Kur'an Diriler için İndirilmiş Bir Hayat Kitabıdır
" Doğrusu Allah Rasulü sizler için, Allah'a ve âhiret gününe umut besleyen ve Allah'ı sürekli hatırda tutan herkes için güzel bir örnek teşkil eder." ( Ahzab sûresi, âyet 21 )
Ayete kısa bir yorum yapalım:
" Teessi (usve), taklit ve teşebbüh değil, birinin yaptığını onun maksadını gözeterek ilan edilen " model" kılınmıştır. Sadece üretilebilir olanlar model gösterilebilir. Peygamberler örnek alınsın diye insanlar arasından seçilmişlerdir. yerde yürürler, iz bırakırlar ve izlenirler.
Bu âyetin nüzul ortamıyla ilişkisi açık: Hz. Peygamber en kritik insani drumlarda bile duruşunu bozmuyordu. Âlemlere rahmet olmak, bütün bir insanlığa model olmak demekti. Bu ise, iyilik artsın diye varlığını sadaka vermekti." ( Kur'an Meali)
" İşte böylece sizin dengeli bir ümmet olmanızı istedik ki, insanlığa örnek ve model olasınız ve Rasul de size örnek ve model olsun. Elçi'ye uyanların arasından topukları üzerinde geri dönenleri seçip ayırmak için, senin daha önce yöneldiğin yönü kıble olarak tayin ettik. Hiç şüphesiz bu olay, Allah'ın yol gösterdikleri hariç, herkes için çok zor bir sınavdı; Allah sizin imanda ısrarınızı kesinlikle zayi etmeyecektir. Elbette Allah insanlara karşı sınırsız bir şefkat, sonsuz bir merhamet sahibidir." ( Bakara sûuresi, âyet 143)
Bu noktadan hareketle, şunu arzetmek zorundayız. Aziz Peygamber (sav)'in yapmadığını, nehyettiğini günün insanları yapmaktalar ve bundan da sevap, alır, hasenat kazandıklarını sanmaktadırlar. Örneğin;
Şayet ölü arkasından yapılacak işler arasında Kur'an okumak, hatim indirmek ve Fatiha okumak da olsaydı, Resulullah (sav) bunu da söylemez miydi?
Maalesef, aziz Kur'an'ın emirlerinin yaşanmasından, hayata geçirilmesinden toplum olarak, ümmet olarak, millet olarak çekinmekte ve korkmaktayız. Neden ve niçin?
Çünkü, Kur'an'ın emirleri hayatımıza girerse, hayatımızı kuşatırsa, bankadan faiz alınamayacak, sokaklarda sarhoş sarhoş nara atılamayacak, fuhuş, zina, her türlü edepsizlik olmayacak, devlete isyan oymayacak, serkeşlik, anarşizm, mezhepçilik yapılamayacak da onun içindir.
Tabii ki, Kur'an raflara kaldırılırsa, emirleri yaşanmazsa, Kur'an yerine Süleyman Çelebi'nin düzmece mevlidi okunursa, gel keyfim gel!.. İstediğini yap, istediğin günahı işle!.. Ohh ne âlâ?
Meşhur alim Ali el-Kari fıkhu'l-Ekber isimli muuhteşem eserinde derki: " Kabirlerde Kur'an okumak, Ebu Hanife, İmam Malik ve Ahmed bin Hanbel'e göre mekruhtur. Çünkü kabirlerde Kur'an okumak sonradan ortaya çıkma bir bid'attır. Bu konuda her hangi bir sünnet de yoktur."
Durum böyle iken, Kur'an'ın işi, işlevi toplumları yönetmek, idare etmek, ortalıkta her türlü kirliliği yok etmek için.. Ne yazık ki, bizim kolaycılar, beleşçiler, işin kolayını bulmuşlar, Kur'an'ın devlet olmasını, millete yön vermesini istememekte, mes'elenin kolayına kaçılmaktadır.
" Ölülere Kur'an okunmayacağına dair, sahih hadis kitaplarında ve ilmî eserlerde pek çok hadis ve hüküm mevcuttur. Fakat Resûlullah'ın ölüler için , mezarlıkta veya mezarlık dışında Kur'an okunduğuna dair sahih bir hadis mevcut değildir.
Şunu da önemle belirtmeliyiz ki sahabeden birinin, Resûlullah'ın (sav) vefatı esnasında veya vefatından sonra kabrinde durup Kur'an okuduğu hiç duyulmamıştır.
Sahih hadis kitaplarında buna dair bir bilgi de yer almamaktadır! Böyle bir şey olsaydı, Sahabe-i Kiram, canlarından daha çok sevdikleri Hz. Peygamber'in vefatından sonra onun için bol bol Kur'an okuyup hatimler indirmezler miydi?"
Hal böyle iken ,bunun aksini iddia eden veya edecek birisi var ise, buyursun bu ifadeleri tekzip etsin, yalanlasın!.. Hakikaten, ne Rasulullah'ın kabrinde, ne Hz. Ebu Bekir'in, ne Hz. Ömer'in mezarlarında Kur'an okunduğunu duymayacaklar, her hangi bir delil ileri süremeyeceklerdir.
Onun içindir ki, millet olarak bu mevzuda tamamen suçlu ve mücrim durumdayız. Çünkü, camii cemaatı olan bizler, mevlid dinleyen bizler, anlamadan Kur'an okuyan bizler, aziz Kur'an'ın devlete yürümesinden, devlet olmasından, emirlerinin hayata hakim olmasından çekinmekteyiz..
Sonuç yerine;
21 nçi çağın Müslümanlarının öncelikle kendilerini bir sigaya çekmeleri, " biz Kur'an'ın emirlerinin, buyruklarının neresindeyiz?" diye kendi kendilerine sorular sormaları lazımdır.
Tabii ki, toplum katmanları belki de beni ve sair hoca efendileri suçlayacaklardır!.. " Bize, Kur'an'ın emirlerini niçin duyurmadınız?" diye... Yani,
Öyle anlaşılıyor ki, millet olarak Kur'an'dan çekinmekte ve korkmaktayız!.. Kendi işimize böyle geldiği için, Kur'an'ın baştan sona her halimizi değiştirmesinden korkuyoruz.
" De ki ' Eğer siz Allah'ı seviyorsanız, bana uyun ki Allah'da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın!" ( A. İmran sûresi, âyet 31)
İşte, bu sebeplerden dolayı iddia ediyor ve diyorum ki, Kur'an diriler içiin indirilmiş bir hayat kitabıdır. Bu muhkem ve muhteşem milletleri idare edecek, yönecek kitabı "ölü kitabı" yaparsak, bunu okuduktan sonra ücret talep edersek, vallahi, billahi hem bu dünyada rezil, hem ahirette rüsvay olacağız..
Kur'an okumaktan dolayı, ücret almak, bedel talep etmek, rezilliktir, pislik yemektir, ömür boyu vicdanen rahatsız olmaktır. Öyleyse, geliniz, millet olarak, Kur'an'ın bu güne kadar tatbik edilen hedefini değiştirip, ona yeni bir veçhe, yeni bir üslup getirelim. Yani, Peygamber devrine, sahabe dönemine götürerek, insanlığı düşmüş olduğu çukurdan kurtaralım!.. Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın