Kur'an-ı Kerim Nasıl Bir Kitaptır? -2-
KUR'AN'I KERİM; NASIL BİR KİTAPTIR?!.. -2-
" Geçmişte insanlığa yol gösterici olarak, yine hakkı bâtıldan kesin hatlarla ayıran mesajı da O indirmiştir. Allah'ın mesajlarını inkâr eden kimselere gelince: Onlar için şiddetli bir azap vardır; zira Allah üstün ve yüce olandır, insana yaptıklarının acısını tattırandır. " ( Âl-i imran sûresi, âyet 4)
Malumdur ki, Kur'an'ın indirilişi tenzîl ile ifade edilirken, Tevrat ve İncil'in indirilişinin inzâl ile ifade edilmesi dikkat çekicidir. Şu ayeti kerimeye dikkat çekmek istiyorum:
" Ey insanlık! Rabbinizden size bir öğüt ve kalplerde oluşabilecek her türlü ( Mânevî hastalık) için bir şifa; inananlar için de bir yol haritası ve bir rahmet gelmiştir." ( Yûnus sûresi, âyet 57 )
İnsanın Allah'tan tek bir şey isteme hakkı olsa, insan o hakkı hidayet istemek için kullanmalıdır. Onun içindir ki, âyeti kerime dört unsur içerir. İlk ikisi olan " öğüt" ve " şifa" herkesi kapsar.
Öğüt düşüncenin, şifa duygunun inşası içindir. Son ikisi olan " rehberlik" ve " rahmet", insanoğlu içinden inananları kapsar. Zira vahiy ancak kendisine inanana rehberlik yapar, rehberlik yaptığına rahmet olur.
Kur'an; beşirdir-müjdeler!..
Aziz Kur'an, inananları sadece azap ile, cehenneme atmakla korkutmaz ve ürkütmez. Orta bir yol tutar. Çünkü: " Allah'ın azabı vardır, ancak rahmeti daha fazladır." gerçeğinin üzerine ısrarla parmak basar.
Onun içindir ki, Cenab-ı Allah'a kulluk görevini güzel bir şekilde icra edenleri altından ırmaklar akan cennetlerde ebedî müreffeh ve mutlulukla müjdeler ve insana acele etmemesini öğütler ki insan, nefsinin arzularına ve şeytanın hilelerine aldanıp dümdüz yoldan sapmasın,
Kur'an'ın okunuşu ve okunması ibadettir!..
Onu tilavet eden, kulluk, yaratılmışlık bilincine ermiş olur. Güzel güzel salih amellere yönelir, işite bu bir ibadettir. Bütün bunların yanında Kur'an okuyan, tilavet eden kul, ağzından çıkan her karşılık olarak on ecir/ sevap alır.
Kur'an mucize bir kitaptır!..
Karşısına çıkanları aciz bırakmış, bırakmaya devam edecektir. Hatta taa kıyamet gününe kadar bu böyle devam edecektir. Karşı çıkanlara meydan okumuş, taa kıyamet gününe kadar devam edecektir: " Benzerini getirin" der ve ses çıkaran olamaz.
Tarihte, karşı çıkanlar olmuşsa da, daima mağlup olmuşlar, Müseylimetül Kezzap gibi kefereler mahvı perişan olmuşlardır. " Öyleyse onun benzeri, uydurulmuş on sure getirin ( bakalım) ." der, yine kimseden bir ses olmamış ve olmayacaktır. Zaten, Müseylimetül Kessap gibi deli, mecnun ve inkarcıların uydurdukları yalanlara insanlar değil, sair varlıklarda gülmüştür.
Kur'an'ı Kerim Furkan'dır!..
Vahyinden bu yana hak ile batılı birbirinden ayırmış , hak ehlini ve batıl safını birbirinden tefrik eder. Öylesine bir ayırım yapar ki, ehl-i Kur'an bir insan, her hangi bir tereddüt yaşamaz. Kimin hak, kimin batıl ayırımına kolaycacık ulaşır.
Cahiliye, cehalet, hangi asırda, hangi çağda olursa olsun, değişmeyen bir husus dur. Yani, Cahili Araplar, puta taparlar iken, 21 nci çağın insanları, onlardan geri mi kalmışlardır? Dolayısıyla,
Kıyamet gününe kadar, hak batıl mücadelesi devam edecek, her zamanda aziz Kur'an'a inanmış insanlar, onun izinden, yolundan ayrılmayan Müslümanlarda galip olacaklardır. Şu ayete kafa yoralım:
" Geçmişte insanlığa yol gösterici olarak, yine hakkı bâtıldan kesin hatlarla ayıran mesajı da O indirmiştir. Allah'ın mesajlarını inkâr eden kimselere gelince: Onlar için şiddetli bir azap vardır, zira Allah üstün ve yüce olandır." ( Âl-i imran sûresi, âyet 4 )
Aziz Kur'an; mev'izedir, öğüttür, şifadır, hidayet ve rahmettir.
Nasihat almak isteyen, tereddütlerle boğuşan, vesveselere kurban gitmiş, şüphenin, inkarın içerisinde helak olmuş , mahvı perişan olduğu kalp ve gönlüne şifa arayan insanın, kurtuluşu, hidayeti ve rahmeti sadece Kur'an'a teslim olmaktan, ona inanmaktan geçmektedir.
Kur'an-ı Kerim nurdur, çerağdır!..
Ortam, etraf ne kadar karanlık olsa da Kur'an'ın nurunu etkilemez. Çünkü, Kur'an nur olması hasebiyle Allah tarafından indirilmesi, insanlığın kurtuluşuna nazil olan bir kitaptır. Örneğin;
Karanlık içerisinde bocalayan bir insan, fikri yönüyle de, ideolojik bakımından da perişanlığı, derbederliğe yaşayan bir kimse, Kur'an'a iltica etmiş olursa, işte o andan itibaren kurtulacak, nurlu kılavuzluğunda yoluna devam edecektir.
Sonuç yerine;
Ne acı ki, insanlık, insanoğlu, bu eşsiz, değerli hazinenin farkında değildir. İnsanlık, günümüz dünyasında bir çıkmazın içerisinde boca olur iken, aklına bir türlü Kur'an'a sarılmak, ona yapışmak gelmemektedir.
Halbu ki, o mucize Kur'an; yaşanılmış olsaydı, vallahi, billahi bu gün yaşanılan zilletler, gılletler olmayacak, aileler huzurlu, gençler mutlu, hanımlar rahat, sair insanlar, Allah'a kulluk yolunda koşmuş olacaklardı.
Ama, olmadı, olmuyor.. Şimdilik olacağa da benzemiyor. Zaten olsaydı, ne Suriye'li insanın boynu bükük olacaktı, ne Iraklı derbederliği yaşayacak, nede İran'lı mezhep kör düğümünün bünyesinde cedelleşecekti.
İslam; bin bir parça olmayacak, ne el-kaide, ne daeş, ne hizbullah, ne Şia, ne fırkacılık,ne alemi İslam'da krallık ve despotizm olmayacaktır.
Çünkü, İslam ülkeleri, Batı'nın, ABD'nin ve Rusya'nın garnizonu, son karakolu durumundadır. Bu karakolluktan kurtulmak içinde, yapılacak tek çözüm yolu Kur'an'ın emirlerini dinlemek, hiç bir tağuta, hiç bir despota "eyvallah" etmemektir.. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın