve yararlı işler yapmamı nasip eyle; ve bana bağışladığın neslimi de iyilikte daim eyle: işte ben yüzümü Sana döndüm ve artık sana teslim olanlardan biriyim!" ( Ahkâf sûresi, âyet 15) 

     Anneliğin Allah katındaki değeri büyüktür. Emzirme süresini 24 ay olarak bildirn 14 ile birlikte düşünüldüğünde, vahiy gebeliğin son altı ayında cenine nefs adını vermektedir. Mürselat 23'te  de belirtildiği gibi belirlenen kesin süre olan 266 günden altı ay çıktığında 86 gün kalmaktadır. Gebeliğin ilk 86 gününe vahiy daha başka isimiler vermektedir. 

     Yukarıda zikredilen bu âyet, kendisinden önce inmiş şu âyetin tefsirii gibi okunabilir: " Size, aklını başına almaya gönüllü birine yetecek kadar uzun bir ömür vermemiş miydik?" ( 35: 37) Onun içindir ki,

      Hazreti Musa ve Hazreti Peygamber'e vahyin 40 yaşında gelmiş olması da bir tesadüf olmasa gerek.Nasıl ki bedenin olgunluk yaşı 23 ise , aklın olgunluk yaşı 33, kalbin olgunluk yaşı da 40 sayılmıştır. 

     Ayeti kerime de geçen duanın üç unsuru veriliyor: 1- Nimete şükredecek bir bilinç, 2- Bu bilince uygun eylemler , 3- Kişinin öldükten sonra yaşayan ameli sayılan iyi nesiller. 

      İyİ bir  nesil olarak Rasulullah (sav)'in yetiştirdiği, eğittiği, olgunlaştırdığı ve Kur'an insanları olarak tanıttığı sahabe neslidir. Bu nesil ki, dün ve bu gündür bizim için örnek nesil olmuş, bizlere de onlarında izinde, yolunda gitmeyi tavsiye etmiştir. Yani, örnek nesil: Sahabe neslidir!.. 

     Zaten, böylesi kutlu ve mutlu nesil Emeviyece saptırılmamış, zulme uğratılmamış olsaydı, bu gün, yer yüzünde bütünüyle İslam hakim olacak, küfür ve şirk artıkları hak ile yeksan olacaktı. Ama, ne hazin ki;

      Emeviyye iktidarı ile birlikte, annelik evlere hapsedilmiş, cuma namazı kılma, cumaya katılma, musallada bayram namazı kılma hakları ellerinden alınmış, en yakınlarının cenaze namazlarından uzaklaştırılmştır. 

      Bu gün olduğu gibi, boşlukta kalan anne neler yapmamış ki, tarikat evlerine intisap etmiş, Kur'an'ı baş tacı yapacağına şeyhin, kutubun, sofinin elini, ayağını öper duruma düşürülmüştür. 

      Daha olmadı, boşlukta koşan anne Batı geleneklerini, küfrün icadlarını yaşamaya başlamış, elinde Kur'an olması gerekir iken, elinde sigara, bira şişesi ile ortamı süslemiş, üryan haliyle medeni (!) olduğunu, medeniyet  yolunda ilerlediğini ilan etmiştir. 

     " Zira senin Rabbin, başkasına değil yalnızca kendisine kulluk etmenizi emreder. Bir de  ana babaya iiyilik etmeyi... Eğer onlardan biri ya da ikisi senin yanındayken yaşlanırsa, sakın onlara " Üf!" bile deme ve onları azarlama! Aksine onlara gönül okşayıcı şeyler söyle!" ( İsra sûresi, âyet 23) 

    " Dahası, o ikisine alçak gönüllü davranarak merhametle kol kanat ger ve de ki: " Rabbim, o ikisi beni küçüklüğümde sevgiyle görüp gözettikleri gibi, sen de onları merhametinle kolla!" ( İsra sûresi, âyet 24) 

      Bu ayeti celilede, Tevhid ile vahdet aynı pasajda işlenmiştir. Biri akideyi, diğeri toplumu ayakta tutar. Tüm sosyal kıyametlerin temelinde aile bağlarının çözülmesi, yıpranması, umursanmaması yatar. Yani, anne ve babanın ileri yaşlarda, yaşlılar yurduna terkedilmesi, evladın ayda bir, yahut sadece anneler gününde, veya bayramlarda bir buket çiçekle ziyaret edilmesi, kıyamet değilde başka ne olabilir ki? 

     Dolayısıyla, Allah insan olmanın getirdiği farklı haller nedeniyle anne-babanın yanlış algılayıp kırıldıkları kasıtsız söz ve tavırlarınızı, onların altında yatan niyet ve tasavvurlara göre değerlendirilir.  Çünkü, anne kalbi, baba algısı, anlayışı naziktir, onları kırmamak, incitmemek aslolan bir tavır olmalıdır. 

      " Nitekim ( Allah şöyle buyurur): " Biz insana anne babasına ( iyi) davranmasını emrettik. Annesi onu ağır acılara katlanarak karnında taşıdı ve onun sütten kesilmesi iki yılda gerçekleşti: şu halde ( ey insan), Bana ve anne babana şükret; ( ama sonunda) dönüş yalnızca Banadır." ( Lokman sûresi, âyet 14) 

     Allah Rasulü'ne Mekkeli inkârcıların yönelttiği " Ebeveyni evladından ayırıyor" suçlamasına dolayısıyla verilen bir cevaptır. Ayet, çocuğun annesine zorunlu olarak bağımlı olduğu önemi ifade ettiği gibi, zimnen annenin kendini toparlama süresini de ifade etmektedir. 

     " Yine ( Allah): " Eğer hakkında bilgi sahibi olmadığın bir şeyi Bana ortak koşman için seni zorlarlarsa, asla onlara itaat etme! Yine de onlara şu ( geçici) dünyada iyi davran ve yönünü Bana dönenlerin yolunu izle! En sonunda elbet Bana dönenlerin yolunu izle! En sonunda elbet Bana döneceksiniz ve yapıp ettiğiniz her şeyin ( gerçeğini) size bir bir göstereceğim" ( diye buyurun)." ( Lokman sûresi, âayet 15) 

     Anne baba ile ilgili tavsiye sürecinde yer alan ilk ayet bu olsa gerektir. Ayet, Mekke'de yeni vahye iman eden gençlerle onların aileleri arasındaki iinanç çatışmasına dengeli ve ahlâkî bir çözüm sunmaktadır. Formül bellidir: Anne baba için Allaah'ın ve O'nun Rasulü'nün hukukunu çiğnememek, fakat bunun dışında onlara iyi davranmak. 

     Onun içindir ki, millet olarak, sapkın fikirlerden uzak olarak, LGBT. fikriyatından öte olarak, birbirimizi seveceğiz, Kur'an ışığında anneler gününü kutlayacağız!.. Annelerin, sadece 14 Mayıs'ta gününü kutlamayıp, bir ömür boyu onlara hizmet edeceğiz, dualarını alıp, ellerinden saygı ile, hürmetle öpeceğiz. 

      Şimdi, aşağıda arzedeceğim şu ayeti kerimeyi iyi düşünüp, üzerinde tefekkür ederek hayatımızda muntazam şekilde yer almasını sağlamalıyız: Buyurun işte o âyet!.. 

     " EY insanlık! Eğer ( ölümden sonra) diriliş konusunda kuşku içindeyseniz, unutmayın ki Bizi sizi ( ilkin) bir tür topraktan , sonra bir damlacık döl suyundan, sonra rahim cidarına asılıp tamamen tutunan döllenmiş yumurtadan, sonra ( asli unsurları) oluşmuş fakat ( tali unsurları) henüz oluşmamış bir ceninden yarattık: bu size ( menşeinizi) açıklamak için yaptığımız ( bir uyarıdır). ( Hac sûresi, âyet 5) 

      Unutulmamalıdır ki, ayette zikri geçen toprak yanıp sönmüş bir ateşin küllerinden doğmuş bir hayat anasıdır. Bu ayet diğer âyetlerin beyanına göre, insanın toprak türünden  ve önemsiz bir sudan yaratıldığını ifade eden tüm âyetlerin amacı, insanı yaptıklarıyla Hesap Günü inancına davettir. Öldükten sonra yeniden dirilmeyi inkar eğiliminin, sorumluluğu inkarın bir sonucu olduğu bir üslupla vurgulanmaktadır. 

     İnsan yaratılışının " Alaka"dan ibaret olan özelliğini ifade eden bir bağlamda  " sevgi ve alaka" olarak çevrilmesi uygun görülmüştür. Burada kelime embriyolojik bir bağlamda geçmektedir ve vurgu da embriyolojiktir. İnsanın dünyaya gelişiyle ilgili embriyolojik süreç içerisinde döllenmiş yumurtanın rahim duvarına asılıp tutunması ve etrafında bir kan havuzcuğu oluşması aşamasını ifade ettiği anlaşılır. 

     Netice olarak;

     Konumuzu uzatmamak için, mes'eleyi " Anneler Günü" olarak belirtmek istiyorum. Bizler, ehli iman olarak. inanmış Müslümanlar olarak, annelerin gününü bir defaya mahsus olarak kutlamayacağız..

      Onlar, bizim her şeyimizdir. Onlar bizleri düyaya getirmişler, yememişler, yedirmişler, uykusuz kalmışlar bizi uyutmuşlardır. Helal sütlerini severek bizlere vererek, helal yoldan beslenmemizi sağlamışlardır. 

     Onun içindir ki, bizlere göre, inancımıza göre, her günümüz " Anneler Günü"dür. Annelerimiz, bir buket çiçeğin lütfen  kurbanı değillerdir. Elleri öpülecek, sırtımızda, bir ömür boyu taşınacak kıymetli varlıklardır. 

      Hac günlerinde, nice nice yaşlı annelerin tavaf yaptıklarını görmekteyim, sa'y ettiklerini müşahade etmekteyim. Arafat yolunda cılız sesleri ile Tekbir tekbir sayha kopardıklarını görmekteyim. Oralarda yaptıkları dualar, evimizde ettikleri dualar, bizim varoluş halimizdir. 

     Onların duasını almalıyız, nasırlı ellerini üşenmeden öpmeliyz. Gerekirse sıırtımızda taşımalıyız. Son sözler olarak diyorum ki, " Anneler Günü kutlu olsun! " Selam ve dua ile...

     Şerafettin Özdemir 

Facebook Yorum

Yorum Yazın