Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

İstiklal marşımız, Özgürlüğü İçin Ölen Bir Milletin Marşıdır.

İSTİKLAL MARŞIMIZ; ÖZGÜRLÜĞÜ  İÇİN ÖLEN BİR MİLLETİN MARŞIDIR !..      

" Ruhumun senden ilâhî şudur ancak emeli,       

Değmesin mabedimin göğsüne na- mahrem eli,       

Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli,       

Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli."  ( M. Akif)
     27 Aralık 1936, iman şairimiz, milletimizin sesi ve soluğu olan İstiklal şairimizin vefat yıl dönümüdür.  Vefat yıl döönümünde, merhum Akif'imizi, rahmetle, dua ile, Fatiha ile anar, makamının cennet, komşulurının Resulullah (sav) ve sahabe-i güzin olmasını niyaz ederim. 
      2021 yılının ' istiklal Marşı Yılı"  ilan edilmesine, çok çok sevindim, memnun oldum, mutluluktan havalara uçmuş oldum. Çünkü, İstiklal marşımızın yanı sıra, büyük Akif'in, yaşantısını, çekmiş olduğu çileleri, ızdırapları, vatan cüda oluşunu, Kur'an Meali çalışmasını, milli marşımızı ne şekil yazdığını, Çanakkale destanını ve tüm şiirlerini daha çok  öğrenmiş olacağız!.. 
      Merhum Akif; vefat ettiği zaman, kendisine bir cenaze merasimini çok görenler, öldüğünü Radyodan bile duyurulmasını istemeyenler, ne yazık ki, onun " İstiklal Marşı" şiirini utanmadan, sıkılmadan okumakta, hizaya gelmektedirler. 
       Merhum Akif'in, düşmanları sadece bir kesimden ibaret değildir. Solcular, komünistler, inkarcılar, ateistler, deistler, Masonlar, mahfiller ona karşı husumet beslediği, kin duyduğu gibi, ülkemiz içerisinde orada, burada çöreklenmiş mistikler, sofiler, mezhepçiler, gelenekçiler ve atalarcılarda ona karşı kin ve kindarlık beslemektedirler. 
     Halbu ki, Akif, iyi bir millet sever, devletine, vatanına meftun, hiç bir zaman bu ülkeye, bu ülke topraklarına kem gözle bakmamış, çobanı ile çoban olmuş, çiftçisi ile çiftkci, memuru ile memur, hocası ile hoca, mebusu ile mebus, askeri ile asker olmuş bir dehadır. 
      Gerek imparatorluk döneminde, gerekse Cumhuriyet devrinde vatan ve millet aşkıyla, din ruhuyla hareket etmiş,  Balkan savaşı sırasında Fâtih ve Süleymaniye camilerinin kürsülerine millet gerçeklerini, dini hakikatleri anlatmak, kitleleri coşturmak için hitap etmiştir. 
      Akabinde, Millî Mücadele yıllarında Balıkesir Zağanos Paşa, Kastamonu Nasrullah, Ankara Hacıbayram camilerinin kürsülerine çıkarak, aziz milletimizi din, iman, vatan, millet, özgürlük, düşmana karşı direnme mevzularında galeyana getirmiş, işgal kuvvetlerine karşı silaha sarılmanın, direnç göstermenin "farz" olduğunu açıkça haykırmıştır. 
     Peki, merhum Akif, bu emeğinin karşılığını;  devletten, devlet adamlarından  ve milletten almış mıdır? Bu soruya verilecek cevap, maalesef, hayır olacaktır.  Ne acıdır ki, onun eseri olan " İstiklal Marşı" gürül fgürül milletçe okunur iken, kendisinin doğmuş olduğu toprakları terketmesi, " Vatan cüda" olması istenmiştir. 
       Uzur zaman, Mısır'da;  sanki sürgün hayatı aşamış, sürgün gitmiş olduğu ülkede. İslam'a, İslamî araştırmalarına, çalışmalarına aralıksız devam etmiştir. 
      Şu günler ülkemizde, " Türkçe ibadet, Türkçe ezan" tartışmaları yapıldığı gibi, günümüzde bir kısım gizli mahfillerin, bu mahfillerde kayıtlı kişiler, Belediye başkanı sıfatlı kişilerin ortamı karıştırdığı, huzur bozduğu gibi, o dönemde de, sanki gizli bir el içten içe vatanımızı karıştırııyor, dindar Akif gibi düşünen insanları dilhun ediyorlar, baskı altında tutarak, hatta idam sehpalarını göstererek hayatlarına son veriyorlardı. 
      Üzülerek ifade etmeliyim ki, bu milleti, dini hikayelerle, öykülerle ifsad eden zihniyet mensupları, televizyonlarında, gazetelerinde;  Akif gibi, İkbal gibi, Hasan el-Benna gibi, Mevdudi gibi, Muhammed Hamidullah gibi kahramanlara, mücahidlere dil uzatmaktadırlar. 
     Netice olarak;
     Hamdü sena olsun ki, bu aziz milletin marşı olan İstiklal Marşımız, ilanihaye bu topraklarda gürül  gürül okunacak, dile getirilecek, her okunduğu zamanda bu millet kalbî olarak, imani olarak alkışlayacak ve Akif'e de selam gönderecek, rahmet okuyacaktır. 
      Varsın, bir kısım zavallılar, atalarcılar, mistikler, gelenekçiler, sosyalistler, kıssacılar, hikayeciler, sofiler; Akif'e atıp tutsunlar. Ama, bilmiş olsunlar ki, " it ürüyecek, kervan yoluna devam edecektir." 
      Akif; onların anladığı manada bir deha değildir. Akif; bu topraklar için, bu millet için kendisini millet uğruna adamış bir Millî kahramandır. 
      Dolayısıyla, 2021 yılı boyunca, milletçe İstiklal Marşımız dillendirilecek, kürsülerde, okul kampüslerinde, Mecliste, kışlada, hastanede ve tüm alanlarda anlatılacak, üzerinde durulacak ve belleklere ilmek ilmek kazınacaktır. Çünkü,
      İstiklal Marşı'mız, baştan sona, Kur'anî ifadelerde yüklü, dop dolu, mücehhez bir marştır. Dolayısıyla, konumuzun ilk başına almış olduğumuz sekinci kıta da görüldüğü gibi, bu aziz millet, ezanı için, bayrağı için, ibadetleri için canını vermeye, onlara el atanlara  müsaade etmeyecektir. 
       Büyük Akif'i, bir kere daha selamlar, makamının cennet olmasanı ıniyaz ederim. Selam ve dua ile...
    Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın