KADINLAR CAMİNİN NERESİNDE?
" Yine sizin için kendileriyle huzur bulasınız diye kendi türünüzden eşler yaratması, aranıza sevgi ve merhameti yerleştirmesi de O'nun mucizevi işaretlerinden biridir. Şüphesiz bütün bunlarda düşünen bir topluluk için alınacak bir ders mutlaka vardır." ( Rûm sûresi, âyet 21 )
Yüce İslam; hanımları, toplumun yarıcı kesimi olarak değerlendirmiş, erkeklerin tüm haklarının, özgürlüklerinin diğer tarafını da kadınlara vermiş, onların tüm haklarını, birey sorumluluklarını erkeklerden ayrı tutmamıştır.
Aziz peygamberin: " Allah'ın kadın kullarını mescitten alıkoymayın." ( Müslim, Salat, 136) hadislerinde buyurulduğu üzere, Asr-ı Saadet döneminde erkek sahabiler; Mescitte ne kadar yer almış iseler, hanımlarda; mescitte yerlerini alarak, Resulullah (sav)'den yeterli şekilde istifade etmişlerdir.
Vakit namazlarına, cuma namazlarına, bayram namazlarına ve cenaze namazlarına katıldıkları gibi, Kur'anî emirlere uygun şekilde hanımların yetişmelerine, İslam'ı öğrenmelerine sebep olmuşlardır. Şu alıntı yazımda belirtildiği gibi:
" Özellikle kadın ve çocuklar açısından problem oluşturan tutum ve davranışlar konusunda önlem alınması gerekir. ( Yukarıda zikredilen hadis beyanına göre), buyruğuna rağmen yanlış algı ve uygulamalar nedeniyle camiler zaman içinde ilk dönemlerdeki sosyal fonksiyonlarını kaybettikleri gibi kadın cemaatini de kaybetti.
Çocuğun ağlama sesini duyunca kadını mescitten alıkoyma yerine namazı kısaltmayı tercih eden peygamberin ümmeti değil miyiz?
Camilerden kadınlar ve çocukları uzaklaştırdıkça ya da onlara alan açmadıkça cami adabı gibi konulardaki eksiklerini tamamlama fırsatı da vermemiş oluyoruz aslında.
Kadını mabede kabul edenin Rabbimiz olduğu ve Hz. Peygamber'in ilk cemaatinin de bir kadın ve bir çocuk olduğu üzerinde düşünmeli. Hürriyetine kavuştuktan sonra sonra İslam'ı seçen bir cariyeye, geçici ikamet yeri olarak mescit içinde bir çadır kurulması ( Buhari, Salat, 57.) mescidin bir kadının ihtiyacı olduğu her durumda ona sığınak olabileceğini gösterir.
Unutulmamalıdır ki sosyal hayatta ihtiyaçlar yasaklama gibi şeyler ile ortadan kalkmaz sadece mecra değiştirir.
Kadınların camiyle ilişkisi konusunda naif bir örnek de mescidi temizleyen siyahi bir kadının sessizce vefat edip defnedildiğini duyan peygamberimizin onun kabrine giderek namaz kılmasıdır. ( Buhari, Salat, 72)
Buna göre peygamber iltifatına mazhar olabilmek için her zaman kalburüstü işler yapılması gerekmiyor, diye düşünebiliriz pekâlâ. " ( Diyanet Aylık Dergi, Ekim 22019, sayfa 20,M. Günel)
Durum, hal ve pozisyon böyle iken, günümüz dünyasında, cuma namazlarında, bayram ve cenaze namazlarında kaç tane kadın bulunmaktadır? Çünkü, kadına, ayrılan yerler erkek cemaatler tarafından işgal edilmekte,görevli hoca efendiye müracaat edildiği zaman da: " Kadın da, evinde namazını kılsın, camide ne işi vardır! (!) cevabı alınmaktadır.
Netice olarak;
Ne acı ki, alemi İslam; böylesi bir çıkmazın içerisin de yuvarlanıp durmaktadır. Öylesi, binlerce kişilik yapılan camiler, sadece erkekler için yapılmakta, mescider ne kadar büyük olursa olsun, kadınlardan ayrı olarak, erkekler tarafından kullanılmaktadır.
Tabii ki, böylesi bir soruna çare bulmak, yetkili mercilere, Diyanet İşleri Başkanlığına düşmektedir. Başkanlığın genelgeleri, tamimleri, duyuruları sadece mutad toplantılarda okunup, imza ettirilip geçiştirilmemelidir.
Toplum hayatımızda, görülen, yaşanan aksaklıkların temelinde kadınların cahil kalması, şeyhin, gavsın elini öpüp, başına götürmesinden kaynaklanmaktadır.
Fetö denilen zırva, bu durumu bildiği için bir kısım hanımları " abla" ismiyle taltif etmiş, onların sırtından binleri aşırmasını pekala bilmiştir.
Başkanlık, hanımlara karşı görevini bihakkın yerine getirmez ise, tabii ki, bu tür tarikat çevreleri, Fetö düzenbazı hanımların sırtından vurgun vurmasını bilecektir.. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın