Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

KUR'AN; BİZDEN NEZAKET, İNCELİK İSTEMEKTEDİR!,,

" Zira senin Rabbin, başkasına değil yalnızca kendisine kulluk etmenizi emreder. Bir de ana babaya iyilik etmeyi... Eğer onlardan biri ya da ikisi senin yanındayken yaşlanırsa, sakın onlara "Üf!" bile deme ve onları azarlama ! Aksine onlara gönül okşayıcı şeyler söyle!"( İsra sûresi, âyet 23)

İnsanoğlunun dünyaya geliş amacı dünyayı imar etmek, yaşadığı alemde nezaket, incelik, kibarlık, hoşgörü ve yaratılışına yakışanı yapmaktır.

Her türlü kabalıktan, kavgadan, cedelleşmeden, hoş görüsüzlükten uzak durarak yaşanılabilir bir dünya hasıl etmektir.

Çünkü, beşeriyet dünya var olduğundan bu yana çeşitli yanlışlıklarla, çirkinlikle , döğüşle, kavgayla, savaşla, saldırı ile karşılaşmış, dünyayı yaşanılabilir olmaktan çıkararak , yaşanmaz duruma getirilmiştir.

Hali hazır içerisinde bulunduğumuz dünyayı kirleten, kaosa sürükleyen Siyonizm bu örneklerden birisidir. Tarihi süreçte, hangi tür iyilik görmüş ise, Siyonizm kötülüğü meslek haline getirmiş, iyiliğe, kötülükle, zulümle karşılık vermiştir. Onun içindir ki,

" Kur'an benden nezaket, incelik istiyor, Allah -haşa- kaba değildir, kabalığı ve kabaları sevmez. Allah bütün güzellikleri sever. Nezaketlilik Allah katında salih ameldir. Çıkardığı gürültüyle çevreyi rahatsız edenleri - bunlar mü'minler bile olsa!- eşeklerin çıkardığı sese benzeten Kur'an'ın Rabbi ne kadar büyük bir mürebbîdir!

Anne-babanla iyi geçin diyor Kur'an. Anne baba mü'min kimselerse zaten mesele yoktur, onlarla, ebeveyn -evlat ilişkisi ötesinde kardeşiz, birbirimizin evliyasıyız. Onlara 'üf!' bile demek haddi aşmak olur.

Yok, eğer anne-baba mü'min değillerse, yine de onlarla iyi geçinmek görevimizdir. Onlar bize, dinimize aykırı bir dayatmada bulunurlarsa, haddi aşmadan ' sivil itaatsizlik' denebilecek bir tavırla karşı durabiliriz. Çünkü Allah'ın hatırı anne-babanın hatırından yücedir.

Kur'an benden mürai olmamam, gerçekçi, içten, ihlâslı ve huşu sahibi olmamı istiyor. Böylece belki Rabbim benim yüzüme bakar, İnsanları kandırabilirim , o da bir süreliğine, ama Allah'ı kandıramam. Kendimi hiç kandıramam.

Kur'an takvâ diyor, illa da takvâ. Gösteriş değil, övünme değil, soy-sop değil, ırk, vatan, şanlı tarih değil, takvâ... her şeyin ölçüsü takvadır. Üstünlük takvadadır. Takvasız insan,kurumuş meyvesiz ağaçtan daha değersizdir. " ( İktibas, Ağustos 2009, say. 21, M. Durmuş)

Hakikaten, Kur'an'sız bir dünyada yaşamaktayız. Onun içindir ki, tüm çirkinlikleri yaşıyor, kabalığı, barbarlığı, insanlık adına vahşeti gırtlağımıza kadar yaşamaktayız.

Aziz Kur'an'ı gerek toplumlar, gerekse ferdi olarak bizler, onun emirlerini kamilen yaşamadığımız için ezilmekte, ezilmeyi yaşam haline getirmiş durumdayız.

Örneğin, yığın yığın İslam ülkesi mevcuttur. Bunların hangisi kendi kendilerine " daha biz ölmedik" diyebiliyor. Üç buçuk soysuz Siyonizme, " geliyoruz ha" diyebiliyor muyuz!.. Diyemiyoruz!... Hülasa;

" Kur'an özel veya genel, ailevi ya da içtimaî hayatımda Allah'ın hükümlerini egemen kılmamı emretmektedir. Kendilerini hükmetme makamında gören hiçbir tağuta itaat etmememi istemekte; insanları hayra çağırmamı, marufu emredip münkerden nehyetmemi emir buyurmaktadır.

Hayat ancak o zaman güzeldir. Benim, sadece ' iyi' bir insan olmam yetmemektedir. İblis'in belki saatte yada dakikada şu kadar insanı iğva ettiiği, insanların tamamen dindışı hedeflere yöneltildiği, saf çocukların, mini minnacık yavruların ruhuna sefahet, eğlence, ahlaksızlık arzularının zerk edildiği bir dünyada, bir kişiye olsun hayrımın dokunmasını istemektedir.

Allah'ın benden istediği, altınlar, gümüşler biriktirmem, en lüks evlere sahip olmam değildir. O'nun benden istediği, hayra davet, marufu yüceltmek ve münkeri aşağılamaktır.

Kur'an diyor ki bana, mü'minleri kardeş edin, kardeşinin derdiyle hemhal ol. Bir yetimi görürsen hiç değilse başını okşa. Bir fakir görürsen, içinden hemen elin cebine gitmek gelsin.

Amerikan askerinin kurşunuyla delik deşik olmuş bir Filistinli, Iraklı ve Afgan çocuk sende bir galeyan oluşturmalı. Yeryüzünün bütün müminlerini kardeş bilmelisin. Hiç bir kâfire de muhabbet beslememelisin." ( a.g. d.)

Netice olarak;

Bizler Müslüman olarak aziz Kur'an bizlerden kendisini anlamayı, emirlerini hayatımıza yansıtmayı, sıratı müstekim yolu üzere bir yaşam yolu takip etmemizi istemektedir.

Hiç bir kimse, çıkıp da diyemez ki, " bizler bu anlatılanları bilmiyoruz" diyemez. Bunu demesi için gözünü, kulağını ve kalbini iyiliğe, güzele, nezakete, terbiyeye kapatması lazımdır.

Çünkü, nezaketli olmak, insanlara terbiyeyi muhafaza etmek, kibar olmak, centilmenliği korumak,sabırlı olmak Rasullerin yoludur,
en güzel, en istikametli gidilecek bir yoldur.

Çünkü, bu yol yolların en güzeldir, müstekimdir, işte bahsedilen bu yoldan gitmeliyiz ki, Allah'ın rızasına bizi kavuştursun, buluştursun ve birleştirsin amin!... Selam ve dua ile...

Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın