KIYAMET SAATİ VE ALAMETLERİ !.. -2-
" Şimdi onlar, Son Saat'in ansızın gelip kendilerini bulmasından başka bir şey mi bekliyorlar? Doğrusu, işte onun tüm alametleri gelmiş bulunuyor. Hal böyle iken, o geldikten sonra ( gerçeği) hatırlamak onlara nasıl bir yarar sağlar?" ( Muhammed sûresi, âyet 18 )
Kıyametin küçük alametleri olarak gündemi meşgul eden bir hayli hadis bulunmaktadır. Bunların sahihlik durumu, doğrulukları, Rasulullah (sav)'e ulaşıp ulaşmadığı tetkik edilmeden, hadis bilimcilerinin fikirlerine baş vurulmadan okunmakta, bir hayli kıssa türü kitaplarda mevzu bahis olmaktadır.
Zaten, millet olarak bizim yanlışımız, hatamız burada gerçekleşmektedir. Hadislerin; Kur'an'a uyup uymadığını araştırmadan hemen doğru olarak kabul etmemiz beraberinde bir hayli sıkıntı, izdiham getirmektedir. Hadislerden bazı örnekler verecek olursam:
" Cariyenin/ Köle kadının efendisini doğurması." ( Buhari, iman, 37). " Emanet ehil olmayanlara verildiği zaman." ( Buhari, İlim 59). Zinanın aleni yapılması." ( Buhari, İlim, 21). " Şarabın çok içilmesi." ( Buhari, İlim, 21) "
" Kişinin kazandığının helal mi, haram mı olduğuna aldırmaması." ( Buhari, Büyu. 7). " Yahudilerle savaşmadıkça kıyamet kopmaz." ( Buhari, Cihad ve Siyer, 95)
" Türklerle savaşmadıkça kıyamet kopmaz. " ( Buhari, Cihad ve Siyer, 95,). " Fitnenin girmediği hiç bir evin kalmaması." ( Buhari, Cizye, 15) " Müslümanların daha önceki milletlerin yoluna girmeleri, onlar gibi dinlerini bozmaları." ( Buhari, Ehadisü'l- Enbiya, 50)
" Hicaz bölgesinde büyük bir ateşin çıkması ve Busra daki develerin boyunlarını aydınlatması." ( Buhari, Fiten, 24 ) " Fırat, yer altında gömülü serveti ortaya çıkmadıkça kıyamet kopmaz." ( Buhari, Fiten, 24 )
" Yer yüzünde Allah, Allah diyen kimse kalmadığı zaman." ( Müslim, İman, 234) " Ümmetimin helakı Kureyşin tüyü bitmemiş delikanlılarından ( Emevi Hanedanından) olacaktır. " ( Buhari, Menakıb , 25 )
" İstanbul'un fethi kıyamet anında olacaktır. " ( Tirmizi, fiten, 58) Yani, bunlar ve benzeri hadisler gösteriyor ki, bunlar kıyametin küçük alametleridir. Aşağı yukarı tüm hadis kitaplarında böylesi hadislerin var olduğu görülecektir.
Hal böyle iken, bu tür hadislere inanır isek, tamamen doğru olduklarını kabul eder isek, vay bizim halimize demekten başka söz bulamayacağız. Yani, insanların nefes almaları bile, yürümeleri, yaşamaları bile tehlikeye girmiş demektir. Şu alıntı yazımı bilgilerinize arzediyorum:
" Birde hadis kitaplarının fiten/ilerde zuhur edecek fitneler ve melahim/ kanlı hadiseler bölümlerinde ya da müstakil fiten ve melahim kitaplarında daha fazla ayrıntı vardır. Bunların çoğu ya zayıf ya da uydurmadır. Bunların çoğu zaten erken devir hadis literatüründe de yer almazlar. Hicri III. asırdan önce Müslümanların elinde böyle bir ayrıntılı kıyamet alametleri listeleri dolaşmıyordu.
Gerçekleşen fiili durum sanki peygamberden önceden haber vermiş gibi nakledilmiştir. Güya peygamber geleceği görmüşte bildirmiş (!) kendilerince 'O neyi haber verdiyse aynen vuku bulmuş ve dolayısıyla o hak peygamberdir'imajı oluşturmuşlardır.
İnsanlar ahlaki yozlaşmayı, toplumsal bozulmayı tenkit edebilmek için hadis aramışlardır. Zaten söz konusu bu ahlaki yozlaşma sahabe devrinden bugüne kadar artarak devam etmektedir. Yukarıda zikrettiğimiz küçük alametler kozmolojik kıyametin değil, olsa olsa evde, toplumda kıyametin kopması, huzurun kaybolmasının alameti olabilir. Kişi eşine itaat edipte annesinin hukukuna riayet etmiyorsa o hanede kıyamet devamlı kopuyor demektir.
Asıl tartışılan büyük alametlere gelirsek Mehdi'nin zuhuru, İsa'nın gökten inmesi, Ye'cûc ve Me'cûc'ün inmesi, dabbetü'l-arz ve deccalin ortaya çıkmasıdır. Bunlardan üçü, dabbetü'l-arz, duhan ve Ye' cûc ve Me'cûc Kur'an'da vardır. " (https://mehmetselvi.wordpress.com)
Netice olarak;
Yukarıda öne sürülen bir kısım uydurma rivayetler, ümmetin ve milletimizin moral dünyasını alt üst etmekte, ellerini tutmaz, ileriye yönelik çalışamaz duruma sokmaktadır.
Hadis türleri ortaya sürülen kimi sözlerin, İsrailiyat kültürlerine ait olduğu, hele bilhassa, sonradan İslam'a girmiş kişilerin iddialarından başka bir şey olmadığı açıkça görülmektedir.
Yani, aziz Peygamberimiz (sav), daha hayatta iken, bu tür gelecek hadiselerden, olumsuz, menfi şeylerden ötürü niçin sahabeyi bilgi sahibi etmemişte, vefatından sonra bunlar gündeme taşınmıştır?
Bu tür hususların daha yakinen incelenmesi, bilhassa İsa'nın yeniden yere inmesi ile ilgili hadislerin her ilim sahibinin konuyu yakinen incelemesi, milletimiz bilgi sahibi etmeleri dini, milli bir zorunluluktur.
Çünkü, İsa'nın yeniden yere inmesinden nemalanan, Mesih'den, Mehdi düşüncesinden yararlanan odaklar bulunmaktadır. Misal: Fetö canbazı, sürekli milletin moral dünyasını bozmakta, kendisinin milletimize düşmanlığını kıyametin kopmasına, Mehdi olup çıkmasına bağlamaktadır.
Böyle bir şeyin, dinen, tarihen, ilmen, mantıken bir geçerliliği bulunmamaktadır. Milletimizi bu konuda acilen uyarmak, bunlara kanmamak için her türlü uyarıyı yapmamız gerekir.. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın