Kur'an'a Dönüş Noktasında Noktasında, Diyanet İşleri Başkanlığımız
" ( Resûlüm!) Sen, Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et! Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir ve O, hidayete erenleri de çok iyi bilendir." ( Nahl sûresi, âyet 125 )
Bu ayeti kerime hakkında izah yapmadan öncelikle, Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığına yeni atanan sayın Prof. Dr. Huriye Martı hanım efendiyi kutluyor, üstlenmiş olduğu bu zor ve meşakkatli yolda başarılar diliyorum.
Niçin Huriye hoca hanım mes'ele olmuş, niçin enine boyuna takdir, tebrik ve tebcil almaktadır? Çünkü, Selçuklulardan bu yana, Osmanlılardan bu yana, aziz milletimizin ilk defa karşılaşmış, yüz yüze gelmiş olduğu bir husus olduğu içindir.
Asr-ı Saadet dönemine uzanacak olursak; Hz. Aişe (ra)'dan beri, Müslümanlar, hanım görevliler, kadın liderler mevzuunda perişandır. Hele Emeviyye sülalesinin iş başına gelmesiyle birlikte, ümmetin hanımları; Cuma namazlarından, camilerden kovulmuş, yasaklanmış, mescid de, camilerde ibadet etmelerine ambargo konmuştur!..
Aynı hastalıklı hal, diğer zamanlarda da bitmemecesine devam etmiş, taa günümüz Türkiyesine kadar, Irak, Suriye, ve diğer Müslüman toplumlara, hatta Suudi Arabistan'da yaşanan trajediye kadar devam ederek gitmektedir.
Çok şükür; ülkemizde ha bre mescidler, kocaman kocaman camiler inşa edilmektedir!.. Ama, söz konusu camilerde, hanımlara özel yerler ayrılmasına rağmen, maalesef, hanımlar, kendilerine ayrılan yerlerde bulunmamaktadır!
Ülkemizde, hanımlara cuma namazları nerdeyse yasak, " kılamazlar" yaptırımı ile, önlerine Kur'ani emirler değil de, ahad hadisler çıkarılarak, tüm görevliler bu işte birleşmişçesine zorluk çıkarmaktadırlar!..
Onun içindir ki, umarız ki, Huriye hanım efendi gibi İslam aydını, Kur'an insanları böylesi geriliğe bir son verir, hanımların, cuma namazlarına, cenaze namazlarına iştiraklerine ön ayak olurlar!..
Aslında, bu iş bir Huriye Martı hanım efendi ile başarılacak, neticeye varılacak bir husus değildir!.. Tüm Müftülüklerimizin bünyesine, böyle tahsil yapmış hanım efendiler atanırlar da, her gün sokaklarda vuku bulan kadın öldürmelerinin, kurşunlamalarının önüne bir nebzecik geçilmiş olur!..
Hanım Müftü yardımcıları, Yurt Dışı hizmetlerine Müşavir Yardımcıları, Ataşe hanımlarda atanacak, Yurt İçinde Kur'an Kursu Müdürlüklerine, Vaizeliklere, Kısım Müdürlüklerine varıncaya kadar bu işe ehil, donanımlı hanımların tensip edilmesi, tayin edilmesi, toplumu rahatlatacak, orda, burda " el aldım, el verdim" yobazlıkları, Kur'an dışılıkları sona ermiş olacaktır!..
Cuma saatlerinde, mahalle aralarında 21 Yasin, 40 Yasin okumaları saçmalığı sona erecek, " fala bakma" " tarikata girme" " el alma" " cemaatte abla olma" " himmet parası toplama" " şeyhe bağlanma" tenakuzları sona ermiş olacaktır. şimdi yukarıda zikredilen ayetin kısaca izahına geçecek olursak;
Malumdur ki, Hakk'a çağırma, davet bakımından insanlar üç sınıfa ayrılabilir. Nahl sûresi, 125 nci ayeti kerimesi bu üç sınıfa yapılacak davet şeklinin bir özeti sayılmalıdır:
1- Aklı selim sahibi ve eşyanın gerçeğini öğrenen araştırıcı âlimler. Dâvette " hikmet" ile davranma bunlar içindir. Zira hikmet, kesin olan delillerdir.
2- Halkın çoğunluğunu teşkil eden ve henüz sağlam fıtratını koruyan orta sınıf insanlar. Güzel öğüt bunlar içindir.
3- Mücadeleci, inatçı ve hasım kesimler. Mücadele yolunun en güzeliyle dâvet edilmesi istenenler de bunlardır. Zira unutmamak lazımdır ki, Allah Hz. Musa'nın Firavun'a bile yumuşak sözle dâvette, tebliğde bulunmasını emretmiştir.
Netice olarak;
Hanım Başkan Yardımcımızdan millet olarak, 21 nci çağın Müslümanları olarak çok şeyler bekliyor, umuyoruz!..
Bir kere, 15 Temmuz kalkışmasında yaşamış olduk ki, hanım kesimler, bu kalkışmada kullanılmış, çalıştırılmış, beyinleri yıkanarak, ülkemizden kaçan şarlatanı büyütmüşler, o kadar büyütmüşler ki, Peygamber makamından bile ileri yükseltmişlerdir.
Dolayısıyla, Başkanlık; bu işin, bu zararın asgariye indirilmesi, zaman içerisinde tamamen bitirilmesi için, İlahiyat tahsili yapmış, Dr. Doç. ve Prof. olmuş hanım efendilerden istifade yoluna gitmelidir.
Sonra görülecektir ki, korkmadan, ürkmeden, " aman çarpılırız" endişesinden kurtulup, görevlerini bihakkın yaparlarsa, ne Pensilvanya'daki çömezin çarpmaya gücü yetecek, nede Kur'an aydını hanımlarımıza bir şerri, bir kötülüğü dokunacaktır!..
Diğer taraftan, şeyh, mürşid, pir, üstad, ağabey, sahte tanrılara da bir mesafe konulması gerekir. Hiç kimse kimseyi ne cennete götürecek, ne de cehenneme atabilecektir!.. Tebrikler, başarılar Diyanet İşleri!.. Yürü!.. Meydan sizindir!.. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın