KUR'AN'I ANLAMAK; HAYATI ANLAMAKTIR !..
" O sizi de bir tek canlı varlıktan yaratmış, ondan da eşini meydana getirmiştir; yine O her iki cinsten dört tür hayvanı sizin yararlanmanız için emre âmâde kılmıştır; O sizi ( de) annelerinizin karınlarında üç kat karanlığın göbeğinde birbirini izleyen yaratma aşamalarından geçirerek halk etmektedir. İşte Rabbiniz olan Allah budur: mutlak hakimiyet O'na aittir: O'ndan başka hiç bir ilâh yoktur. Böyleyken, nasıl ( gerçeğe) bunca mesafeli durabiliyorsunuz?" ( Zümer sûresi, âyet 6)
Zikredilen ayeti kerimeden şu özeti çıkarmamız mümkündür:
" Ayette zikredilen nefs'in " Âdem" olduğunu söylemek yoruma açıktır. Dolayısıyla ondan yaratılan " eş"in Havva olduğunu söylemek de öyledir. zevc her iki cins için de kullanılır. Nefs ise mânevi dişil bir kelimedir.
Yahudi kültüründen Araplara geçen " Kadın kaburga kemiği gibidir, zorlarsan çabuk kırılır. " anlayışı nüzul ortamında yaygın kabul görmüş , Rasulullah (sav)'de " Kadın kaburga/ kürek kemiği gibidir..." buyurmuştur. ( Buhari ve Müslim).
Tabi ki bölgede atasözü haline gelmiş bu sözün aslının Yahudi kültürüne ait olması sözün yanlış olduğu anlamına gelmez. Zira bu söz kadının hassas, nazik ve nazenin yaratılışına bir atıftır.
Bu hadis öncekinin girdiği kaynaklara " Kadın kaburga/ kürek kemiğinden yaratıılmıştır." ( Buhari 64/2, 3153) şeklinde de girmiştir ki, bu aynen " İnsanoğlu aceleci bir yaratılışa sahiptir" ( 21: 37) veya " Allah sizi güçsüzlükten yaratmıştır" ( 30:54) ayetine benzer bir kullanımdır ve elbette mecazdır." ( Kur'an Meali)
Hayatı anlamak; huzurlu, mutlu, mutmain bir ömür yaşamak için aziz Kur'an'ı anlamak ve yaşamak gerekmektedir. Yoksa, nice nice sefil,, biçare insanlar bulunmaktadır ki, Kur'an'sız bir hayat yaşamakta ve kendisine verilen ömür nimetini boş yere heba etmektedir.
Sanki, ' Neuzubillah' Allah izinden dönüyormuş (!) gibi, kutsal kandil gecelerine odaklanmak, mutlaka bu kandil geceleri dışında zamanları, ömrü boşa geçirmek, avare avere zaman öldürmeye ne demeliyiz?
Başta, Rasulullah (sav)'in hayatına, örnek nesil yetiştirmiş olduğu sahabe-i kiramın hayatına nazar etmiş olduğumuz anda, bizim yaşamış olduğumuz benzer bir hayat tarzı bulunmamaktadır.
Onlar hayatı öyle yaşamışlar ki, her anı, her demi, her günü fevkalade bir şekilde değerlendirmişler, hayatlarında boşluk denilen, boşa geçirme, geçti gibi bir kavrama rast gelinmemiştir.
Onun içindir ki, kandil geceleri, ( pardon bayramları) hayatımızın epey zaman dilimini meşgul etmektedir. Bilhassa, bizim milletimiz arasında, camilerinde, evlerde kandil kutlamak önemli bir vakıa olmuştur ve olmaya devam etmektedir.
Böylesi gecelerde, şenlik olsun kabilinden iyi bir sesli, savtlı mevlidhan çağırıp, ona bütün hançeresi yırtılırcasına bağırtmak, hem Süleyman Çelebi'yi anmak olacak, hem de Kandil Bayramı kutlanmış olacaktır.
Sonrasında ise, gecenin, kutlamanın hesabını yapacağız!.. ' Ne iyi ettikde böyle bir merasim yapmış olduk" diye teselli bulacağız, kalbimiz mutmain olacaktır. Ama, elde edilen hasılata bakmış olduğumuz zaman elimize hiç bir şey geçmemiş olacaktır.
Kandiil merasimi, daha biter bitmez telefonlara sarılıp, eş, dost,hısım akrabada tebrik edilecektir. Biraz da, okuttuğumuz mevlidden dolayı koltuğumuz kabaracak, tanıdık, tanımadığımıza fors atmış olacağız.
Çünkü, hayatın bu anının boşa geçirmemiş olduk. Başta Cebrail evimize teşrif etti, bütün melaikeler bir bir hanemize doluştular. Ne demeliyiz? Bnavo bize demekten başka kelime bulamıyoruz!..
Netice olarak;
Yukarıdan beri izah edildiği gibi, hayatımızı Kur'an'la doldurmak, iç içe geçirmek olmalıdır. Onun emirlerini hayatımıza hakim kılmak, emirlerini yaşamak, gücümüz yettiğince herkese de yaşatmaya çalışmalıyız.
Yoksa, içi boş avuntularla zaman kaybetmek, ömrü boşa geçirmek demektir. Hayatı anlamlandırmak için Kur'an endeksli bir proğram yaşamalı, onun vermiş olduğu muştudan bir mil bile ayrılmamalıyız.
Bilhassa, günümüz müslümanları, artık akıllanmalı, aklını kullanmalı, aklını kullanarak Kur'an yolunda yürümelidir. Elde Kur'an, dilde Kur'an, gönüllerde Kur'an, milletçe Kur'an Devletçe Kur'an içerikli yaşamalıyız.
Çünkü, hidayete ermenin yolu böyle yaşamaktan geçmektedir. İçi boş, avuntulu proğramlar, şu ana kadar bir fayda sağlamadı, sanırım bundan sonraki hayatta da milletimize bir fayda sağlamayacaktır.
Tabii ki, böylesi kutlu bir davanının başını da başta Başkanlık çekecek, Müftüler çekecek, insanların önündeki din adamları çekecektir. Hakkı, hakikati korkmadan, her hangi bir endişeye maruz kalmadan tebliğ edeceklerdir. Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın